IMF'ci AKP ve "besleme yandaşı" kartel medyasına göre Türkiye büyüyor. Kişi başına milli gelir artıyor. Enflasyon düşüyor. İşler düzeliyor.
Ancak bütün bu "sanal gelişmeler"den milletimize bir şey yansımıyor.
İşçiye yansımıyor. Memura yansımıyor.
Çiftçiye yansımıyor. Köylüye yansımıyor.
Esnafa yansımıyor. Tüccara yansımıyor.
İmalatçıya yansımıyor. Sanayiciye yansımıyor.
Hepsi "meteliksiz milyarder olarak dörtduvar arasında vakit geçiriyor"lar?
Bu, kendi ifadeleri.
Vergiler artıyor, maliyet giderleri artıyor. Bırakın yabancılarla rekabet edecek işletme, ortalıkta ayakta duracak işletme kalmıyor. Fabrikalar küçük işletmelere dönüşüyor, küçük işletmeler kepenk indiriyor. Toptancılar perakendeci oluyor, perakendeciler ise işlerini tahliye ediyor.
Sanayiciler, fabrikatörler, işçi çıkarmaya devam ediyor, üretimlerini azaltmayı veya stoplamayı sürdürüyor; fakat IMF'ci AKP'ye ve besleme yandaşı kartele göre sanayi büyüyor.Piyasada, vatandaş ve esnaf "meteliğe kurşun atıyor." Tedavülde olması gereken banknot piyasalardan çekildiği için "yaprak kıpırdamıyor." Fakat IMF'ci AKP'ye ve besleme yandaşı kartele göre Türkiye büyüyor, piyasalar düzelmiş.
Pek çok gerçeği tersyüz ederek çarpıtıyorlar. Lakin "tarımdaki ve inşaat sektöründeki çöküşü" gizleyemiyorlar.
Tarım, sanayi, inşaat ve tekstil sektörü ülkemizin lokomotif sektörleridir?
Bakalım bunlara.
Sanayinin durumu ortada.
Tekstil ise can çekişiyor; dünyanın öbür ucundaki Çin malları tekstilimize bile musallat oldu.
Tarım sektörü, yılın son çeyreğinde yüzde 9.6 küçülmüş.
İnşaat sektörü de 2003 yılında yüzde 9 küçülmüş.
Bunlar kendi rakamları, resmi beyanlar.
Ülkenin lokomotif sektörleri çökmüş, darmadağın olmuş; fakat IMF'ci AKP ve besleme yandaşı kartel medyası diyor ki, Türkiye büyüyor, milli gelir artıyor.
Milletimiz gelince, kan ağlıyor. Vatandaş, ülkemizin çöküşünü ve ekonominin iflasını iliklerine kadar hissediyor.
Bu iflas tablosunu, nüfusumuzun büyük kesimini oluşturan "tarım kesimi"nde daha açık görüyoruz. Artık gizleyecek bir taraf kalmamış.
Uzun zamandan beri Anadolu'dayım. Yerel seçimler sebebiyle bir zamanların bereket kaynağı ve erzak deposu olan Çarşamba Ovası'ndan Bafra Ovası'na, oralardan Konya Ovasına ve Çukurova'ya uzandım. Çiftçi perişan, dünyanın en verimli toprakları bozkır olmuş. Eken yok, diken yok, biçen yok, döven yok?
Bereket fışkıran ovalarımız metruk vaziyette.
Elleri eskiden kalmış "nasır bakiyeleri"yle müzeyyen çiftçimize soruyorum, "Ekiyor musunuz,nasıl, bari ürün para ediyor mu?" Bir dokunuyoruz bin ah işitiyoruz.
Ortak anektod, çiftçilerin ortak cümleleri şu:
"Bu sene kârdayız elhamdülillah? Allah bereket versin, bu yıl en az 3-5 milyar kârdayız.
Şaşırıyorum. Hayret, diyorum.
Çiftçiler, kâr hesabını şöyle açıklıyorlar:
Geçen yıl 150-200 dönüm arazi ektik. Uğraştık. Çalıştık, gübreledik, yevmiyeci tuttuk. Hasad ettik eyledik. Her neyse? Kimini Toprak Mahsulleri Ofisine kelepire sattık, kimini tüccara bedava verdik, kimini çürüttük, kimini döktük gitti. Sonunda bir hesap ettik ki, en az 3-5 milyar zararımız var. Bu zararı kapatmak için ya Sarı Öküzü sattık, ya biçer-döveri, ya da traktörü? En az zarar eden 5 milyar zarar etti; bizim etimiz ne, budumuz ne!
Bu sene ise akıllandık. Artık ne ekiyoruz, ne de biçiyoruz. Dolayısıyla "bu yıl ekmediğimiz için yıllık en az 5 milyar kâr"dayız. Böylece hiç olmazsa Aynalı ineğimiz ahırımızda kaldı."
Ekmeyen çiftçimiz 5 milyar kârda. Tarım kesimi, "ekmemek suretiyle kâr etmek yolu"nu seçmiş?
İşte tarımda geldiğimiz kâr noktası bu.
Ovalar bomboş, topraklar metruk.
Önceki IMF'ci iktidarlar ve şimdiki AKP, çiftçiyi ekmeyen-dikmeyen "meteliksiz bey" haline getirmiştir.
Bu gidişat, kıtlığın habercisidir; yokluğun, yoksulluğun, açlığın habercisidir. Bu akıbet hiç de hayır değildir.
"IMF'ye hayır diyerek Milli Ekonomi Modeli'ni ortaya koyan" BTP dışında da çare yoktur. Çünkü, sair partilerin tamamı üç aşağı beş yukarı aynıdırlar.
