Dünya gezegeninin bir köşesinde bir zamanlar birileri hendekler kazmışlar, kazdıkları bu derin çukurları alev topu haline getirmişler ve o zaman diliminde- o diyarda tevhid inancında ısrar eden muvahhidleri o alev çukurlarının başlarına yığarak onları iki şeyden birini tercihe zorlamışlar; ya ateş çukurunda cayır cayır yanmak ya da tek Allah inancından vazgeçip küfre dönmek. Küfre dönenler kurtulmuşlar, dönmeyenler ateş çukurlarını boylamışlar. O diyarda, o zaman diliminde bu korkunç cinayeti işleyenlere Kur'an-ı Kerim, hendek-çukur sahipleri anlamında "Ashab-ı Uhdud" diyor: "Burçlarla dolu göğe andolsun, Va'dedilmiş güne (kıyamete) andolsun, Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü'minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir. O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. Onlar mü'minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah'a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir." (Büruc:1-9) O günün çukur sahipleri ki aynı zamanda çukur adamlardır, her devrin çukur sahipleri için kötü bir çığır açmışlar ve maalesef bütün zamanlarda bu zulüm inananlara reva görülmüştür. Sekiz asır süren Endülüs devletinde de haçlılar üstünlüğü ele geçirdikleri zaman, sekiz asır boyunca o toprakların sahibi olan Müslümanları iki şıktan birini tercih etmeye zorlamışlar; ya Hıristiyanlığı yada ölümü seçmeye zorlanmışlardır. Çağdaş çukurcuların da evvelkilerden farklı davranmadıklarına, onların işledikleri cinayetleri daha modern tarzda işlediklerine şahit olduk ve de olmaktayız. Yirminci yüzyılın son çeyreğinde Balkanlar'da bu çukurcuların-çukur adamların başını Sırplar çekti, on binlerce Müslüman'ı açtıkları hendeklere doldurarak, üzerlerine kurşun yağdırarak ölümlerini zevkle seyrettiler!.. Filistin'de altmış yıldan beri bu tür çukurcuları tüm dünya seyrediyor. Yirmi birinci yüz yılın başlaması ile birlikte özellikle İslam coğrafyasında çağdaş çukurcular yeniden faaliyete geçtiler, dört bir tarafta katliamlar başlattılar. Önce Afganistan, sonra Irak? Çağdaş çukurcular, modern aygıtları ile her tarafta çukurlar oluşturdular ve masum Müslümanların o çukurlarda yanmalarını-yakılmalarını seyrettiler ve seyretmeye devam ediyorlar. Özellikle Irakta Müslümanlar için çukur açan çağdaş çukurcular, açtıkları çukurlarda yaktıkları Müslümanları seyrederlerken, yanlarına seyirci olarak Müslümanları da almayı başardılar. Evet, Çağdaş hendek sahiplerinin yanlarında yer alan, kendileri Müslümanlık iddiasında oldukları halde Müslümanların ateş çukurlarında yanışını-yakılışını seyredenler var. Çağdaş çukurculara destek veren,akıl veren, onları alkışlayan hacımız-hocamız, maalesef Buruc suresinde anlatılan "ashab-ı Uhdud" dan daha kötü durumdalar. O çağın çukur sahipleri, o çağın müminlerini imanlarından ötürü ateş çukurlarında yakıyor ve de seyrediyorlardı. Çağdaş çukurcular da sonuç itibariyle bu çağın müminlerini imanlarından dolayı katlediyorlar. Peki çağdaş çukurcularla beraber müminlerin yakılışlarını seyreden bu çağın Müslümanları durumlarını nasıl izah edecekler? Yedi seneden beri Irak'ta çağdaş çukurcuların başını çeken ABD'nin doğal müttefiklerine, stratejik ortaklarına, ABD'nin kucağında oturup onlara akıl verenlere tavsiyemiz; Buruc suresini tekrar tekrar okuyun. Belki uyanırsınız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025