Ötanazi (euthanasia), ölümcül veya iyileşmesi mümkün olmayan bir hastalığı bulunan, fiziksel ya da ruhsal anlamda acı çeken kişinin, kendi isteği üzerine, bir başkasının yardımıyla ölümüdür. Bu yardımın şekline göre ötanazi iki kategoriye ayrılır: Aktif ötanazide, talepte bulunan kişi icrai bir davranışla, örneğin vücuduna öldürücü bir iğne yapılarak öldürülür. Pasif ötanazide ise, ihmali bir davranışla, kişiyi hayatta tutan ilaçlar veya aletler kullandırılmayarak ölmesine izin verilir.
İktidar olma yolunda iddiasını bir türlü gerçekleştiremeyen CHP, 24 Haziran seçim sürecinde arayışa girmiş; çizgisi sağ olan partilerle ittifak hazırlığını başlatmıştır. Bu arada "Hoş Geldin Atatürk" eseriyle genel olarak milletimizin, özel olarak CHP seçmeninin takdir ve sevgisini kazanan Prof. Dr. Haydar Baş'a da temsilcisini gönderen Kılıçdaroğlu, Sayın Baş'ın lideri olduğu BTP'nin ittifaka katılması hususunda ricakâr olmuştur.
Haydar Baş Hocamız BTP yetkili organlarıyla yaptığı istişari toplantılar sonucunda CHP'ye olumlu cevap vermiştir.
Şu ana kadar bilemediğimiz ve hâlâ açıklanmayan nedenlerle, teklif kendisinden gelmesine rağmen, Kılıçdaroğlu, BTP'yi listelerine almamıştır.
Adı sonradan konulan "milli ittifak", CHP, SP, İyi Parti ve DP'den oluşuyor. Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) teslim edilen CHP listelerine bakıyoruz da, bu ittifakın dipnotu üyesine bile 6 kişilik kontenjan tanındığını görüyoruz. CHP başta olmak üzere ittifaka dahil edilen partilerden hangisinin, ayakları yere basan, ciddi bilimsel çözüm projeleri var? Bu sorumuz iktidar ve yamağı olanlar için de geçerlidir.
Yeniden yapılanma ihtiyacında olan CHP, somut çözüm önerileri, inandırıcı sosyal barış projeleri üretmek durumundadır. Atatürk'ün kurduğu CHP'nin, O'nun temel ilkeleri ve hedefleri doğrultusunda bir programa sahip olması gerekir. CHP'nin ihtiyacı olan Atatürk'ün ilke ve hedeflerini somutlaştıran bir temel değerler programı Haydar Baş'ın beynelmilel MEM (Milli Ekonomi Modeli) projesidir. Bu proje uluslararası onay gördüğü gibi, uygulanmış, başarılı sonuçları tescil edilmiştir.
CHP'nin ilacı ve dahi ülkemizin içinde bulunduğu durumdan kurtuluş reçetesi Haydar Baş'tadır. Kılıçdaroğlu'nun önce elini uzatıp, sonrasında elini geri çektiren nedenler meçhulümüz. CHP'nin bu davranışı, tedaviyi reddeden hastanın ötanazi talebinden farksızdır.
Haydar Baş'ın bir önemli özelliği de kompleks sahibi olmaması, "bu işi en iyi ben bilirim" diyebilmesidir, açık yüreklilikle, zira; toplumumuzun en dinamik kesimi olması gereken bilgi teknolojileri ile ilgili kuruluşlarımız, uzman ve akademisyenlerimiz "biz bilmeyiz büyük ülkeler bilir" kompleksinin ve içe kapanıklığın dışına çıkamıyor. Prof. Dr. Haydar Baş, tezini dünyaya kabul ettirmiş bir Türk evladı olarak gururumuzdur ve tabii ki, biliminsanı ve devrimci lider sıfatıyla çözümü en iyi bilen kendisidir.
Dahası var; CHP'nin sağ kesimden oy alamamasının nedeni, belli kesim ve ajanların yönlendirmesiyle oluşturulan Atatürk'ün ve CHP'nin "dinsiz" olduğu yolundaki kamuoyudur. İşte Haydar Baş, kasıtlı olarak oluşturulan bu algıyı tersine çevirmiş, Türk kamuoyuna ve tüm dünyaya gerçek Atatürk'ü tanıtan, O'nun ve nesebinin tertemiz olduğunu, gerçek bir Müslüman olduğunu, soyunun Ehl-i Beyt'e dayandığını belgeleriyle ispatlayan "Hoş Geldin Atatürk" eserini meydana getirmiştir. Bu eser sayesinde Atatürkçü olan da, olmayan da gerçek Atatürk'ü tanımıştır. CHP tabanında Haydar Baş'a karşı büyük bir temayül olmuş, Haydar Baş ve ekibi dikkatle izlenmiştir. Sosyal medya ve vatan sathında yürütülen "Atatürk Vatandır" sempozyumuna sosyal demokrat ve CHP seçmenlerinin ilgisi bunun göstergesidir.
Tüm bunlar olurken Kılıçdaroğlu'nun olumsuz tavrı, CHP tabanını rahatsız etmiş ve kaygılandırmıştır.
Bizim de kaygı ve kuşkularımız var; çünkü ülke ve ulus artık "hayat-memat" koşullarındadır. Buna rağmen CHP liderinin tavrı düşündürücüdür.
