İşsizlik atalarımızın “Allah düşmanımın başına vermesin” diye dua ettiği büyük bir illettir. İşsizseniz hiçbir şeysinizdir... Bir işiniz olmadığında; ne adınız, ne sanınız vardır; dinlenmez olursunuz, hatta zamanla istenmez. Ne tam anne, ne tam baba, ne tam eş, ne de tam evlat olabilirsiniz, yarımsınızdır yani. İşsizliği ancak onu yaşayan bilir.
Çıkıp meydanlara halka sorduğunuzda; sizce ülkenin en büyük sorunu nedir verilen cevabın karşılığı elbette ‘işsizlik’ olacaktır. Bugün ülkemizin gerçekten en büyük sorunu işsizliktir.
İşsizliğe çare bulamayan hükümetimiz rakamları tersyüz ederek züğürt tesellisi ile olayı geçiştirmenin peşinde her zaman olduğu gibi. Sağ olsun burnunun ucundaki çözümü görüp milleti iş sahibi yapmak yerine rakamlarla oynayarak kendince günü kurtarmanın peşinde, ama nereye kadar.
İşsizlik hesaplamalarıyla ilgili rakamların nasıl çarpıtıldığını daha iyi anlamamız açısından, Akşam Gazetesi yazarı İsmet Özkul’un “Türkiye’nin istihdam röntgeni, AB’nin hasta üyelerinden daha kötü” başlıklı yazısından alıntılarla sizleri baş başa bırakıyorum sevgili okurlar.
“Bizde işsizlik oranı nasıl hesaplanıyor?
İşsizlik oranı, işsiz olup da iş arayanların sayısının iş gücüne bölünmesiyle hesaplanıyor. İş gücüne dâhil nüfus da bir işte çalışanlar ile işsiz olup da iş arayanların toplamından oluşuyor.
Eğer işsiz olmanıza rağmen iş aramıyorsanız, işsiz de sayılmıyorsunuz. Örneğin daha önce yazmıştık. Bir yıldan fazla zamandır iş arayan “688 bin kişi iş bulma ümidini yitirdi” Şimdi onlar işsiz sayılmıyor ve iş gücü kapsamına da alınmıyor. Yani iş bulma umudunu kaybederek iş aramayı bırakanların sayısı arttıkça, işsiz sayısı ve işsizlik oranı azalmış oluyor. Bizim ülkemizde yapılan hesaba göre işsizlik oranını düşürmenin iş alanı yaratmaktan daha kolay bir yolu var. İşsizlerin iş bulma ümidini yitirterek işsizliği düşürebilirsiniz. Mesela bizde mevsimlik işçiler kışın memleketlerine döner ve çalışmadığı halde iş aramadığı için işsiz olarak gözükmez.
Dünya, işsizlik oranını nasıl hesaplıyor?
AB’nin istatistik kurumu olan Eurostat’ın hesabına göre iş gücü, çalışabilecek 15-65 yaş arasındaki kadın erkek nüfusun tamamını kapsar. Örneğin 2011’in Nisan, Mayıs, Haziran aylarına ilişkin verilere göre İspanya’da her 100 kişiden 58.3’ünün bir işi var. Türkiye’de ise 100 kişiden 49.2 kişinin bir işi var. İspanya’da her 100 kişide çalışan sayısı bizden 9.1 kişi daha fazla. Buna rağmen İspanya’da işsizlik oranı yüzde 21 ile Türkiye’den 12.3 puan daha yüksek.
Çünkü Türkiye’de her 100 kişiden 46.1’i, çalışmadığı halde iş aramadığı için işsiz sayılmıyor. Buna karşılık İspanya’da her 100 kişiden ancak 26.2’si çalışmadığı halde iş aramıyor. Bizim ülkemizde istihdam oranı İspanya’dan daha düşük olmasına rağmen, işsizlik oranı TÜİK’in hesaplama yönteminden kaynaklı İspanya’dan kat kat iyi gözüküyor.
AB ülkelerindeki gibi çalışma çağındaki her 100 kişiden kaçının bir işte çalıştığına bakarak işsizlik oranını hesaplarsak 27 AB üyesi ve 4 aday üyeden oluşan 31 ülke içinde TÜRKİYE, İŞSİZLİK ORANINDA SONDAN İKİNCİ DURUMDADIR.
Türkiye’nin durumu sadece Makedonya’dan iyi, Yunanistan dahil tüm AB ülkelerinden işsizlik oranı daha yüksek.
İş gücüne katılma oranında ise Türkiye yüzde 53.9 ile 31 AB ülkesinin en sonuncusu.
Örneğin, 31 AB ülkesinin tamamında işgücüne katılım oranı Türkiye gibi 53.9 olduğunu varsayalım. Bu durumda mevcut istihdam oranları ile Hırvatistan, Türkiye ve Makedonya hariç tüm ülkelerde işsizlik oranı sıfır olacaktır. Hırvatistan’ın 13.8’den yüzde 3’e, Makedonya’nın da 31.6’dan 18.9’a inecekti.
Bir de tersinden bakalım ve Türkiye’de de işgücüne katılım oranı Avrupa ülkeleri gibi yüksek olsaydı işsizlik oranımız ne olurdu?
