İlahiyatçı gözüyle değil, sosyolog gözüyle soruyorum.
Bunca yıldır, hatta kendimi bildim bileli camilerde yapılan ve toplu olarak cemaatin de 'âmin' dediği dualar neden kabul olmuyor!?
"Hacı bey, Türkiye olmuş yangın yeri, sizin dert ettiğiniz konuya bakın" dendiğini duyar gibiyim.
Birincisi, Türkiye'yi yangın yerine ben veya benim gibi düşünen veya yaşayan vatanseverler getirmedi.
Allah aşkına bu konu sadece Türkiye'de benim mi dikkatimden kaçmadı!
Kürsülerde ağlayan-sızlayan salya sümük olmuş, sözüm ona kimi "dini âlimlerimiz" acayip dualar yapar ve cemaat de buna âmin der ama, ne hikmetse ülkede dua edilenin tam zıddı gelişmeler zuhur eder.
Hiç düşüneniniz olamadı mı?
Neden hal böyle?
Artık dualarımız niçin kabul olmuyor?
Bu soruların cevabını bulduk mu ekonomik olarak, sosyal ve siyasi olarak kurtulduk demektir.
Size bir ipucu vereyim...
Atatürk'ün rüyası, hayali ve duası kabul edildiği ve gerçekleştiği için bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti var.
Atatürk Cumhuriyetinin kuruluş felsefesinde yüksek bir dini idrak ve şuur vardı.
Samimiyet üst düzeydeydi.
Helaller haram olarak topluma altın tepsilerde sunulmazdı.
Haramlar da helal olarak asla topluma zerk edilmezdi.
Dini hayatın gerekleri olduğu gibi anlatılırdı ve içerisine soslu zehir karıştırılmadan topluma sunulurdu.
Milletin tamamı kurucu lideri Atatürk'e büyük bir sevgi ve muhabbet duyardı.
Alacağı tüm kararların toplumun her türlü faydasına ve ülke menfaatine olacağını çok kesin olarak bilir ve ona inanırdı.
Durum böyle olunca da, yapılan tüm dualar çok samimi ve içten olurdu.
Öyle olunca da elbette ki yüce Allah bu duaları geri çevirmez kabul ederdi.
Hem dini hayat ve hem de sosyal hayatta bir karmaşa veya dağınık bir görüntü asla olmazdı.
Günümüzde ise neredeyse tüm haramlar helal, tüm helaller de haram sayıldı.
Uygulamalara bakın görürsünüz.
Zinanın serbest bırakılması. Yasak iken, yasal hale getirilmesi.
Domuz etinin kasaplık et olarak tanımlanması.
Dinlerarası diyalog faaliyetleriyle, dini hükümlerin tasfiye edilmesi cabası.
Besmele ile açılan sayısız kiliseler.
'Din' denince sanki ve yalnızca "Sünnilik" anlayışının akıllara gelmesini sağlayacak büyük bir hokkabazlığın sahnelenmesi.
Çoğaltın siz gerisini…
Sosyal ve iktisadi hayatımızın temellerine dinamit döşeyen ve bir iki papaz tarafından uydur kaydır yazılan; daha sonra da kapitalist sistem olarak karşımıza dikilen kumarhane anlayışının 'kutsallarımız' haline dönüştürülmesi.
Şimdi söyler misiniz!
Yüce Allah'ın size borcu mu var ki, bu durumda yapılan duanızı kabul eylesin.
"Hiç akletmez misiniz" diye Yüce Kitabımızda yer alan yüzlerce ayeti Allah boşuna indirmiş olabilir mi! (hâşâ)
Bu kadar haramların içinde yetişen nesillerin doğru istikameti bulabilmesi nasıl mümkün olabilir sizce!
Hiç kuşkunuz olmasın ki, bu koşulları kendi iradesi ve arzusu ile oluşturan ve alkışlayan bir toplumun duası havada asılı kalır ve kadük olur.
Atatürk'ün isminin anılmadığı bir camide yapılan duanın kabulünü bekleyin durun.
O'na bu kadar çirkin ve mesnetsiz isnat ve iftiraların atıldığı dönemlerde gıkınızı bile çıkarmazsanız istediğiniz kadar; hatta 7/24 saat dua edin, nafile.
Dualarımızın kabulü için, Atatürk'ün isminin her cuma hutbesinde anılması ve ona şükranlarımızı bildirmemiz ile ancak mümkün olabilir.
O olmasaydı, vatan da olmayacaktı.
O olmasaydı, camiler de olamayacaktı.
Aklımızı başımıza almazsak, duanın bereketini ayaklarımızın altına almış oluruz.
Büyük önderimizin gerçek kimliğini ve büyüklüğünü bize hakkıyla öğreten Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e, sonsuz şükran ve minnetlerimizi arz ederiz.
O'nun ve Ata'sının izinden milim şaşmayan Hüseyin Baş Bey'i de, tebrik ediyorum.
Dualarımızın kabul olacağı aydınlık yarınlara kavuşmamız dileğiyle.
- Boykotu bırak satılanlara bak! / 08.04.2025
- ‘Selçuklu ve Osmanlı’yı tarikatlar batırdı’ / 07.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 06.04.2025
- “Kürt sorunu” ifadesi ‘SEVR’ in ürünüdür! / 02.04.2025
- TÜRK milletine ters kelepçe! / 01.04.2025
- Türkler Ehl-i Beyt ile akrabadır / 31.03.2025
- Türk’ler Ehl-i Beyt İslam’ını kabul etmiştir / 30.03.2025
- İktidar çok tehlikeli oynuyor! / 26.03.2025
- Suriye için tek çözüm: Atatürk modeli / 25.03.2025