Özellikle Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli ve alperenler eliyle Anadolu’nun Müslüman ve Türk olması tarihimizin anlaşılması açısından çok önemlidir. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız bu tespitiyle ezberleri bozdu. Sayın Baş, Anadolu’yu meydana getiren mozaiğin parçalarının
Ehl-i Beyt potasında hamur gibi yoğrulup bir bütün olduklarını, Türk olduklarını ilmi, akademik olarak ve bir medeniyet derinliği içerisinde ortaya koydu. Düne kadar horlanan ve dışlanan Alevi - Bektaşilerin, Anadolu’nun gerçek sahibi olduğunu da öğrenmiş olduk. Böylece aramızda birlik ve muhabbet köprüleri kuruldu.
Toplumun ezberi bozuluyor
Projenin taşeronları panikliyor. Aldıkları ihalenin ellerinde kalacağını anladılar, panikliyorlar. Bir Şii - Alevi - Sünni çatışmasının engellenmesi onları panikletti. Bilmiyorlar ki, Haydar Hoca onları da kurtarıyor. Belki kendileri bunu anlamayacaklar ama çocukları bunu çok iyi kavrayacaklardır. Proje sahipleri uykuda bekletilen taşeronlarını sokağa saldılar. Etrafa saldırıyorlar; halleri karanlıkta ıslık çalan çocukların haline benziyor. Biri isim veremiyor, diğeri de ihbar mektubu var diyor.
Cübbeli niçin panikledi?
Prof. Dr. Haydar Baş memleketin içine düştüğü bu durumu yıllar önceden haber verdi. Sadece haber vermekle kalmadı, çözüm yollarını da gösterdi. “Beni dinleseydiniz bu hale düşmezdiniz” diyor. Her fırsatta Alevi - Sünni; Kürt - Türk; asker - sivil bir ve beraber olmanın öneminin altını çiziyor. Peki, Cübbeli ne diyor? İlla da savaş illa da savaş diyor. Sünniler, Şiilere saldırmalı diyor. Suriye’ye gidin savaşın, ölürseniz şehit olursunuz diyor. Suriye’de kime karşı savaşın diyor? Müslümana karşı. Peki, bu ağız kimin ağzı? Amerika’nın ağzı. Sonra da diyor ki, millet benim arkamdan geliyor. Millete de iftira ediyor.
Hem sen hala kafana akıl koymadın. Başına gelenleri de anlamıyorsun.
Şii ne demek Cübbeli biliyor musun? Hz. Ali’yi sevenler.
İlk Şialar kim biliyor musun? İstanbul’un manevi sahibi Ebu Eyyûb el-Ensarî ve sahabenin ileri gelenleri. Prof. Dr. Haydar Baş, İslam’ın kaynaklarından hareketle, “Halifelik Hz. Ali’nin hakkıdır” diyor. Yoksa sahabeler aleyhine konuşmaz, konuşturmaz. Hatta Antalya Abdal Musa Sempozyumu’nda Hz. Ali, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer hakkında ‘biri damadı, diğerleri kayınpederi, bu konuya girmeyin, bu sizi aşar’ demiştir. Ey Cübbeli sen ise Şiilere karşı çıkmakla Hz. Ali’ye ve sevenlerine karşı savaş açıyorsun. Başına gelenleri niye anlamıyorsun? Hz. Ali’ye savaş açtın, tokadı yediğin gibi kendini kodeste buldun. Neden? Hem de kadın pazarlamaktan. Yetmedi, şimdi de Haydar Hoca hakkında konuşuyorsun. Anında tokadı yediğin gibi dengen altüst oldu ve kendini hastaneye zor attın. Bunlar ayıkman için birer vesile. Biliyorsun kişinin ayağına taş vursa dönüp sebebini tefekkür etmesi gerekir. Ama nerde… Cübbeli sen maneviyattan ne anlarsın; senin anladığın üçe mi beşe mi pazarlığı; onu da hak hesabına yapmazsın.
Maalesef senin nasibin kesilmiş görülüyor.
Yakında etrafının boşaldığını da görürsen şaşma. Amerikan ağzıyla konuşanların akıbetlerini araştır bizzat sahipleri tarafından nasıl bir sona mahkûm edildiklerini göreceksin.
Yeni Şafak kime
mesaj veriyor?
