KKTC seçimleri sebebiyle ekranlara konuşlanmış politikacılarımıza, bürokratlarımıza ve medyacılarımıza kulak verdiğimiz zaman önce bizzat kendilerine, ancak asıl bunların avucunda çırpınan "KKTC ve Türkiye"nin geleceğine acımamak elde değil.
AB'ci ve Amerikancı bu zevat KKTC'yi gözden çıkardı.
Her biri sanki ya AB şefi ya da Amerikan misyon uzmanı gibi laf ebeliği yapıyor.
Orada medfun bulunan Hala Sultan binti Milhan'ın, Yüce Peygamberimizin halası Ümmü Haram'ın türbesinden de anlaşılacağı üzere tâ Hz. Osman zamanından beri İslam'ın tapulu malı olan ve 400-450 yıldan beri Türklük mührü bulunan KKTC, bu ekran demirbaşlarının sanki babalarının malları imiş gibi Annan-Rum Planı çerçevesinde toprak bağışında bulunuyorlar.
Mehmet Barlas'ından Fehmi Koru'suna, İlter Türkmen'inden M. Ali Birand'ına uzanan gizli veya açık tüm AB'ci-ABD'ci ekol aynı teraneyi okuyor.
Türkmen, 12 Eylül sonrasında Dışişleri Bakanı nasıl yapıldı; hayret ettim. Şimdi, AB ve ABD adına KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ı güya kendince köşeye sıkıştırmaya, kündeye getirmeye çalışıyor. Öyle ki, tanımasanız; bu beyefendi acep hangi ülkenin Dışişleri Bakanlığı'nı deruhte etmiş, Türkiye'nin mi, Yunanistan'ın mı, ABD'nin mi, AB ülkelerinin mi, dersiniz.
Barlas, AB'cilerin ağzıyla Türk askerine işgalci demekten çekinmiyor.
Fehmi Koru ise içi gitmiş, direncini yitirmiş, kendine güvenini kaybetmiş, haksızlığa karşı durma takatı kesilmiş; Annancı olmuş. "Amerika her yanımızı darmadağın etti, Irak'ı Yugoslavya'ya çevirdi, Gürcistan'ı aynı şekilde; onlara karşı KKTC nasıl direnecek, direnemeyiz" diyor. İçten tam teslim olmuş.
Rauf Denktaş ise tam bir dava adamı... Bileği bükülmez bir inanç abidesi. KKTC'yi kimseye peşkeş çekmem, diyor. AB'ciler, ABD'ciler, tarafsız mandacılar karşısında tek başına direniyor.
Kendisine yöneltilen, AKP hükümetinin iki arada bir derede politikaları bağlamındaki soruları öyle ustalıkla savuruyor ki, "karşısına dünya çıksa tepeleyecek bir adam" demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Denktaş, tüm dünyaya karşı direniyor. Denktaş, AB'ye, ABD'ye, içerideki ve dışarıdaki tüm mandacılara ve dahi tarafsızlık pozuna bürünerek KKTC'yi AB hayali uğruna el altından peşkeş çekme oyunu oynayan Ankara'daki AB'ci-Annancı politikacılara, medyacılara, bürokratlara karşı "tek başına" duruyor.
Bu sebeple global güçlerin kimisi, "korumaya çalıştığın topraklarını Gürcistan'a çeviririz" diyorlar, kimisi de "seni Yaser Arafat'a çeviririz" diye tehditlerle, şantajlarla sindirmeye çalışıyorlar. Karşısındaki muhalif çapsızlara ise çuval çuval dolarlar, eurolar yağdırıyorlar.
Bugün Kıbrıs'ta bunu tezgahlamaya cüret edenler, yarın Türkiye'de bunu tezgâhlayacaklar.
AB ve Amerika'dan korkan bizim yerli yüreksizler ise, bugün "Annan planı çerçevesinde KKTC'yi peşkeş çekmek" için can attıkları gibi, yarın "AB planı çerçevesinde Türkiye'yi de peşkeş çekme"nin yollarını arayacaklardır. Korku girmiş içlerine bir kere, yüreklerini kaybetmişler...
Denktaş, işte bütün bunlara hayır diyor. Külhan gibi yüreğiyle haykırıyor.
Denktaş, seçimlerde kazanmalı... AB'ye, ABD'ye ve tüm yüreksiz mandacılara rağmen kazanmalı. Tek başına tüm dünyaya karşı nasıl zafer elde edilir bunu göstermeli.
Gösterecek de inşallah... Denktaş tek başına tüm dünyaya yeter.
Denktaş kazanırsa, Türkiye kazanır.
Denktaş kazanırsa, bağımsızlık kazanır.
Denktaş kazanırsa, haksızlığa karşı tüm yürekler kazanır.
Denktaş kazanırsa; AB'ye, ABD'ye ve yerli-yabancı tüm mandacıların baskısına rağmen dimdik, bağımsız ve özgürce ayakta durulabileceğini tüm dünya görmüş olur.
Denktaş, seçimi kaybetse de kazanmış olur. Vatanlarını, namuslarını, bağımsızlıklarını savunanlar hiçbir zaman kaybetmezler; Denktaş kaybetmez, Denktaşlar kaybetmez.
Yooook, şayet Denktaş'a seçimi global ayak oyunlarıyla kaybettirirler, yavruvatanın topraklarını ayaklarının altından kaydırırlarsa; o zaman anavatan Türkiye'ye sahip çıkan vatanperverlerin çok daha büyük, çok daha güçlü, çok daha kudretli çalışmalarının şart olduğu birkez daha kendini gösterir.
