ABD ve AB talimatlarıyla 12 yıldır Türkiye'yi Haçlı rıhtımına demirleyen AKP hükümeti, bir taraftan Türk milletinin taleplerini göz ardı ederken, onlara ait olan madenleri, kurumları haraç mezat yabancılara devrederken, milli ve manevi değerleri devre dışı bırakırken;Bir taraftan Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Batı adına yüklendiği misyonla dost ve müttefik bütün İslam ülkelerini küstürürken;Diğer taraftan da uğruna bu kadar değerinden vazgeçtiği ABD ve AB'ye de asla yaranamadı.Başbakan Davutoğlu'nun New York'a yaptığı ziyaret AKP'li Türkiye'nin yalnızlığını net olarak ifade ediyor.ABD yönetiminin "geldiğinden haberimiz yok" dediği Davutoğlu ve beraberindekiler Büyük İsrail Devleti projesinin günümüzdeki temsilcisi olan ABD'li Yahudi düşünce kuruluşu CFR'nin Yıllık Kurumsal Konferansı'na katıldı ve Davutoğlu'nun orada ifade ettiği şu sözler oldukça manidardı:"Şimdi Türkiye neler yapıyor? Ilımlı güçlere eğitim sağlıyor ve onlar donatılıyor. ABD ve Türkiye arasındaki eğit-donat anlaşması tarihi bir adımdır. Biz daha fazla şey yapmak istiyoruz. Ancak tünelin ucundaki ışığı da görmek istiyoruz. Şu an karanlık bir tünel içindeyiz."Yani "Ey ABD!", daha doğrusu "Ey ABD'nin perde arkasındaki güçleri! Biz sizler için çok şey yaptık, bize bu seçimde de icazet vermeye devam ederseniz çok hizmetler daha yapacağız; ama sizden ışık görmüyoruz, karanlıktayız" anlamında?Kısaca, batının talimatlarıyla tüm dostlarını kaybeden Türkiye, şimdi kendisini yalnızlaştıran batıda da muhatap bulamıyor, okyanus ötesinden ışık alamıyor; ışık için kapı kapı dolaşıp dileniyor.İngiltere'nin önemli gazetelerinden Financial Times, AKP'li Türkiye'nin, Erdoğan'ın ve Davutoğlu'nun bu yalnızlığını ele aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Latin Amerika dönüşünde "Dünya nezdinde yalnızlığı umursamıyorum. Bizim için halk nezdindeki durumumuz önemli" ifadelerine yer veren gazete bakın ne yorumlar yaptı:"Türkiye'nin büyük güç olma hayalleri buraya kadarmış. Bundan daha 3 yıl önce o zamanki Dışişleri Bakanı ve şimdiki Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin yeni Ortadoğu'nun efendisi, lideri ve hizmetçisi olmasıyla övünüyordu. Ama ülkenin müttefikleriyle ve komşularıyla ilişkileri, ağırlıkla Erdoğan'ın kişiselleşmiş diplomasi tarzı nedeniyle bozuldu"Gazete, Türkiye'nin müttefik ve komşularıyla ilişkilerinin bozulmasına örnek olarak şunları saydı:* Ankara'nın Mısır ve Suriye'de artık büyükelçisi yok.* Kahire, Türk TIR'larının Afrika ve Körfez'e ulaşmasına izin veren değerli bir anlaşmadan vazgeçmek üzere?* Libya geçen hafta, bir zamanlar Türk inşaat sektörü için büyük bir gelir kaynağı olan firmaların devlet sözleşmelerine artık alınmayacağını açıkladı.* Geçen hafta Türkiye Yemen'deki elçiliğini kapayarak vatandaşlarından ülkeyi ter etmelerini istedi.* Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden yapılan açıklamada, "2008'de oy birliği ile üyeliğe seçilen Türkiye 6 yıl sonra aynı başarıya yaklaşamadı bile" ifadelerine yer verildi.* Erdoğan, Afrika ile ilişkileri geliştirmekle övünüyor ama bu konuda da çok iyi sayılmaz.Financial Times son olarak şunları ifade ediyor:"Erdoğan da ülkesinin yalnız kalmasına şaşırmış görünüyor. Geçen ay, 'Türkiye liderler nezdinde yalnız kalmış olabilir, ama bu da kıskançlıktan başka bir şey değil', demiş ama bu kıskançlığın nedenini söylememişti. Yine, Obama ilk göreve geldiğinde çok iyi ilişkilerimiz vardı. Sonra ne olduysa işler değişti, diye eklemişti."Evet, taşeronluk da buraya kadarmış, sifonun sesleri duyuluyor.Siyasilerimiz Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu uyarılarını dikkate almalıdır: "Batıyla ortak hareketi politikanın merkezine koyan siyasiler; Saddam'ın, Mübarek'in, Kaddafi'nin, Zeynel Abidin bin Ali'nin sonunu unutmasın. Cenab-ı Hak Bakara Suresi'nin 120. ayetinde 'Sen onlardan olmadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar senden asla razı olmazlar' buyurmuyor mu? Onlardan olmadığınıza göre, yukarıdakiler gibi sonunuzu mu hazırlıyorsunuz?"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025