Örneğin, ülkemizde işgücüne katılım oranı yüzde 73.8 olsaydı, mevcut istihdam düzeyi ile işsizlik oranımız, yüzde 9.1 değil yüzde 33.3 olacaktı.”
Çıkıp meydanlara halka sorduğunuzda; sizce ülkenin en büyük sorunu nedir verilen cevabın karşılığı elbette ‘işsizlik’ olacaktır. Bugün ülkemizin gerçekten en büyük sorunu işsizliktir.
İşsizliğe çare bulamayan hükümetimiz rakamları tersyüz ederek züğürt tesellisi ile olayı geçiştirmenin peşinde her zaman olduğu gibi. Sağ olsun burnunun ucundaki çözümü görüp milleti iş sahibi yapmak yerine rakamlarla oynayarak kendince günü kurtarmanın peşinde, ama nereye kadar.
İşsizlik hesaplamalarıyla ilgili rakamların nasıl çarpıtıldığını daha iyi anlamamız açısından, Akşam Gazetesi yazarı İsmet Özkul’un “Türkiye’nin istihdam röntgeni, AB’nin hasta üyelerinden daha kötü” başlıklı yazısından alıntılarla sizleri baş başa bırakıyorum sevgili okurlar.
“Bizde işsizlik oranı nasıl hesaplanıyor?
İşsizlik oranı, işsiz olup da iş arayanların sayısının iş gücüne bölünmesiyle hesaplanıyor. İş gücüne dâhil nüfus da bir işte çalışanlar ile işsiz olup da iş arayanların toplamından oluşuyor.
Eğer işsiz olmanıza rağmen iş aramıyorsanız, işsiz de sayılmıyorsunuz. Örneğin daha önce yazmıştık. Bir yıldan fazla zamandır iş arayan “688 bin kişi iş bulma ümidini yitirdi” Şimdi onlar işsiz sayılmıyor ve iş gücü kapsamına da alınmıyor. Yani iş bulma umudunu kaybederek iş aramayı bırakanların sayısı arttıkça, işsiz sayısı ve işsizlik oranı azalmış oluyor. Bizim ülkemizde yapılan hesaba göre işsizlik oranını düşürmenin iş alanı yaratmaktan daha kolay bir yolu var. İşsizlerin iş bulma ümidini yitirterek işsizliği düşürebilirsiniz. Mesela bizde mevsimlik işçiler kışın memleketlerine döner ve çalışmadığı halde iş aramadığı için işsiz olarak gözükmez.
Dünya, işsizlik oranını nasıl hesaplıyor?
AB’nin istatistik kurumu olan Eurostat’ın hesabına göre iş gücü, çalışabilecek 15-65 yaş arasındaki kadın erkek nüfusun tamamını kapsar. Örneğin 2011’in Nisan, Mayıs, Haziran aylarına ilişkin verilere göre İspanya’da her 100 kişiden 58.3’ünün bir işi var. Türkiye’de ise 100 kişiden 49.2 kişinin bir işi var. İspanya’da her 100 kişide çalışan sayısı bizden 9.1 kişi daha fazla. Buna rağmen İspanya’da işsizlik oranı yüzde 21 ile Türkiye’den 12.3 puan daha yüksek.
Çünkü Türkiye’de her 100 kişiden 46.1’i, çalışmadığı halde iş aramadığı için işsiz sayılmıyor. Buna karşılık İspanya’da her 100 kişiden ancak 26.2’si çalışmadığı halde iş aramıyor. Bizim ülkemizde istihdam oranı İspanya’dan daha düşük olmasına rağmen, işsizlik oranı TÜİK’in hesaplama yönteminden kaynaklı İspanya’dan kat kat iyi gözüküyor.
AB ülkelerindeki gibi çalışma çağındaki her 100 kişiden kaçının bir işte çalıştığına bakarak işsizlik oranını hesaplarsak 27 AB üyesi ve 4 aday üyeden oluşan 31 ülke içinde TÜRKİYE, İŞSİZLİK ORANINDA SONDAN İKİNCİ DURUMDADIR.
Türkiye’nin durumu sadece Makedonya’dan iyi, Yunanistan dahil tüm AB ülkelerinden işsizlik oranı daha yüksek.
İş gücüne katılma oranında ise Türkiye yüzde 53.9 ile 31 AB ülkesinin en sonuncusu.
Örneğin, 31 AB ülkesinin tamamında işgücüne katılım oranı Türkiye gibi 53.9 olduğunu varsayalım. Bu durumda mevcut istihdam oranları ile Hırvatistan, Türkiye ve Makedonya hariç tüm ülkelerde işsizlik oranı sıfır olacaktır. Hırvatistan’ın 13.8’den yüzde 3’e, Makedonya’nın da 31.6’dan 18.9’a inecekti.
Bir de tersinden bakalım ve Türkiye’de de işgücüne katılım oranı Avrupa ülkeleri gibi yüksek olsaydı işsizlik oranımız ne olurdu?
Örneğin, ülkemizde işgücüne katılım oranı yüzde 73.8 olsaydı, mevcut istihdam düzeyi ile işsizlik oranımız, yüzde 9.1 değil yüzde 33.3 olacaktı.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025