Bingöl'ümüzde yaşanan 6.4'lük deprem felaketi üstüne diğerlerinde olduğu üzere çoook şeyler söylenmeye başlandı.
Önceki geceki depremde özellikle kamu binaları hasar gördü.
Kimi medya 'devlet çöktü' diye manşet attı.
Devlet değil; insan çöktü, insan...
Müteahhidi, yöneticisi ve son bağlamda Kızılay'cısıyla insan.
Eksik malzeme kullanılmış, çimentosundan demirinden çalınmış binalar, öğrenciler başta olmak üzere yüzlerce masum insana mezar oldu.
Medya başta olmak üzere kamuoyumuz dürüstlüğü, fazileti, çalmamayı, kul hakkını hatırladı.
Bunları hatırlamak için yüzlerce şehit mi vermemiz gerekiyor?
İçindeki Allah korkusunu, hesap verme duygusunu, vicdan muhasebesini yitirmiş insanların başımıza neler getireceğini, ne musibetler açacağını bugüne kadar görmemiz lazım gelmez miydi?
İnşaatlardan yapılan hırsızlıkların bize maliyetini, büyük acıları ve çöküntüleri görüyoruz, yaşıyoruz. Ya sair hırsızlıkların çöküntüleri nedir, biliyor muyuz?
Toplumun değerleri çalınıyor, vicdanlar örseleniyor, ahlak yozlaştırılıyor. Bir büyük hırsızlık da orada. Gören var mı?
Göremeyenler ekranlara takılsın, yeter.
Toplumun gelenekleri, örfleri, adetleri, ananeleri kotarılıyor; hisseden var mı?
Milletin imanı, inançları aşırılıyor; fark eden var mı?
Toplumun kaynakları, madenleri, enerjisi, suyu, boru, petrolü hatta toprakları çalınıyor; duyan var mı?
Milletin hazinesi, bankaları ve emeği çalınıyor; işiten var mı?
Bütün bu hırsızlıklar aldı başını gidiyor.
Vicdanlar boşaltılmış, gönüller araklanmış, ahlak pörsümüş.
Bingöl'deki depremin zayiatı bu yüzden ağır.
Bu zayiattan daha ağırını vicdanlarda ve gönüllerdeki depremlerde veriyoruz. Çöken inşaatlara yansıyan, kartondan binalar gibi katlanan apartmanlarda görünen, bu iç çöküşün devamıdır.
Vicdanlardan Allah korkusu, sinelerden Hak muhabbeti çekilmeye yüz tutmuştur. Milleti, idare mevkiinde olanlar, Bingöl'deki depremde geç kaldıkları gibi, bu içsel/toplumsal depremlerde de geç kalıyorlar. İşleri ağırdan alınıyor. Adam sen de, bu çağda başka işin mi yok, diyorlar. Diyorlar ama kararmış vicdanların hırsızlıklarına engel olabilecek tedbir getiremiyorlar. Her ferdin başına bir polis dikmenin de çare olmadığını bilmelerine rağmen ayak sürtüyorlar? Olan, masumlara oluyor.
Bingöl'ümüzdeki kağıttan evlerin, malzemelerinden çalınarak dikilmiş apartmanların ağır faturasını, külahlarımızı samimiyetle önümüze koyarak, şehit olduklarında şüphe olmayan masum yavruların manevi huzurunda birkez daha hesap edelim. Vicdanlarımızı yoklayalım. İnançlarımıza ilişkin manevraları gözden geçirelim. İnsanımızı kendi değerlerimizle yenibaştan inşa etmenin zaruretini görelim? En azından sair doğal ve toplumsal depremlerdeki zayiatı azaltmak adına.
Bu vesile ile bir kez daha deprem şehitlerimize Yüce Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar niyaz eder, kederli ailelerine, deprem yetimlerine ve Aziz Milletimize başsağlığı dilerim.
Önceki geceki depremde özellikle kamu binaları hasar gördü.
Kimi medya 'devlet çöktü' diye manşet attı.
Devlet değil; insan çöktü, insan...
Müteahhidi, yöneticisi ve son bağlamda Kızılay'cısıyla insan.
Eksik malzeme kullanılmış, çimentosundan demirinden çalınmış binalar, öğrenciler başta olmak üzere yüzlerce masum insana mezar oldu.
Medya başta olmak üzere kamuoyumuz dürüstlüğü, fazileti, çalmamayı, kul hakkını hatırladı.
Bunları hatırlamak için yüzlerce şehit mi vermemiz gerekiyor?
İçindeki Allah korkusunu, hesap verme duygusunu, vicdan muhasebesini yitirmiş insanların başımıza neler getireceğini, ne musibetler açacağını bugüne kadar görmemiz lazım gelmez miydi?
İnşaatlardan yapılan hırsızlıkların bize maliyetini, büyük acıları ve çöküntüleri görüyoruz, yaşıyoruz. Ya sair hırsızlıkların çöküntüleri nedir, biliyor muyuz?
Toplumun değerleri çalınıyor, vicdanlar örseleniyor, ahlak yozlaştırılıyor. Bir büyük hırsızlık da orada. Gören var mı?
Göremeyenler ekranlara takılsın, yeter.
Toplumun gelenekleri, örfleri, adetleri, ananeleri kotarılıyor; hisseden var mı?
Milletin imanı, inançları aşırılıyor; fark eden var mı?
Toplumun kaynakları, madenleri, enerjisi, suyu, boru, petrolü hatta toprakları çalınıyor; duyan var mı?
Milletin hazinesi, bankaları ve emeği çalınıyor; işiten var mı?
Bütün bu hırsızlıklar aldı başını gidiyor.
Vicdanlar boşaltılmış, gönüller araklanmış, ahlak pörsümüş.
Bingöl'deki depremin zayiatı bu yüzden ağır.
Bu zayiattan daha ağırını vicdanlarda ve gönüllerdeki depremlerde veriyoruz. Çöken inşaatlara yansıyan, kartondan binalar gibi katlanan apartmanlarda görünen, bu iç çöküşün devamıdır.
Vicdanlardan Allah korkusu, sinelerden Hak muhabbeti çekilmeye yüz tutmuştur. Milleti, idare mevkiinde olanlar, Bingöl'deki depremde geç kaldıkları gibi, bu içsel/toplumsal depremlerde de geç kalıyorlar. İşleri ağırdan alınıyor. Adam sen de, bu çağda başka işin mi yok, diyorlar. Diyorlar ama kararmış vicdanların hırsızlıklarına engel olabilecek tedbir getiremiyorlar. Her ferdin başına bir polis dikmenin de çare olmadığını bilmelerine rağmen ayak sürtüyorlar? Olan, masumlara oluyor.
Bingöl'ümüzdeki kağıttan evlerin, malzemelerinden çalınarak dikilmiş apartmanların ağır faturasını, külahlarımızı samimiyetle önümüze koyarak, şehit olduklarında şüphe olmayan masum yavruların manevi huzurunda birkez daha hesap edelim. Vicdanlarımızı yoklayalım. İnançlarımıza ilişkin manevraları gözden geçirelim. İnsanımızı kendi değerlerimizle yenibaştan inşa etmenin zaruretini görelim? En azından sair doğal ve toplumsal depremlerdeki zayiatı azaltmak adına.
Bu vesile ile bir kez daha deprem şehitlerimize Yüce Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar niyaz eder, kederli ailelerine, deprem yetimlerine ve Aziz Milletimize başsağlığı dilerim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019