Yeni Şafak gazetesi bir ihbar mektubundan hareketle askerin Prof. Dr. Haydar Baş’ı desteklediğini yazıyor. Yalancının…
Haydar Hoca derin devletin adamı, askerin adamı diyenlerin niye sesi çıkmıyor? Bunlar askerin kozmik odasına da girdiler. Bütün belgeler ellerinde. Niçin delil ortaya koymuyorlar?
Bizzat senin mahkemen tespit etmedi mi, askerin eline fırsat geçseydi ilk gözaltına alacaklardan bir tanesi de Prof. Dr. Haydar Baş olacak diye. Hangi basında ve yayında Haydar Hoca’ya yer verildi? Askerin hangi sandığında Prof. Dr. Haydar Baş’a oy çıktı. Hiç birinde.
Müfteriler kimin yanında; milletin mi işgalcilerin mi?
İftiradan başka sermayeleri yok bunların. Prof. Dr. Haydar Baş’ın her anı milletinin gözü önünde. O millet adamı, O devlet adamı, O hak adamı. Peki, sen kimin adamısın? Prof. Dr. Haydar Baş birlik diyor, Ehl-i Beyt diyor, madenlerimiz diyor, işgale hayır diyor. Prof. Dr. Haydar Baş’a karşı çıkmak, mücadelesine davasına karşı çıkmak demektir. Demek ki, sen birliğin karşısında, Ehl-i Beyt’in karşısında, işgalin yanındasın. Madenlerimiz topraklarımız yabancılara satılsın diyenlerdensin.
Sonra senin dinle diyanetle de bir ilgin yok. Allah korkun olsa idi, iftirayı sermaye edinmezdin. Bilin ki hem dünyada hem ahirette iki elimiz yakanızda olacaktır.
Ehl-i Beyt potasında hamur gibi yoğrulup bir bütün olduklarını, Türk olduklarını ilmi, akademik olarak ve bir medeniyet derinliği içerisinde ortaya koydu. Düne kadar horlanan ve dışlanan Alevi - Bektaşilerin, Anadolu’nun gerçek sahibi olduğunu da öğrenmiş olduk. Böylece aramızda birlik ve muhabbet köprüleri kuruldu.
Toplumun ezberi bozuluyor
Projenin taşeronları panikliyor. Aldıkları ihalenin ellerinde kalacağını anladılar, panikliyorlar. Bir Şii - Alevi - Sünni çatışmasının engellenmesi onları panikletti. Bilmiyorlar ki, Haydar Hoca onları da kurtarıyor. Belki kendileri bunu anlamayacaklar ama çocukları bunu çok iyi kavrayacaklardır. Proje sahipleri uykuda bekletilen taşeronlarını sokağa saldılar. Etrafa saldırıyorlar; halleri karanlıkta ıslık çalan çocukların haline benziyor. Biri isim veremiyor, diğeri de ihbar mektubu var diyor.
Cübbeli niçin panikledi?
Prof. Dr. Haydar Baş memleketin içine düştüğü bu durumu yıllar önceden haber verdi. Sadece haber vermekle kalmadı, çözüm yollarını da gösterdi. “Beni dinleseydiniz bu hale düşmezdiniz” diyor. Her fırsatta Alevi - Sünni; Kürt - Türk; asker - sivil bir ve beraber olmanın öneminin altını çiziyor. Peki, Cübbeli ne diyor? İlla da savaş illa da savaş diyor. Sünniler, Şiilere saldırmalı diyor. Suriye’ye gidin savaşın, ölürseniz şehit olursunuz diyor. Suriye’de kime karşı savaşın diyor? Müslümana karşı. Peki, bu ağız kimin ağzı? Amerika’nın ağzı. Sonra da diyor ki, millet benim arkamdan geliyor. Millete de iftira ediyor.
Hem sen hala kafana akıl koymadın. Başına gelenleri de anlamıyorsun.
Şii ne demek Cübbeli biliyor musun? Hz. Ali’yi sevenler.
