Bugünlerde gayrimenkulde bir hareketliliktir gidiyor. İlk bakışta vatandaş ev sahibi oluyor, dertlerinden kurtuluyor havası esiyor, ancak tüm icraatlarında olduğu gibi bu işte de yanılıyorlar. Vatandaş ev sahibi yapıyoruz diyerek hem ekonomiyi sıkıntıya sokuyorlar hem de vatandaş bilmediği, kestiremediği bir denizde yüzmeye mahkum ediliyor. Olayın teknik yönlerini incelemeye çalışalımSon zamanlarda konut kredilerinde yaşanan düşüş, emlak fiyatlarını olumsuz yönde etkiledi. Enflasyon oranın çok üstünde olan bu artışa sebep olarak ,cazip gibi gelen faiz oranlarıyla konut almanın çok kazançlı bir iş olacağı kanaatini gösterebiliriz. Aslında konuta talep gösteren en büyük kitle orta ve üstü gelir düzeyi.Nedenine gelince, dikkat edilirse yapılan konutlar bu gelir düzeyine hitap ediyor.Kredi onayı almak için gereken şartları taşıyan konutlar da yine aynı gelir düzeyine hitap edecek durumdadır. Faizin düştüğü,dövizin kazandırmadığı, borsanın cazip olmadığı bir ortamda yatırımcı konuta yönelmiş durumda .Yani şu an konut kredisi evsizi ev sahibi yapma projesi değil parasına para katmak isteyene cazip gelen bir araç .Oluşan bu durum var olan gelir dağılım dengesizliğini arttırmakta, ileride daha da büyüyecek sosyal sıkıntılara neden olmaktadır.Bilinçsiz kredilendirme de bankalar da yara alabilir. Düşük faiz oranlarıyla kredi veren banka, faizler yükseldiğinde zarar edecektir.Eğer faizler düşerse , vatandaş kredi anlaşmasını bozup daha düşük kredi veren yere yönelebilecektir. Bu da Bankacılık Sistemi açısında bir tehlike arz etmektedir.Dolayısıyla zarar gören bankanın yükünü yine vatandaş çekecektir.Başta söylediğimiz gibi Türk Ekonomisinde yaşanan konut talebi yatırım amaçlıdır. O halde yatırım enstrümanı olan ve fiyatı yükselmiş konutun kiracıya yansıması yüksek kira olacaktır. Düşük artışlı maaş zammı, artan fiyatlar ve ekonomideki işsizlik ve istikrarsızlığın olduğu bir yerde kiralarda aşırı artış ,ev sahibi kiracı çatışmalarına, öden(e)meyen kiralara , belki de evsiz kalan kitleye sebep olacaktır. İşte yine bir sosyal patlama tehlikesi daha.Bankalar tüketici kredilerinde ,istediklerini elde edemediği için (özellikle kredi kartında) konut kredisini bir gelir kaynağı olarak görmektedir. Ancak makro ekonomik planda bankaların görevi ekonomik ilişkileri düzenlemek, gerektiğinde yön vermek,onun önündeki engelleri kaldırmaktır, yani yatırımcıyı yatırıma , dolayısıyla üretime teşvik etmektir.Yaşanan kredi çılgınlığı nedeniyle, daha fazla konut yapılacak ve üretimi değil sabit kira giderine bağlı bir ekonomik trend yaşanacaktır.Bu da rant ekonomisinin ekmeğine yağ sürecektir.Kredilendirme de tüketicilerin göz ardı edemeyeceği faiz oranından çok, ödeyeceği aidat ve toplam miktarıdır. Hesaplandığında da aylık ödeme tutarı kiranın çok üstünde olacaktır. Bu da geri ödeme zorluğunu beraberinde getirecektir.Her ay cepten eklenecek para ile vatandaş mikro mali kriz yaşayacak bu bankacılık sistemini , yani makro ekonomik yapıyı etkileyecektir.Ayrıca kredi ödemesini aksatan vatandaşa hem daha fazla faiz yükü binecek hem de konutunu kaybedecektir. Bu ekonomik istikrarsızlığın devamı halinde, ki bu hükümetle böyle gözüküyor, vatandaş daha da fazla borcun altına girecektir. Kira da borcu karşılayamayacaktır. Banklar kendilerine cazip gelecek bu krediyi verirken ince eleyip sık dokumazsa ve kredi kartlarında olduğu gibi önce deveyi ver sonra hamutuyla geri al politikası uygulanırsa, akşam ana haber bültenleri çok daha fazla sosyal infial haberlerini görebiliriz.Halbuki bu iş böyle uygulanmaz. Milli Ekonomi Modelinin Tez sahibi BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın konut ile ilgili çözümü hem devleti , hem iktisadi sistemi hem de vatandaşı koruyan ve gözeten biri sistemdir. Devlet atıl duran kaynakları devreye koyar ve yeni makro ekonomik kaynak paketi ortaya koyar. Bunun sonucu genişleyen ve kendisine karşılık bulan para politikası karşılığı devlet emisyonu genişletir. Darphaneden basılan para vatandaşa sıfır faizli kredi olarak geri döner. Bu da konut fiyatlarını suni arttırmaz. Ayrıca BTP ekonomik anlayışında canlanan ekonomik hayatın neticesinde ticari hayatın enstrümanları canlanır ve değer kazanır. Yatırım üretime dayalı olur. Rant ekonomisi etkisini kaybeder yerine "üret ki kalkınasın" anlayışı yerleşir.Ayrıca BTP'nin programında yer aldığı gibi kredi ihtiyacı olan vatandaşa ulaşacak ve onun başını sokacağı bir ev sahibi yapacaktır. Borcun geri ödenmesinde ekonomideki canlanmadan kaynaklanan iş garantisi ve sıfır faiz gerçeğinden ötürü sorun yaşanmayacaktır.Hükümete tavsiyemiz artık BTP'nin projelerini bozuk fotokopi makinesinde kopya edilmiş nüsha gibi kopya etmek yerine ,en kısa zamanda yapılacak erken seçimle işi asıl sahibine yani Prof. Dr. Haydar Baş'a teslim etmek ve yapılacak icraatı takdirle seyretmelerini tavsiye ve teklif ediyoruz.
Hakan RONA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012