Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu adeta sıfırla çarparak tasfiye etmesinden hemen sonra Avrupa Birliği'ne (AB) 'siz yolunuza biz yolumuza' diyerek yıktığı masayı, Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat kendisi yeniden kurdu.
Nasıl mı?
9 Mayıs Avrupa Günü dolayısıyla bir mesaj yayımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının satır aralarında şu vurgular dikkat çekiyordu:
"Türkiye, AB ile işbirliği içinde çalışmalarına devam edecek."
"AB Türkiye'nin stratejik hedefidir."
"Türkiye'nin AB üyeliği bölge için de istikrar ve ilham kaynağı olacağına inanıyoruz."
"Yürürlüğe girmesi hususunda anlaşılmış olan vize muafiyeti olumlu bir adımdır."
Bu ifadeler, Başbakanlık makamını yedeğine almış olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB ile sığınmacı krizi konusunda alaşağı ettiği Davutoğlu'yla aynı kulvarda yürümeye devam edeceğini gösteriyor.
Bu çark edişte AB'nin Türkiye'ye sığınmacılara harcaması için vereceği 6 milyar euronun Yunanistan'a verilmesini içeren başka bir formül üzerinde çalışmaya başladığı iddiaları etkili olmuş olabilir.
Erdoğan'ın saman alevi kadar ömrü olan resti üzerine AB'de Yunan adalarının sığınmacılar için kullanılması ve 6 milyar euroluk kaynağın da bu ülkeye verilmesi tartışılmaya başlamıştı.
Neden kaynaklandığını tam olarak tahmin edilemese de Türkiye'de Başbakan değişse de politikalar kolay kolay değişmiyor. Çünkü hakim zihniyet aynı.
Ama kaybeden yine Türkiye oluyor.
Ne yazık ki şu sıralarda veda ziyaretleriyle meşgul Davutoğlu'nun ve de hükümetinin Türkiye'nin başına açtığı belalardan yalnızca biri olan AB ile sığınmacı anlaşması, henüz daha imzalanmasının üzerinden birkaç ay geçmiş olmasına rağmen Türkiye aleyhine, Avrupa lehine işliyor.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in açıklamasına göre; AB ile yapılan 1'e 1 değişim mutabakatı çerçevesinde bugüne kadar Yunan adalarından 400 sığınmacı Türkiye'ye geri alınırken yalnızca 125 sığınmacı Avrupa'ya gönderilmiş.
Oran olarak 3 sığınmacı Türkiye'ye iade edilirken 1 sığınmacı AB'ye gönderilmiş.
Yalnızca bu durum bile Türkiye'nin aleyhine işleyen bu anlaşmanın başka bir şeye gerek kalmadan askıya alınmasını gerekli kılıyor oysa.
Ama maalesef siyasilerin umurunda olan şey Türkiye'nin çıkarları değil, çok başka şeyler?
Böyle siyasi anlayışlara teslim edilen Türkiye'yi tabiri caizse Avrupa Birliği tepe tepe kullandı ve kullanmaya da devam ediyor.
Nasıl mı?
9 Mayıs Avrupa Günü dolayısıyla bir mesaj yayımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının satır aralarında şu vurgular dikkat çekiyordu:
"Türkiye, AB ile işbirliği içinde çalışmalarına devam edecek."
"AB Türkiye'nin stratejik hedefidir."
"Türkiye'nin AB üyeliği bölge için de istikrar ve ilham kaynağı olacağına inanıyoruz."
"Yürürlüğe girmesi hususunda anlaşılmış olan vize muafiyeti olumlu bir adımdır."
Bu ifadeler, Başbakanlık makamını yedeğine almış olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB ile sığınmacı krizi konusunda alaşağı ettiği Davutoğlu'yla aynı kulvarda yürümeye devam edeceğini gösteriyor.
Bu çark edişte AB'nin Türkiye'ye sığınmacılara harcaması için vereceği 6 milyar euronun Yunanistan'a verilmesini içeren başka bir formül üzerinde çalışmaya başladığı iddiaları etkili olmuş olabilir.
Erdoğan'ın saman alevi kadar ömrü olan resti üzerine AB'de Yunan adalarının sığınmacılar için kullanılması ve 6 milyar euroluk kaynağın da bu ülkeye verilmesi tartışılmaya başlamıştı.
Neden kaynaklandığını tam olarak tahmin edilemese de Türkiye'de Başbakan değişse de politikalar kolay kolay değişmiyor. Çünkü hakim zihniyet aynı.
Ama kaybeden yine Türkiye oluyor.
Ne yazık ki şu sıralarda veda ziyaretleriyle meşgul Davutoğlu'nun ve de hükümetinin Türkiye'nin başına açtığı belalardan yalnızca biri olan AB ile sığınmacı anlaşması, henüz daha imzalanmasının üzerinden birkaç ay geçmiş olmasına rağmen Türkiye aleyhine, Avrupa lehine işliyor.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in açıklamasına göre; AB ile yapılan 1'e 1 değişim mutabakatı çerçevesinde bugüne kadar Yunan adalarından 400 sığınmacı Türkiye'ye geri alınırken yalnızca 125 sığınmacı Avrupa'ya gönderilmiş.
Oran olarak 3 sığınmacı Türkiye'ye iade edilirken 1 sığınmacı AB'ye gönderilmiş.
Yalnızca bu durum bile Türkiye'nin aleyhine işleyen bu anlaşmanın başka bir şeye gerek kalmadan askıya alınmasını gerekli kılıyor oysa.
Ama maalesef siyasilerin umurunda olan şey Türkiye'nin çıkarları değil, çok başka şeyler?
Böyle siyasi anlayışlara teslim edilen Türkiye'yi tabiri caizse Avrupa Birliği tepe tepe kullandı ve kullanmaya da devam ediyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024