'Stratejik olanı da satacağız, olmayanı da' diyerek başladıkları satış hız kesmeden devam ediyor. Yeraltında, yerüstünde hatta göğe doğru kıymeti olan her şeyi satıyorlar. Sata sata bitiremediler.
Bu satışın, aklama kılıfı ise 'devlet tüccar değildir, devlet fabrika işletmez' şeklindeydi.
Oysa bunu diyenleri, tanzim çadırlarında salatalık, domates, marul satarken gördük. Şimdi market işine giriyorlar.
Bakın! Geçen yıl 7 Ocak'ta, 'verdiğimiz ruhsatlarla ülkemizden 382 ton altın çıkarıp, bir miktarını bize verip, kalanı alıp, götürdüler' diyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez bu yıl 4 Ocak'ta da '2021'de Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 5 milyar 930 milyon dolarlık maden ihracatı yaptık' dedi.
Hem de gözleri parlayarak, hem de övünerek!
Neden satıyorlar? Bu kadar sattılar. Satılanlardan vatandaşa yansıyan ne oldu? İstihdam mı? Gelir adaleti mi? Sıfır borç mu, sıfır faiz mi, sıfır enflasyon mu? Hayır. Tam aksine bütün başlıklarda dipteyiz.
O zaman neden sattılar? Çünkü dünyanın efendiler öyle takdir etti.
Bu hakikati Merhum Prof. Dr. Haydar Baş şöyle izah ediyordu:
"Kapitalist sistemin devlet anlayışında (devletin küçültülmesinden) bahsedilirken, bunun anlamı devletin, topluma hizmet sunana yönünün küçültülmesidir.
Yoksa bu sistemlere göre devletin tek gelir kaynağı olan vergilerin toplanması ve kayıt dışının, kayıt altına alınması adı altındaki devletin güçlü bir şekilde halkın üzerindeki hâkimiyetini savunurlar…
Yani küçülen devlet, devletin vergi toplayan yüzü değil, halkına hizmet götüren tarafıdır." (Sosyal Devlet-Milli Devlet sh:298)
Şimdi hükümet ne diyor? 'Yastık altında 5 bin ton altın var. Onları, bize verin'. Yani hizmeti geç! Vergilerde yetmiyor ki, vatandaşın birikimlerini istiyorlar. Zenginin parasına garanti veriyor, fakirin ekmeğini bile zamlıyor.
Satışa dönersek!
Bu satışlara dün hayır, diyen tek kişi Merhum Prof. Dr. Haydar Baş idi. Neden hayır, dediğini de şöyle açıklıyordu:
"Türkiye'de olan madenler dünyada yok. Yeminle konuşuyorum bu kaynaklarla bir elimiz yağda, bir elimiz balda, kıyamet sabahına kadar rahat rahat yaşayacak bir milletiz.
Nedir bu yaptığımız ki, elimizdeki serveti kuş gibi uçuruyoruz. Ondan sonra da IMF'nin, AB'nin ve ABD'nin kapısına gidip para dileniyoruz. Bize bu yakışır mı?
Yeraltı kaynakları milletin malıdır. Millet ve devlet ortaklığıyla bunların işletilmesi lazım. Türkiye'nin kaynaklarının sahibi sensin, devlet ise senin sözcündür…
Ülke bu kadar parsellenmişken, Hoca, sen ne yapacaksın? Haydar Hoca'nın yapacağını size söyleyeyim: Çağıracağım onları. Sen nerelisin? Kanadalı, ABD'li... Burada epey para kazandınız, bu size yeter. Ne kadar vermiştin? 3 TL... Al sana 9 TL, geriye dön marş marş! Ondan sonra da devletle millet bu madenleri ortak olarak işletecekler' diyordu.
Şimdi BTP Lideri Hüseyin Baş, ülkemizin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ve de yılların talanını gündeminden düşürmüyor. Yapılan peşkeşleri ortaya koyup, 'merak etmeyin, hepsini geri alacağız' diyor.
Halkımız 'bor' madenini bilmezdi. Prof. Dr. Haydar Baş her ortamda bu madenin kıymetini anlattı.
Şimdi ekranlar 400'den fazla alanda kullanılan bor madeninin % 75'inin ülkemizde olduğu ve bunun nasıl değerlendirileceği konuşuluyor.
Oysa batı bu madenin kıymetini ta Osmanlı döneminde anlamış ve Anadolu'daki 'bor' madenlerinin kontrolü 1904 yılında İngiltere'nin kontrolüne geçmişti.
O büyük Atatürk 1935 yılında Etibank'ı kurarak bor madenlerinin tamamını devletleştirdi.
Mustafa Kemal Atatürk, Etibank'ın amacını şöyle açıklıyordu: "Ülkemizin yer altı kaynaklarını işletmek ve değerlendirmek üzere, sanayimizin ihtiyacı olan madenleri, hammaddeleri, enerjiyi üretmek ve her nevi banka muamelelerini yapmaktır".
Dini bütün, nas'ı önüne katmış bu arkadaşlar ne yapıyor? Satıyor. Hem de patatesten ucuza!
Dolar'ın 18 TL'yi geçtiği günlerde Sayın Erdoğan, Elon Musk ile görüşmüştü. Biz ne alaka diyorduk ki, BTP lideri Hüseyin Baş alakayı izah etti:
"Bor madeninin 2,6 milyon tonunu, 1 milyar dolara satmışız ve övünüyoruz.
Yani Kilosu 4,3 TL. Patatesin kilosu 5 TL!
Bu arada Elon Musk bor pili ile çalışan elektrikli araç tasarlıyor. Yakın zamanda da Cumhurbaşkanımızla görüştü. Asgari ücret neden 10 bin TL değil acaba?"
Başta ne demiştik? Bu kadar sattınız, neden millete yansıtmadınız?
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş defaatle resmi olarak satış, halk nazarında ise peşkeş olarak tabir edilen bu özelleştirmelere örneklerde verdi. İkisini aktarayım:
"ETİ Bakır AŞ 2004 yılında kasasında 10 Milyon nakit, stoklarında hemen nakde çevrilebilir 7 Milyon değerinde konsantre bakır, 9 Milyon değerinde arazileri, 240 Milyon değerinde bakır rezervi varken, 33 milyon 'a Cengiz Holding'e verildi.
ETİ Krom 2004 yılında, kasasında 8,5 Milyon dolar nakit, 115 milyon dolar nakde çevrilebilir varlığı ve 130 milyon tonun üzerinde rezervi ile 58 milyon dolara satıldı. Geri alacağız!"
Hakkına sahip çıkana sahip çık Türkiye!
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025