Hepsi IMF'cidirler. Hepsi bu kıtlığın ortak davetçileridir.
Ancak bütün bu "sanal gelişmeler"den milletimize bir şey yansımıyor.
İşçiye yansımıyor. Memura yansımıyor.
Çiftçiye yansımıyor. Köylüye yansımıyor.
Esnafa yansımıyor. Tüccara yansımıyor.
İmalatçıya yansımıyor. Sanayiciye yansımıyor.
Hepsi "meteliksiz milyarder olarak dörtduvar arasında vakit geçiriyor"lar?
Bu, kendi ifadeleri.
Vergiler artıyor, maliyet giderleri artıyor. Bırakın yabancılarla rekabet edecek işletme, ortalıkta ayakta duracak işletme kalmıyor. Fabrikalar küçük işletmelere dönüşüyor, küçük işletmeler kepenk indiriyor. Toptancılar perakendeci oluyor, perakendeciler ise işlerini tahliye ediyor.
Sanayiciler, fabrikatörler, işçi çıkarmaya devam ediyor, üretimlerini azaltmayı veya stoplamayı sürdürüyor; fakat IMF'ci AKP'ye ve besleme yandaşı kartele göre sanayi büyüyor.Piyasada, vatandaş ve esnaf "meteliğe kurşun atıyor." Tedavülde olması gereken banknot piyasalardan çekildiği için "yaprak kıpırdamıyor." Fakat IMF'ci AKP'ye ve besleme yandaşı kartele göre Türkiye büyüyor, piyasalar düzelmiş.
Pek çok gerçeği tersyüz ederek çarpıtıyorlar. Lakin "tarımdaki ve inşaat sektöründeki çöküşü" gizleyemiyorlar.
Tarım, sanayi, inşaat ve tekstil sektörü ülkemizin lokomotif sektörleridir?
Bakalım bunlara.
Sanayinin durumu ortada.
Tekstil ise can çekişiyor; dünyanın öbür ucundaki Çin malları tekstilimize bile musallat oldu.
Tarım sektörü, yılın son çeyreğinde yüzde 9.6 küçülmüş.
İnşaat sektörü de 2003 yılında yüzde 9 küçülmüş.
Bunlar kendi rakamları, resmi beyanlar.
Ülkenin lokomotif sektörleri çökmüş, darmadağın olmuş; fakat IMF'ci AKP ve besleme yandaşı kartel medyası diyor ki, Türkiye büyüyor, milli gelir artıyor.
Milletimiz gelince, kan ağlıyor. Vatandaş, ülkemizin çöküşünü ve ekonominin iflasını iliklerine kadar hissediyor.
Bu iflas tablosunu, nüfusumuzun büyük kesimini oluşturan "tarım kesimi"nde daha açık görüyoruz. Artık gizleyecek bir taraf kalmamış.
Uzun zamandan beri Anadolu'dayım. Yerel seçimler sebebiyle bir zamanların bereket kaynağı ve erzak deposu olan Çarşamba Ovası'ndan Bafra Ovası'na, oralardan Konya Ovasına ve Çukurova'ya uzandım. Çiftçi perişan, dünyanın en verimli toprakları bozkır olmuş. Eken yok, diken yok, biçen yok, döven yok?
Bereket fışkıran ovalarımız metruk vaziyette.
Elleri eskiden kalmış "nasır bakiyeleri"yle müzeyyen çiftçimize soruyorum, "Ekiyor musunuz,nasıl, bari ürün para ediyor mu?" Bir dokunuyoruz bin ah işitiyoruz.
Ortak anektod, çiftçilerin ortak cümleleri şu:
"Bu sene kârdayız elhamdülillah? Allah bereket versin, bu yıl en az 3-5 milyar kârdayız.
Şaşırıyorum. Hayret, diyorum.
Çiftçiler, kâr hesabını şöyle açıklıyorlar:
Geçen yıl 150-200 dönüm arazi ektik. Uğraştık. Çalıştık, gübreledik, yevmiyeci tuttuk. Hasad ettik eyledik. Her neyse? Kimini Toprak Mahsulleri Ofisine kelepire sattık, kimini tüccara bedava verdik, kimini çürüttük, kimini döktük gitti. Sonunda bir hesap ettik ki, en az 3-5 milyar zararımız var. Bu zararı kapatmak için ya Sarı Öküzü sattık, ya biçer-döveri, ya da traktörü? En az zarar eden 5 milyar zarar etti; bizim etimiz ne, budumuz ne!
Bu sene ise akıllandık. Artık ne ekiyoruz, ne de biçiyoruz. Dolayısıyla "bu yıl ekmediğimiz için yıllık en az 5 milyar kâr"dayız. Böylece hiç olmazsa Aynalı ineğimiz ahırımızda kaldı."
Ekmeyen çiftçimiz 5 milyar kârda. Tarım kesimi, "ekmemek suretiyle kâr etmek yolu"nu seçmiş?
İşte tarımda geldiğimiz kâr noktası bu.
Ovalar bomboş, topraklar metruk.
Önceki IMF'ci iktidarlar ve şimdiki AKP, çiftçiyi ekmeyen-dikmeyen "meteliksiz bey" haline getirmiştir.
Bu gidişat, kıtlığın habercisidir; yokluğun, yoksulluğun, açlığın habercisidir. Bu akıbet hiç de hayır değildir.
"IMF'ye hayır diyerek Milli Ekonomi Modeli'ni ortaya koyan" BTP dışında da çare yoktur. Çünkü, sair partilerin tamamı üç aşağı beş yukarı aynıdırlar.
Hepsi IMF'cidirler. Hepsi bu kıtlığın ortak davetçileridir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019