Çiftçi yine meydanlarda

Küçük Menderes havzasında üretim yapan Ege'li çiftçiler, bıçak kemiğe dayandı ve çarık sıkmaya başladı diyerek Tire itfaye meydanında onbinlere varan bir kalabalıkla miting düzenlediler. Ege bölgesi bu mitinglere oldukça aşina... Geçtiğimiz yıllarda benzeri ve daha kalabalık mitingler Aydın ve Manisa'da gerçekleştirilmişti. Herhalde bu gidişle köylü ve çiftçimiz daha çok miting yapacağa benziyor... Çünkü o günden bu yana değişen bir şey yok. Çiftçi gitgide fakirleşiyor ve ürettiği para etmiyor.Mitingde konuşan Tire Süt Üreticileri Kooperatifi Başkanı Mehmet Eskiyörük, üç litre sütle bir litre mazot alırken şimdi miktarın altı litreye çıktığını, desteklerin azalmasıyla sıkıntıya düşüp hayvanlarını kesmeye başladıklarını belirterek şunları söyledi: "Üretici çıkmaza girdi. Çiftçinin yüzde 90'ı borçlu. Hayvanını da kesse ekipmanını da satsa borcunu ödeyemez. Küçükler yok edilerek dev çiftliklere destek veriliyor. Sanayici de zor durumda, 'Stoklar birikti, malımı satamıyorum' diyor. Hadi o zararını bizden çıkarıyor. Ya biz ne yapacağız. 'Piyasaya müdahale edin, ulusal süt konseyleri kurun' dedik kimse dinlemedi. 'Okul sütünü başlatın' dedik, kimse duymadı. Kömür dağıtılıyor da süt neden dağıtılmıyor? Düve ihraç edecek durumda olan Türkiye düve ithal ediyor. Hükümet tarım politikalarını oluştururken, üreticiyle, çiftçiyle değil, yüreği taş kesen bürokratlarla konuşuyor. Köylüye sadaka gibi destek veriliyor. Bıçak kemiğe dayandı. Biz Hans'ların çiftliğinde ırgat olmak istemiyoruz. Türkiye'nin tek kalkınma yolu var, o da tarım. Atatürk'ün çizdiği yolda çiftçiye destek verin."İzmir Ziraat Odası Başkan Yardımcısı ve Tire Ziraat Odası Başkanı Halil İbişoğlu da, Türkiye'nin tarım politikasının olmadığını, göreve gelen her bakanın kendi tarım politikasını oluşturduğunu ileri sürdüğü mitingde, Üreticiler meydanda "Göç etmek istemiyoruz", "Köylü milletin efendisi mi?", "Üretmeyen bizden değil", "Üreticiyiz, fiyatlar böyle giderse biteceğiz" , "6 litre süt 1 litre mazot, 2 litre süt 1 kilo gübre", "Sütümüz Sudan Ucuz", "AB istedi diye üreticiler yok edilemez, Atatürk'ün efendisi yok edilemez" yazılı pankartlar taşıdılar.

Mikrofon uzattığımız bazı köylülerin serzenişleri ise şöyleydi: "Sayın Erdoğan bu kalabalığa kulak vermelidir. Kulak vermezse bu milletin ürkmesi atın ürkmesine benzemez." "Türk köylüsüne nankörlük edenin her iki dünyada iki yakası bir araya gelmeyecektir." Üreticisini baş tacı etmesi gerekirken, cezalandıran bir hükümet  dünyanın neresinde görülmüştür Allah aşkına.AB diye diye gözü kör olan bu hükümet  niçin AB ülkelerinin çiftçisine verdiği desdekleri görmemezlikten gelir." "Eskiden hasat dönemi bizim için bayram idi. Eskiden ürünün bol kazançlı olsun derdik,şimdilerde zararın az olsun diyoruz." "En büyük sorunumuz ürün para etmiyor,ne ekersek zarar ediyoruz." "Sahip olduğumuz araziler holdinglerin eline geçiyor. Arkasında yabancılar var. Dışarıdan ürün ithal etmesinler.Hayvancılığımız tekelleşiyor.Teşvikler büyük işletmelere gidiyor." "Hükümet bu yapmış olduğu borcunu nasıl ödeyecek, dünya kadar borcu var.Sen birşey üretip dışarıya satmazsan bizi üretime teşvik etmezsen bu borç nasıl ödenir."Evet sevgili okurlar köylüye bir dokun bin ah işit... Çiftçi çözümü üretmekle ortaya koyuyor ama üretimin önün açacak siyasi partiyi seçip başına getirmiyor - getiremiyor- malesef... Gerçek çözümün adresi lideri bulduğu gün köylünün, şehirlinin de yüzü gülecek inşaallah. Gerçi mitingde Tire meydanında çözümün adresini "Ne AB ne ABD tam Bağımsız Türkiye" şeklinde yine haykırdı köylü ama... İşte ama...