Seçim hengamesi sebebiyle gençlerimizin "üniversite meselesi" ve "ÖSS kangreni" medyada yeterince yer bulmadı. ÖSS sonuçlarının açıklandığı gün, kazanamayanlara yönelik biraz teselli beyanatı, kazanabilenlerin birkaç sevinç estantanesi... O kadar.
Ya bu milletin geleceğinin teminatı olan gençlerimizin ahvali... Ya eğitim ve öğretimdeki bu tıkanmanın faturası... Bunlar ne olacak?
İş yok, aş yok, meşgale yok, okuyacak üniversite yok; peki bu gençlik ne yapsın?
Türkiye nüfusunun yüzde 50'sine varan bu dinamik güç ve bu gençlik enerjisi, gerekli biçimde değerlendirilmez, eğitilmez ve hayra yönlendirilmez ise, nerede patlak verir dersiniz?
Tüm AB'ci ve İMF'ci partilere soruyoruz; var mı çözümü olan, projesi bulunan? Cevaplar ortak; yok, yok, yok...
Tam bu can alıcı noktada Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin "sınavsız üniversite" müjdesi, hem ailelerin hem de ÖSS eşiğinden geri dönen tüm gençlerimizin gönlüne su serpti.
Bu yıl, 1 milyon 34 bin 653 gençten sadece 328 bin 730'u örgün veya açık bir yüksek öğretime yerleştirildi.
Geriye kalan binlerce gencimiz ne yapsın? İş mi var ki, çalışsın... İşletme mi var ki, geçimini temin etsin...
Dahası, normal öğrencilerimiz bir yana; 2 bin 107 lise birincimiz üniversiteye alınmadı, herhangi bir yüksek okula giremedi.
Henüz lise birincilerini bile üniversiteye almayan bir yüksek öğrenim anlayışından milyonlarca Türk gencine üniversitede okuma imkanı bulmasını beklemek, sadece ham hayal değil, büyük bir abes olur.
Dolayasıyla BTP'nin eğitim ve öğretim alanında sunduğu "devrim niteliğindeki projeler", hayati önem arzetmektedir.
BTP, sadece "sınavsız üniversite" projesi sunmuyor. Sınavsız üniversite projesi çerçevesinde "her ile bir üniversite" açılımının yanısıra, öğrencilerin kendi illerindeki üniversiteleri bitirme ve uygun vakitlerde çalışarak aile bütçelerine katkıda bulunma fırsatları da olacak.
Bu bağlamda BTP kurmaylarından edindiğimiz bilgilere göre BTP'nin "eğitim turizmi" projesi de çok köklü bir proje...
Düşününüz... 11 Eylül saldırısı sonrası ABD'de, 2 bine yakın Türk öğrenci başta olmak üzere pekçok Türk-İslam ülkesinin öğrencileri FBI ve CIA'nın pençesinde kıvranmaktadır. Kimisi, öğrenim vizeleri iptal edilerek sınırdışı edildi.
Diyeceksiniz ki, ABD'de yabancı Müslüman öğrenciler bu derece tarassut altında iken Tayyip Erdoğan, çocuklarını bu kadar rahat nasıl oralarda konuşlandırabiliyor, ABD'nin kucağına nasıl bırakabiliyor? Siz bu soruyu, Erdoğan'a ve onun güdümünde bulunan ve dış haber sayfalarında "ABD'de müslüman avı, ABD'de yabancı öğrenci avı" türünden haberler eksik olmayan refiklerimiz Vakit ve Yeni Şafak'a sorarsanız; her halde Atlantik ötesi renkli bir cevap alabilirsiniz...
ABD, sadece yabancı öğrencilerden 11 milyar dolarlık eğitim turizmi geliri elde ediyor. Fakat 11 Eylül sonrası ABD, güvenlik gerekçesiyle yabancı öğrenci akımını durdurunca, "eğitim turizmi"nde ciddi bir alan oluştu. Bu öğrencilerin özellikle Türk-İslam dünyasına ait devletlerden oldukları göz önüne alınırsa; bu alan, Türkiye için büyük bir imkan olarak görülebilir.
