Batı'lı ülkelerde Türkiye söz konusu olduğunda net konuşan liderlere çok nadir rastlanıyor.
Bu bağlamda gerçekleri bizim kalın kafalıların bile anlayabileceği yalınlıkta ifade eden liderleri hep takdir etmişimdir.
Bunlardan birisi Fransa'nın eski lideri Nicholas Sarkozy'di
Sarkozy, o dönemde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'a, "AB size 40 yıl boyunca 'evet' dedi, ama aslında 'hayır'ı kastetti. Ben ise dürüstüm, 'hayır' diyorum ve 'hayır'ı kastediyorum" demişti.
Tabii her zaman olduğu gibi gerçekleri ifade edenlerin sözleri Türkiye'de, 'bu onların şahsi görüşleri' şeklinde değerlendirilerek, geçiştirildi.
Benzer bir açıklama son olarak NATO konusunda Lüksemburg'dan geldi.
Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, "NATO, müttefiklerine ancak bir saldırı durumunda destek verebilir. Rusya'yı askeri bir gerginliğe kışkırtırsa Türkiye, NATO'nun desteğine güvenmemelidir" dedi.
NATO Anlaşması'nın 5. maddesinin NATO'ya üye bir ülkenin "tartışmasız şekilde saldırıya uğraması" halinde geçerli olacağını söyleyen Jean Asselborn, diğer NATO müttefiklerinin düşüncesinin de bu şekilde olduğunu söyledi.
Yani NATO üyesi bir ülkenin yetkili bir ismi diyor ki; "Ey Türkiye Rusya karşısında tek başınasın. Attığın adımların bedelini tek başına ödeyeceksin."
Sarkozy'nin Avrupa Birliği üyeliği konusundaki net mesajlarına kulaklarını tıkayan mevcut siyasiler, Asselborn'un seslendirdiği NATO üyelerinin de paylaştığı bu görüşe umarım kulaklarını sonuna kadar açarlar.
Çünkü Suriye konusunda Rusya'yla yaşadığımız gerginliğin daha da tırmanması durumunda ödeyeceğimiz bedel, AB konusundaki gerçeklere olan sağırlık yüzünden ödediğimiz bedellerden kat kat büyük ve kanlı olacaktır.
Asselborn'un açıklamasında, NATO'nun savunma görevini yerine getirmeyi ancak ve ancak üye ülkenin tartışmasız bir şekilde saldırıya uğraması durumunda düşünebileceğine vurgu yapılmasını da doğru okumak gerekiyor.
Bu açıklamayı Türkiye ile Rusya arasında bir savaş durumunda bunun Türkiye'nin tahrikiyle gerçekleştiği gerekçesiyle NATO'nun bizim yanımızda olmayacağı şeklinde okumayan herkes, büyük bir hesap hatası yapar.
Siyasilerin yapacağı bu hatanın bedelini de millet olarak hep birlikte öderiz.
Bütün bun gerçekler ortadayken, yapılan açıklamalar ülkemizin yalnızlığını perçinliyorken Türkiye'nin hala ateşi körüklüyor olmasına ne demeli?
Cesaret mi ahmaklık mı?
Bu bağlamda gerçekleri bizim kalın kafalıların bile anlayabileceği yalınlıkta ifade eden liderleri hep takdir etmişimdir.
Bunlardan birisi Fransa'nın eski lideri Nicholas Sarkozy'di
Sarkozy, o dönemde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'a, "AB size 40 yıl boyunca 'evet' dedi, ama aslında 'hayır'ı kastetti. Ben ise dürüstüm, 'hayır' diyorum ve 'hayır'ı kastediyorum" demişti.
Tabii her zaman olduğu gibi gerçekleri ifade edenlerin sözleri Türkiye'de, 'bu onların şahsi görüşleri' şeklinde değerlendirilerek, geçiştirildi.
Benzer bir açıklama son olarak NATO konusunda Lüksemburg'dan geldi.
Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, "NATO, müttefiklerine ancak bir saldırı durumunda destek verebilir. Rusya'yı askeri bir gerginliğe kışkırtırsa Türkiye, NATO'nun desteğine güvenmemelidir" dedi.
NATO Anlaşması'nın 5. maddesinin NATO'ya üye bir ülkenin "tartışmasız şekilde saldırıya uğraması" halinde geçerli olacağını söyleyen Jean Asselborn, diğer NATO müttefiklerinin düşüncesinin de bu şekilde olduğunu söyledi.
Yani NATO üyesi bir ülkenin yetkili bir ismi diyor ki; "Ey Türkiye Rusya karşısında tek başınasın. Attığın adımların bedelini tek başına ödeyeceksin."
Sarkozy'nin Avrupa Birliği üyeliği konusundaki net mesajlarına kulaklarını tıkayan mevcut siyasiler, Asselborn'un seslendirdiği NATO üyelerinin de paylaştığı bu görüşe umarım kulaklarını sonuna kadar açarlar.
Çünkü Suriye konusunda Rusya'yla yaşadığımız gerginliğin daha da tırmanması durumunda ödeyeceğimiz bedel, AB konusundaki gerçeklere olan sağırlık yüzünden ödediğimiz bedellerden kat kat büyük ve kanlı olacaktır.
Asselborn'un açıklamasında, NATO'nun savunma görevini yerine getirmeyi ancak ve ancak üye ülkenin tartışmasız bir şekilde saldırıya uğraması durumunda düşünebileceğine vurgu yapılmasını da doğru okumak gerekiyor.
Bu açıklamayı Türkiye ile Rusya arasında bir savaş durumunda bunun Türkiye'nin tahrikiyle gerçekleştiği gerekçesiyle NATO'nun bizim yanımızda olmayacağı şeklinde okumayan herkes, büyük bir hesap hatası yapar.
Siyasilerin yapacağı bu hatanın bedelini de millet olarak hep birlikte öderiz.
Bütün bun gerçekler ortadayken, yapılan açıklamalar ülkemizin yalnızlığını perçinliyorken Türkiye'nin hala ateşi körüklüyor olmasına ne demeli?
Cesaret mi ahmaklık mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024