İnsanlığın yaşadığı on binlerce, belki milyonlarca yıllık tecrübe bu hakikati haykırıyor.
Tüm insanlığın ortak değerleri olan bilge insanlar, saygın bilginler, filozoflar ve Peygamberler de bu gerçeği çeşitli vesilelerle hep dillendirmişler.
Sosyolojinin kendine has yasaları ve deneyimleri de, toplumsal değişimin kaide ve kuralları da bu konuda anlayanlara ve dinleyenlere çok şeyler anlatmaktadır.
Toplumların ana direğini, çekirdeğini oluşturan fertlerin ve bu fertlerin oluşturdukları ailelerin içine, özüne düşen kurtlar çürümeyi başlatıyor, hızlandırıyor ve bitiriyor, batırıyor.
Yine fertlerin ve ailelerin içine, özüne düşen diriliş, derleniş ve toparlanış ateşi, fertlerden başlayarak aileleri ve dolayısıyla toplumları ayağa kaldırıyor, dirilişlerini sağlıyor.
Bu konuda zihnimizi berraklaştıran, gönlümüzü aydınlatan Kur'an ayetlerinden biri R'ad suresinin 11. ayetidir:
"Ardında ve önünde insanoğlunu takip edenler vardır, Allah'ın emriyle onu gözetirler. Bir millet kendini bozmadıkça Allah onların durumunu değiştirmez. Allah bir milletin fenalığını dileyince artık onun önüne geçilmez. Onlar için Allah'tan başka koruyucu da bulunmaz." (R'ad:11)
Bu ayet-i kerimeyi meşhur ve merhum müfessirimiz Elmalılı Hamdi Yazır da, kendine has üslubuyla şöyle Türkçeleştirmiş:
"Her biri için önünden ve arkasından takip eden Melâike vardır, onu Allah'ın emrinden dolayı gözetirler. Her halde Allah, bir kavme verdiğini onlar nefislerindekini bozmadıkça bozmaz, bir kavme de Allah, bir kötülük irade buyurdu mu artık onun reddine çare bulunmaz, öyle ya onlar için ondan başka bir vali yok."
Bugün yaşamakta olduğumuz toplumsal değişimi, hemen hemen her yeni günde duyduğumuzda bizleri dehşete düşüren cinnetleri, cinayetleri ve felaketleri elbette bu pencereden okumak zorundayız.
Uluslararası araştırma şirketleri tarafından yayınlanan tarafsız ve bağımsız istatistikler, başarıda, iyilikte, huzurda, adalette ve hukukta deyim yerindeyse nal topladığımızı gösteriyor.
Hayatın hangi alanında kötülük, çirkinlik, haksızlık-hukuksuzluk ve dolayısıyla çürüme varsa orada hep başı çekiyoruz, tersi durumlarda ise en arkalardayız.
Elbette ve kesinlikle bu toplumu yönetenler başta olmak üzere, yönetilenler olarak, millet olarak bizler dahi, dönüp dönüp içimize, özümüze dikkatle bir nazar eylememiz gerekiyor.
Toplumsal çürümeyi durduramazsak sonumuz felakettir Allah korusun.
- İmtiyaza mazhar niceleri var / 21.12.2024
- Soykırım ekibi Suriye’den selamlıyor dünyayı / 20.12.2024
- Barınma, bürünme ve beslenme / 19.12.2024
- Yapma hacım, ters köşeye yatma hacım / 17.12.2024
- Yalanın para etmediği güne kadar… / 16.12.2024
- Soykırımcı İsrail’e Suriye ödülü / 13.12.2024
- Dumura uğratılmış duygular yüzünden… / 12.12.2024
- Hanım yaparsa kaza hizmetçi yaparsa ceza / 07.12.2024
- Fazla söze ne hacet? / 06.12.2024