KKTC seçimleri bu bakımdan da çok önemli.
AB'ci ve Amerikancı bu zevat KKTC'yi gözden çıkardı.
Her biri sanki ya AB şefi ya da Amerikan misyon uzmanı gibi laf ebeliği yapıyor.
Orada medfun bulunan Hala Sultan binti Milhan'ın, Yüce Peygamberimizin halası Ümmü Haram'ın türbesinden de anlaşılacağı üzere tâ Hz. Osman zamanından beri İslam'ın tapulu malı olan ve 400-450 yıldan beri Türklük mührü bulunan KKTC, bu ekran demirbaşlarının sanki babalarının malları imiş gibi Annan-Rum Planı çerçevesinde toprak bağışında bulunuyorlar.
Mehmet Barlas'ından Fehmi Koru'suna, İlter Türkmen'inden M. Ali Birand'ına uzanan gizli veya açık tüm AB'ci-ABD'ci ekol aynı teraneyi okuyor.
Türkmen, 12 Eylül sonrasında Dışişleri Bakanı nasıl yapıldı; hayret ettim. Şimdi, AB ve ABD adına KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ı güya kendince köşeye sıkıştırmaya, kündeye getirmeye çalışıyor. Öyle ki, tanımasanız; bu beyefendi acep hangi ülkenin Dışişleri Bakanlığı'nı deruhte etmiş, Türkiye'nin mi, Yunanistan'ın mı, ABD'nin mi, AB ülkelerinin mi, dersiniz.
Barlas, AB'cilerin ağzıyla Türk askerine işgalci demekten çekinmiyor.
Fehmi Koru ise içi gitmiş, direncini yitirmiş, kendine güvenini kaybetmiş, haksızlığa karşı durma takatı kesilmiş; Annancı olmuş. "Amerika her yanımızı darmadağın etti, Irak'ı Yugoslavya'ya çevirdi, Gürcistan'ı aynı şekilde; onlara karşı KKTC nasıl direnecek, direnemeyiz" diyor. İçten tam teslim olmuş.
Rauf Denktaş ise tam bir dava adamı... Bileği bükülmez bir inanç abidesi. KKTC'yi kimseye peşkeş çekmem, diyor. AB'ciler, ABD'ciler, tarafsız mandacılar karşısında tek başına direniyor.
Kendisine yöneltilen, AKP hükümetinin iki arada bir derede politikaları bağlamındaki soruları öyle ustalıkla savuruyor ki, "karşısına dünya çıksa tepeleyecek bir adam" demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Denktaş, tüm dünyaya karşı direniyor. Denktaş, AB'ye, ABD'ye, içerideki ve dışarıdaki tüm mandacılara ve dahi tarafsızlık pozuna bürünerek KKTC'yi AB hayali uğruna el altından peşkeş çekme oyunu oynayan Ankara'daki AB'ci-Annancı politikacılara, medyacılara, bürokratlara karşı "tek başına" duruyor.
Bu sebeple global güçlerin kimisi, "korumaya çalıştığın topraklarını Gürcistan'a çeviririz" diyorlar, kimisi de "seni Yaser Arafat'a çeviririz" diye tehditlerle, şantajlarla sindirmeye çalışıyorlar. Karşısındaki muhalif çapsızlara ise çuval çuval dolarlar, eurolar yağdırıyorlar.
Bugün Kıbrıs'ta bunu tezgahlamaya cüret edenler, yarın Türkiye'de bunu tezgâhlayacaklar.
AB ve Amerika'dan korkan bizim yerli yüreksizler ise, bugün "Annan planı çerçevesinde KKTC'yi peşkeş çekmek" için can attıkları gibi, yarın "AB planı çerçevesinde Türkiye'yi de peşkeş çekme"nin yollarını arayacaklardır. Korku girmiş içlerine bir kere, yüreklerini kaybetmişler...
Denktaş, işte bütün bunlara hayır diyor. Külhan gibi yüreğiyle haykırıyor.
Denktaş, seçimlerde kazanmalı... AB'ye, ABD'ye ve tüm yüreksiz mandacılara rağmen kazanmalı. Tek başına tüm dünyaya karşı nasıl zafer elde edilir bunu göstermeli.
Gösterecek de inşallah... Denktaş tek başına tüm dünyaya yeter.
Denktaş kazanırsa, Türkiye kazanır.
Denktaş kazanırsa, bağımsızlık kazanır.
Denktaş kazanırsa, haksızlığa karşı tüm yürekler kazanır.
Denktaş kazanırsa; AB'ye, ABD'ye ve yerli-yabancı tüm mandacıların baskısına rağmen dimdik, bağımsız ve özgürce ayakta durulabileceğini tüm dünya görmüş olur.
Denktaş, seçimi kaybetse de kazanmış olur. Vatanlarını, namuslarını, bağımsızlıklarını savunanlar hiçbir zaman kaybetmezler; Denktaş kaybetmez, Denktaşlar kaybetmez.
Yooook, şayet Denktaş'a seçimi global ayak oyunlarıyla kaybettirirler, yavruvatanın topraklarını ayaklarının altından kaydırırlarsa; o zaman anavatan Türkiye'ye sahip çıkan vatanperverlerin çok daha büyük, çok daha güçlü, çok daha kudretli çalışmalarının şart olduğu birkez daha kendini gösterir.
KKTC seçimleri bu bakımdan da çok önemli.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019