İlk Şialar kim biliyor musun? İstanbul’un manevi sahibi Ebu Eyyûb el-Ensarî ve sahabenin ileri gelenleri. Prof. Dr. Haydar Baş, İslam’ın kaynaklarından hareketle, “Halifelik Hz. Ali’nin hakkıdır” diyor. Yoksa sahabeler aleyhine konuşmaz, konuşturmaz. Hatta Antalya Abdal Musa Sempozyumu’nda Hz. Ali, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer hakkında ‘biri damadı, diğerleri kayınpederi, bu konuya girmeyin, bu sizi aşar’ demiştir. Ey Cübbeli sen ise Şiilere karşı çıkmakla Hz. Ali’ye ve sevenlerine karşı savaş açıyorsun. Başına gelenleri niye anlamıyorsun? Hz. Ali’ye savaş açtın, tokadı yediğin gibi kendini kodeste buldun. Neden? Hem de kadın pazarlamaktan. Yetmedi, şimdi de Haydar Hoca hakkında konuşuyorsun. Anında tokadı yediğin gibi dengen altüst oldu ve kendini hastaneye zor attın. Bunlar ayıkman için birer vesile. Biliyorsun kişinin ayağına taş vursa dönüp sebebini tefekkür etmesi gerekir. Ama nerde… Cübbeli sen maneviyattan ne anlarsın; senin anladığın üçe mi beşe mi pazarlığı; onu da hak hesabına yapmazsın.
Maalesef senin nasibin kesilmiş görülüyor.
Yakında etrafının boşaldığını da görürsen şaşma. Amerikan ağzıyla konuşanların akıbetlerini araştır bizzat sahipleri tarafından nasıl bir sona mahkûm edildiklerini göreceksin.
Yeni Şafak kime
mesaj veriyor?
Yeni Şafak gazetesi bir ihbar mektubundan hareketle askerin Prof. Dr. Haydar Baş’ı desteklediğini yazıyor. Yalancının…
Haydar Hoca derin devletin adamı, askerin adamı diyenlerin niye sesi çıkmıyor? Bunlar askerin kozmik odasına da girdiler. Bütün belgeler ellerinde. Niçin delil ortaya koymuyorlar?
Bizzat senin mahkemen tespit etmedi mi, askerin eline fırsat geçseydi ilk gözaltına alacaklardan bir tanesi de Prof. Dr. Haydar Baş olacak diye. Hangi basında ve yayında Haydar Hoca’ya yer verildi? Askerin hangi sandığında Prof. Dr. Haydar Baş’a oy çıktı. Hiç birinde.
Müfteriler kimin yanında; milletin mi işgalcilerin mi?
İftiradan başka sermayeleri yok bunların. Prof. Dr. Haydar Baş’ın her anı milletinin gözü önünde. O millet adamı, O devlet adamı, O hak adamı. Peki, sen kimin adamısın? Prof. Dr. Haydar Baş birlik diyor, Ehl-i Beyt diyor, madenlerimiz diyor, işgale hayır diyor. Prof. Dr. Haydar Baş’a karşı çıkmak, mücadelesine davasına karşı çıkmak demektir. Demek ki, sen birliğin karşısında, Ehl-i Beyt’in karşısında, işgalin yanındasın. Madenlerimiz topraklarımız yabancılara satılsın diyenlerdensin.
Sonra senin dinle diyanetle de bir ilgin yok. Allah korkun olsa idi, iftirayı sermaye edinmezdin. Bilin ki hem dünyada hem ahirette iki elimiz yakanızda olacaktır.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Algı yönetimi ve Atatürk devrimlerine yönelik tartışmalar / 22.11.2024
- Bakan Tekin’in maksadı üzüm yemek mi bağcı dövmek mi? / 20.11.2024
- 2025'te asgari ücrette artış ne kadar olacak? / 14.11.2024
- Atatürk millete harç oldu / 13.11.2024
- Ülkemizdeki siyasi manipülasyonlar / 06.11.2024
- Egemenlik de, sorumluluk da milletindir / 31.10.2024
- Cumhuriyet mi esaret mi? / 30.10.2024
- Devletimizin bekasına yönelik dini ve milli istismar cihetli saldırılar / 24.10.2024
- FETÖ tehdidi ve emperyalist güçlerin planları / 23.10.2024
- "Ey Türk gençliği birinci vazifen..." / 17.10.2024
- Bakan Tekin’in maksadı üzüm yemek mi bağcı dövmek mi? / 20.11.2024
- 2025'te asgari ücrette artış ne kadar olacak? / 14.11.2024
- Atatürk millete harç oldu / 13.11.2024
- Ülkemizdeki siyasi manipülasyonlar / 06.11.2024
- Egemenlik de, sorumluluk da milletindir / 31.10.2024
- Cumhuriyet mi esaret mi? / 30.10.2024
- Devletimizin bekasına yönelik dini ve milli istismar cihetli saldırılar / 24.10.2024
- FETÖ tehdidi ve emperyalist güçlerin planları / 23.10.2024
- "Ey Türk gençliği birinci vazifen..." / 17.10.2024