Daha düne kadar karikatür dergilerinde alay konusu olan, neredeyse giymenin yasaklanacağı çizgili pijamalar birden takımelbise statüsüne yükseldi. Dün dalga geçtiğimiz çizgili pijamalar bu gün moda oldu. Hemen baştan belrteyim bir memur çocuğu olarak çizgili pijamanın bende önemli bir hatırası vardır. Gelir gruplarının arasındaki makasın bu günkü kadar açılmadığı, dar gelirlinin bile bir harcama kapasitesinin olduğu, Sümerbank'tan alışveriş yapmanın moda olduğu yıllarda senede iki kez bizimde yolumuz Sümerbank'a düşer ve ailece çizgili pijamalarımızı alırdık ve ben büyük bir zevk ile giyerdim. Ama nedense liberalleşme süreci babalarımızdan bize miras kalan çizgili pijamaları tu kaka yaptı ve onlardan utanır olduk. Tabi bu süreçten o dönemin en önemli alışveriş merkezi olan Sümerbank'ta olumsuz etkilendi. Yapılan araştırmalar toplumumuzun dünya üzerinde en çok televizyon seyreden toplumların başlarında geldiğini söylüyor ki bence bu doğru ancak eksik çünkü bizler televizyonu seyretmek ile kalmıyor adeta ona bağlanıyor ve o ne derse inanıyoruz. Bunun en büyük kanıtı olarakta haftada birgün yayınlanan ve o dizideki birçok karekterden sadece birinin kıyafeti (çizgili pijaması) bir anda bizim en popüler kıyafetimiz oluyor. Mahelle berberleri, amatör futbol takımları çizgili pijamalarla karşımıza çıkıyor. Pazarlarda yok satıyor. Peki bizim hangi duygumuz gerçek ? Çizgili pijamadan nefret eden mi, yoksa onu baş tacı yapan mı? Bence ikinci biz daha gerçek. Çünkü çizgili pijamadan biz kendi irademiz ile nefret etmedikki. Hatırlayın bir zamanlar daha libarelleşmemişken bizim mis kokulu tereyağlarımız sofralarımızın baştacıydı. Birden bir dedikodu yayıldı tereyağı çok zararlı, ömrünüzü azaltır, damarları tıkar... Ya alternatifi malumunuz yağlar. Şimdi neredeyse her televizyonda benzer ifadeli reklamalar var tereyağı kokulu, tereyağı katkılı yağ. Dün korkup evimize sokmadığımız tereyağının kokusunu taklit etmeye çalışan yağların reklalarını izliyoruz ve o yağları üreten firmaların tereyağı ürttiğini görüyoruz. Başka bir örnek isterseniz ahşaptan plastike geçiş hikayemizde de bunun bir benzer sürecini yaşadık. Şimdi ahşap görünümlü plastik ürünler satın alıyoruz. İşte çizgili pijama süreci de bütün bu libarelleşme sürecinin sembollerinden biriydi. Ancak ne tesadüftür bizden birçok şeyi alıp götüren medya tıpkı deniz misali bizden aldıklarını geri veriyor. Ama isteyerek ama istemeyerek. Bu gün çizgili pijama sahile vurdu yarın kimbilir bizden alınan hagi değerimiz sahile vuracak.Umarım içimize yerleşmiş hızlı tüketim duygusu çizgili pijamadan bizi tekrar soğutmaz. O kadar heryerde karşımıza çıkar olduki ilgili ilgisiz herkez çizgili pijama ile kendini göstermeye başladı. Bir tanıtım, bir ilgi çekme aracı oldu. Çizgili pijama popileritesini kaybetmezse önümüzdeki seçim sürecinde siyasi adaylar tarafından da bir seçim malzemesi olarak kullanalıcağından eminim. Ancak enbüyük endişem yerli üretimin bir sembolü olan çizgili pijamaların uzakdoğu pazarının eline geçmesi ve yerli malı değilde Çin malı çizgili pijamaların iç pazarda satılması. Fakat görülen o ki daha uzun süre çizgili pijamalar hayatımızdan çıkmayacak en azından çizgili pijamalarımızdan artık utanmayacağız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012