Başta Fransa olmak üzere AB ülkeleri bu boşluktan pay kapmak için yarışıyorlar. "Eğitim turizmi" çerçevesinde 200-250 bin yabancı öğrenci barındıran İngiltere, konuyla birebir ilgileniyor. Fransa, lisans üstü programlarında İngilizce'ye dönüş yapıyor.
Öğrenci başına yıllık harcama 15 bin dolar civarında olduğu göz önüne alınırsa 250 bin kişilik bir eğitim turizmi projenin getirisi 3 milyar 750 milyon dolardır. Tüm Anadolu ve Trakya sathının "Antik kültürler mezarlığı"na çevrilerek oluşturulan "kültürel işgal mantıklı" turizm çabalarının Türkiye'mize yıllık getirisi 7 milyar dolar civarında olduğu düşünülürse; eğitim turizminin "risksiz getiri"si kayda değer bir meblağ olacaktır. Yetişmiş insanların kendi ülkelerine döndüklerinde yapacakları tanıtım ve lobisel getiri ise, eğitim turizminin bir başka ve çok önemli faydasıdır.
Tarih boyunca ilim ve irfanın merkezi olma şerefiyle yoğrulmuş bir coğrafyanın üstünde yükselen Türkiye, en azından kendi tarihi ve jeopolitik coğrafyasının insanlarına bu kabil imkanlar sunarak "eğitim turizmi"ni de şahlandırması lazım gelir.
Ancak henüz kendi evlatlarına yüksek öğrenim imkanını sağlayamayan "dıştan güdümlü Türk politikacıları"ndan bu beklenemez. Hele de ABD'nin Müslüman öğrenci avına çıktığı 11 Eylül sürecinde kendi çocuklarını ABD'nin kucağına bırakan yeniyetme politikacıların hafsalası, böyle bir eğitim turizmi projesini almaz, hayal bile edemez.
Dolayısıyla Prof. Dr. Haydar Baş beyin "sınavsız üniversite" projesi gibi "eğitim turizmi" projesi de BTP'nin tek başına iktidarıyla mümkün... BTP'nin kalkınma projeleri ve milli ekonomi modelinde, devrim nitelikli daha ne projeler var? Herhalde milletimizin BTP'ye olan teveccühü böylesi bir lider, böylesi somut projeler ve böylesi milli bir duruştan olsa gerek...
Türk insanının tek umudunun BTP olması boş yere değil.
Ya bu milletin geleceğinin teminatı olan gençlerimizin ahvali... Ya eğitim ve öğretimdeki bu tıkanmanın faturası... Bunlar ne olacak?
İş yok, aş yok, meşgale yok, okuyacak üniversite yok; peki bu gençlik ne yapsın?
Türkiye nüfusunun yüzde 50'sine varan bu dinamik güç ve bu gençlik enerjisi, gerekli biçimde değerlendirilmez, eğitilmez ve hayra yönlendirilmez ise, nerede patlak verir dersiniz?
Tüm AB'ci ve İMF'ci partilere soruyoruz; var mı çözümü olan, projesi bulunan? Cevaplar ortak; yok, yok, yok...
Tam bu can alıcı noktada Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin "sınavsız üniversite" müjdesi, hem ailelerin hem de ÖSS eşiğinden geri dönen tüm gençlerimizin gönlüne su serpti.
Bu yıl, 1 milyon 34 bin 653 gençten sadece 328 bin 730'u örgün veya açık bir yüksek öğretime yerleştirildi.
Geriye kalan binlerce gencimiz ne yapsın? İş mi var ki, çalışsın... İşletme mi var ki, geçimini temin etsin...
Dahası, normal öğrencilerimiz bir yana; 2 bin 107 lise birincimiz üniversiteye alınmadı, herhangi bir yüksek okula giremedi.
Henüz lise birincilerini bile üniversiteye almayan bir yüksek öğrenim anlayışından milyonlarca Türk gencine üniversitede okuma imkanı bulmasını beklemek, sadece ham hayal değil, büyük bir abes olur.
Dolayasıyla BTP'nin eğitim ve öğretim alanında sunduğu "devrim niteliğindeki projeler", hayati önem arzetmektedir.
BTP, sadece "sınavsız üniversite" projesi sunmuyor. Sınavsız üniversite projesi çerçevesinde "her ile bir üniversite" açılımının yanısıra, öğrencilerin kendi illerindeki üniversiteleri bitirme ve uygun vakitlerde çalışarak aile bütçelerine katkıda bulunma fırsatları da olacak.