Kılıçdaroğlu'nun yaralı yüzünün arkasında, sarfettiği: "Türkiye AB ve NATO'nun vefalı bir üyesidir" sözleri ve CHP'nin "Atatürk de AB'ciydi diyerek Atatürk'ü bile AB'ci ilân ederek, "Bağımsızlık benim en temel karakterimdir" diyen büyük önderi köhnemiş emperyalist dünyanın aşığı yapıyor.
Atatürk'e yapılabilecek bundan daha büyük hakaret var mıdır?
İktidar olma yolunda iddiasını bir türlü gerçekleştiremeyen CHP, 24 Haziran seçim sürecinde arayışa girmiş; çizgisi sağ olan partilerle ittifak hazırlığını başlatmıştır. Bu arada "Hoş Geldin Atatürk" eseriyle genel olarak milletimizin, özel olarak CHP seçmeninin takdir ve sevgisini kazanan Prof. Dr. Haydar Baş'a da temsilcisini gönderen Kılıçdaroğlu, Sayın Baş'ın lideri olduğu BTP'nin ittifaka katılması hususunda ricakâr olmuştur.
Haydar Baş Hocamız BTP yetkili organlarıyla yaptığı istişari toplantılar sonucunda CHP'ye olumlu cevap vermiştir.
Şu ana kadar bilemediğimiz ve hâlâ açıklanmayan nedenlerle, teklif kendisinden gelmesine rağmen, Kılıçdaroğlu, BTP'yi listelerine almamıştır.
Adı sonradan konulan "milli ittifak", CHP, SP, İyi Parti ve DP'den oluşuyor. Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) teslim edilen CHP listelerine bakıyoruz da, bu ittifakın dipnotu üyesine bile 6 kişilik kontenjan tanındığını görüyoruz. CHP başta olmak üzere ittifaka dahil edilen partilerden hangisinin, ayakları yere basan, ciddi bilimsel çözüm projeleri var? Bu sorumuz iktidar ve yamağı olanlar için de geçerlidir.
Yeniden yapılanma ihtiyacında olan CHP, somut çözüm önerileri, inandırıcı sosyal barış projeleri üretmek durumundadır. Atatürk'ün kurduğu CHP'nin, O'nun temel ilkeleri ve hedefleri doğrultusunda bir programa sahip olması gerekir. CHP'nin ihtiyacı olan Atatürk'ün ilke ve hedeflerini somutlaştıran bir temel değerler programı Haydar Baş'ın beynelmilel MEM (Milli Ekonomi Modeli) projesidir. Bu proje uluslararası onay gördüğü gibi, uygulanmış, başarılı sonuçları tescil edilmiştir.
CHP'nin ilacı ve dahi ülkemizin içinde bulunduğu durumdan kurtuluş reçetesi Haydar Baş'tadır. Kılıçdaroğlu'nun önce elini uzatıp, sonrasında elini geri çektiren nedenler meçhulümüz. CHP'nin bu davranışı, tedaviyi reddeden hastanın ötanazi talebinden farksızdır.
Haydar Baş'ın bir önemli özelliği de kompleks sahibi olmaması, "bu işi en iyi ben bilirim" diyebilmesidir, açık yüreklilikle, zira; toplumumuzun en dinamik kesimi olması gereken bilgi teknolojileri ile ilgili kuruluşlarımız, uzman ve akademisyenlerimiz "biz bilmeyiz büyük ülkeler bilir" kompleksinin ve içe kapanıklığın dışına çıkamıyor. Prof. Dr. Haydar Baş, tezini dünyaya kabul ettirmiş bir Türk evladı olarak gururumuzdur ve tabii ki, biliminsanı ve devrimci lider sıfatıyla çözümü en iyi bilen kendisidir.
Dahası var; CHP'nin sağ kesimden oy alamamasının nedeni, belli kesim ve ajanların yönlendirmesiyle oluşturulan Atatürk'ün ve CHP'nin "dinsiz" olduğu yolundaki kamuoyudur. İşte Haydar Baş, kasıtlı olarak oluşturulan bu algıyı tersine çevirmiş, Türk kamuoyuna ve tüm dünyaya gerçek Atatürk'ü tanıtan, O'nun ve nesebinin tertemiz olduğunu, gerçek bir Müslüman olduğunu, soyunun Ehl-i Beyt'e dayandığını belgeleriyle ispatlayan "Hoş Geldin Atatürk" eserini meydana getirmiştir. Bu eser sayesinde Atatürkçü olan da, olmayan da gerçek Atatürk'ü tanımıştır. CHP tabanında Haydar Baş'a karşı büyük bir temayül olmuş, Haydar Baş ve ekibi dikkatle izlenmiştir. Sosyal medya ve vatan sathında yürütülen "Atatürk Vatandır" sempozyumuna sosyal demokrat ve CHP seçmenlerinin ilgisi bunun göstergesidir.
Tüm bunlar olurken Kılıçdaroğlu'nun olumsuz tavrı, CHP tabanını rahatsız etmiş ve kaygılandırmıştır.
Bizim de kaygı ve kuşkularımız var; çünkü ülke ve ulus artık "hayat-memat" koşullarındadır. Buna rağmen CHP liderinin tavrı düşündürücüdür.
Kılıçdaroğlu'nun yaralı yüzünün arkasında, sarfettiği: "Türkiye AB ve NATO'nun vefalı bir üyesidir" sözleri ve CHP'nin "Atatürk de AB'ciydi diyerek Atatürk'ü bile AB'ci ilân ederek, "Bağımsızlık benim en temel karakterimdir" diyen büyük önderi köhnemiş emperyalist dünyanın aşığı yapıyor.
Atatürk'e yapılabilecek bundan daha büyük hakaret var mıdır?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023