Türkiye Cumhuriyeti'nin 101. yılını kutladığımız bu dönemde, Cumhuriyet'in bize kattığı değerleri anlamak, korumak ve daha ileri taşımak her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurulan bir yönetim biçimi olmanın ötesinde; bir milletin özgürlük, bağımsızlık ve eşitlik için verdiği mücadelenin taçlandığı bir zaferdir. Cumhuriyet, Atatürk'ün ifade ettiği gibi "kimsesizlerin kimsesidir." Bugün, Cumhuriyet sayesinde kadın haklarından seçme ve seçilme hakkına, eğitimde fırsat eşitliğinden özgür düşünceye kadar pek çok kazanımımızı koruyoruz.
Ancak, bu mirası anlamak ve geleceğe taşımak noktasında bazı zorluklarla karşı karşıyayız. Geçmişte olduğu gibi bugün de küreselleşme, millî değerlerin yozlaştırılması ve dış baskılar gibi unsurlar, Cumhuriyet'in ruhunu sarsmaya yönelik tehditler olarak karşımızda durmaktadır. Bu nedenle, Cumhuriyet'i anlamak ve savunmak, bir vatandaşlık görevi olmanın ötesinde, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni koruma ve yaşatma iradesidir.
Tarihten gelen uyarılar: Paris Anlaşması ve AB ilişkileri
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, 1856 Paris Anlaşması ile Avrupa'nın baskıları sonucu Osmanlı iç işlerine müdahaleye kapı açılmıştır. Islahat Fermanı ile Osmanlı'nın azınlık politikalarına dış baskılar sonucu düzenlemeler yapılmış ve Batılı devletlerin etkisi altında bir yönetim yapısına bürünmeye başlanmıştır. Bu süreç, Osmanlı Devleti'nin bağımsız karar alma yetilerini kısıtlamış ve nihayetinde çöküşüne zemin hazırlamıştır.
Günümüzde de benzer bir senaryo Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde gözlemlenmektedir. 29 Ekim 2004'te imzalanan Avrupa Anayasası, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne aday ülke statüsünde olmasına rağmen, AB'nin birçok kuralını kabul etmesini gerektiren bir düzenlemedir. Bu, bağımsız bir ülkenin kendi iç yasalarını yabancı bir gücün politikaları doğrultusunda düzenlemesi anlamına gelmektedir. Atatürk'ün, "Hiçbir milletin nasihatleriyle yükselecek bir ülke yoktur" sözleriyle uyarmış olduğu bu duruma dikkat etmek gerekiyor. Tarih bize bağımsızlığın değerini öğretmiştir; bağımsızlığı koruyamayan milletlerin, gelecekte büyük kayıplar yaşayabileceğini gösterir.
Küreselleşme ve milli değerlerin yozlaştırılması
Türkiye'nin son yıllarda geçirdiği dönüşüm süreçlerinde, millî değerlerimizin ve kültürel mirasımızın yıprandığını gözlemlemek mümkün. Atatürk'ün hedefi, ülkemizi çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırırken; kültürümüzü ve kimliğimizi korumaktı. Ancak bugün, globalleşme adı altında Batı'nın kültürel değerlerini doğrudan kopyalamak ve millî kültürümüzü göz ardı etmek, Türkiye'yi kendine yabancılaşan bir ülke haline getirme tehlikesi doğurmaktadır. Cumhuriyet'in en büyük gücü, kendi kültürünü ve tarihini sahiplenen bir millet yaratmasıdır. Bu anlamda, millî bayramlarımızın eski coşkusunu kaybetmesi ve giderek daha fazla göz ardı edilmesi, endişe verici bir durumdur.
Cumhuriyet'e sahip çıkmak, bağımsızlığa sahip çıkmaktır
Cumhuriyet, sadece bir yönetim şekli değil, aynı zamanda millî egemenliğin ifadesidir. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşıdır. Bu ilkenin hayata geçmesi için milletin aktif bir şekilde yönetimde söz sahibi olması gerekir. Eğer bizler, Cumhuriyet'in değerlerini ve Atatürk'ün mirasını unutursak, ülkemizin bağımsız bir şekilde geleceğe adım atması zorlaşacaktır. Bugün, dış güçlerin etkisi altında veya siyasi çıkarlar doğrultusunda Cumhuriyet'in içini boşaltma çabalarına karşı dikkatli olmamız gerekir. Milletimizin uyanık olması ve Cumhuriyet'e sahip çıkması, her zamankinden daha elzemdir.
Sonuç: Atatürk'ün izinde, bağımsız Türkiye yolunda
Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi, "Türk milletinin karakterine ve âdetlerine en uygun olan yönetim, Cumhuriyet yönetimidir." Cumhuriyet'in 101. yılında, bu değerlere sahip çıkmak ve gelecek nesillere güçlü bir Türkiye bırakmak, hepimizin görevidir. Dış güçlerin etkisiyle veya iç baskılarla yolumuzdan sapmadan, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlık ve özgürlük ilkeleri doğrultusunda ilerlemeye devam etmeliyiz. Bugün Atatürk'ün yolunda kararlılıkla yürüyen milletimiz, Cumhuriyet'i sonsuza dek yaşatma gücüne sahiptir.
- Cumhuriyet: Milletin iradesine sahip çıkmak / 04.11.2024
- Yaşayacak vatan bile bulamayız! / 30.10.2024
- Türkiye'nin üniter yapısı tehdit altında / 29.10.2024
- Toplumun geleceği tehdit altında mı? / 25.10.2024
- Bize neler oluyor? / 16.10.2024
- Toplumsal değerlerin erozyonu: Sessiz bir işgalin hikâyesi / 14.10.2024
- Ortadoğu'da kan gölü ve çıkış yolu / 06.10.2024
- Arzı-ı Mev’ud ve İsrail politikası / 04.10.2024
- Güncel anayasa tartışmaları / 22.09.2024