Bu bağlamda BTP kurmaylarından edindiğimiz bilgilere göre BTP'nin "eğitim turizmi" projesi de çok köklü bir proje...
Düşününüz... 11 Eylül saldırısı sonrası ABD'de, 2 bine yakın Türk öğrenci başta olmak üzere pekçok Türk-İslam ülkesinin öğrencileri FBI ve CIA'nın pençesinde kıvranmaktadır. Kimisi, öğrenim vizeleri iptal edilerek sınırdışı edildi.
Diyeceksiniz ki, ABD'de yabancı Müslüman öğrenciler bu derece tarassut altında iken Tayyip Erdoğan, çocuklarını bu kadar rahat nasıl oralarda konuşlandırabiliyor, ABD'nin kucağına nasıl bırakabiliyor? Siz bu soruyu, Erdoğan'a ve onun güdümünde bulunan ve dış haber sayfalarında "ABD'de müslüman avı, ABD'de yabancı öğrenci avı" türünden haberler eksik olmayan refiklerimiz Vakit ve Yeni Şafak'a sorarsanız; her halde Atlantik ötesi renkli bir cevap alabilirsiniz...
ABD, sadece yabancı öğrencilerden 11 milyar dolarlık eğitim turizmi geliri elde ediyor. Fakat 11 Eylül sonrası ABD, güvenlik gerekçesiyle yabancı öğrenci akımını durdurunca, "eğitim turizmi"nde ciddi bir alan oluştu. Bu öğrencilerin özellikle Türk-İslam dünyasına ait devletlerden oldukları göz önüne alınırsa; bu alan, Türkiye için büyük bir imkan olarak görülebilir.
Başta Fransa olmak üzere AB ülkeleri bu boşluktan pay kapmak için yarışıyorlar. "Eğitim turizmi" çerçevesinde 200-250 bin yabancı öğrenci barındıran İngiltere, konuyla birebir ilgileniyor. Fransa, lisans üstü programlarında İngilizce'ye dönüş yapıyor.
Öğrenci başına yıllık harcama 15 bin dolar civarında olduğu göz önüne alınırsa 250 bin kişilik bir eğitim turizmi projenin getirisi 3 milyar 750 milyon dolardır. Tüm Anadolu ve Trakya sathının "Antik kültürler mezarlığı"na çevrilerek oluşturulan "kültürel işgal mantıklı" turizm çabalarının Türkiye'mize yıllık getirisi 7 milyar dolar civarında olduğu düşünülürse; eğitim turizminin "risksiz getiri"si kayda değer bir meblağ olacaktır. Yetişmiş insanların kendi ülkelerine döndüklerinde yapacakları tanıtım ve lobisel getiri ise, eğitim turizminin bir başka ve çok önemli faydasıdır.
Tarih boyunca ilim ve irfanın merkezi olma şerefiyle yoğrulmuş bir coğrafyanın üstünde yükselen Türkiye, en azından kendi tarihi ve jeopolitik coğrafyasının insanlarına bu kabil imkanlar sunarak "eğitim turizmi"ni de şahlandırması lazım gelir.
Ancak henüz kendi evlatlarına yüksek öğrenim imkanını sağlayamayan "dıştan güdümlü Türk politikacıları"ndan bu beklenemez. Hele de ABD'nin Müslüman öğrenci avına çıktığı 11 Eylül sürecinde kendi çocuklarını ABD'nin kucağına bırakan yeniyetme politikacıların hafsalası, böyle bir eğitim turizmi projesini almaz, hayal bile edemez.
Dolayısıyla Prof. Dr. Haydar Baş beyin "sınavsız üniversite" projesi gibi "eğitim turizmi" projesi de BTP'nin tek başına iktidarıyla mümkün... BTP'nin kalkınma projeleri ve milli ekonomi modelinde, devrim nitelikli daha ne projeler var? Herhalde milletimizin BTP'ye olan teveccühü böylesi bir lider, böylesi somut projeler ve böylesi milli bir duruştan olsa gerek...
Türk insanının tek umudunun BTP olması boş yere değil.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019