Bir oy, iktidarı belirler

Bugün sizlere "Sevr'den AB'ye uzanan Büyük Oyun" başlıklı, çok önemli bulduğum "dizi makale"lerimi sunmaya başlayacaktım. Paris Konferansı'nda güya karşı çıktığı Sevr maddelerinin altına Sevr'de imzalarını koyan Damat Ferit ve avanesinin tiplemelerinden, ortaklarıyla Ulusal Programı hazırlayıp AB Uyum Yasalarını çıkardıktan sonra karşı atraksiyonlara giren Modern Damat'ların karakterlerine değinecektim. Sevr maddeleriyle ile AB talepleri arasındaki ilginç benzerlikler, aslında Batı'nın üzerimizdeki büyük oyununun ipuçlarını veriyor; bütün bunları sizlere aktaracaktım. Birkaç gün erteledim.

Sevr kadar ehemmiyette olmasa da, vakit geçtiği için onun izdüşümü sayılabilecek bir muhtemel "kütük oyunu"na dikkat çekmeyi yeğledim.

3 Kasım'da yapılacak olan seçimin "seçmen listeleri"ne ilişkin gözlemlerimi intibah kabilinden sizlerle paylaşarak üzerimdeki bir vatan borcunu da ifa etmek istedim.

Konu acil ve önemli; 27 Ağustos'ta seçmen kütükleri askıdan iniyor.

Dolayısıyla muhtemelen adı-sanı bulunmayan, hiç kaydı olmayan veya bir tuşla adı değişik ikamet mahallerine kaydırılıp kendi muhtarlığında görülmeyen dostlarımız, 3 Kasım'da "oyunu vermek" yerine "oyuna gelerek dizlerini dövmek"le karşı karşıya kalabilir.

Deniliyor ki, 9 Ağustos'ta askıya alınan sandık seçmen listeleri, 18 Nisan 1999 tarihinde şekillenmiş.

Keşke öyle olsaydı... Öyle olsaydı; dün ben, kütüklerde adıma rastlardım. Çünkü geçen seçimde hem oyumu kullandım, hem de oyumu kullandığım ikametgahımda oturuyorum. Fakat bu ne başka veya "başkalaşmış" liste ki, benim kaydım yok. O halde oyun içinde oyun çoook.

Gençlerimiz bu işe özellikle önem vermelidir, diyorum. Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş beyin milyonluk mitinglerde açıkladığı BTP'nin "gençlerimize sınavsız üniversite", "faizsiz aile yuvası kredisi", "okul-sanayi işbirliği çerçevesinde meslek lisesi mezunlarına ilgili oldukları işletmelerde iş imkanı", "üniversite harçlarının kaldırılması ve öğrencilere yeteri kadar burs verilmesi" projeleri, bu seçimi gençlerimiz için çok ama çok önemli fırsata ve bir açılıma dönüştürüyor.

Bu bağlamda "gençlerimizin BTP'ye yönelişleri" ise, baraj diplerinde gezinen birçok partiyi ürkütüp "seçimi küskünlere mi iptal ettirsek, yoksa biz mi iptal etsek" türünden panik ataklara sevk etse de; gençlerimizin "seçim yapılacak" gibi listelerdeki isimlerine sahip çıkmaları, isimleri yoksa kendilerini kaydettirmeleri artık bir vatan borcu...

Mahalle ve köy muhtarlıklarında askıda bulunan listeler, özellikle ilk kez oy kullanacaklar için büyük önem taşıyor.

3 Kasım 1984 ve öncesi doğumluluların oy kullanacaklar içindeki oranı % 20 civarında. Bu oran seçimlerin kaderini değiştirecek kadar önemli. Bu oran, barajın altlarında kafalarını yerlere çarpan üç-beş partinin oy toplamına bedel...

Sadece gençler değil tabii... Erken seçim kararı nedeniyle kütüklerde güncelleme yapılamadığından çok sayıda seçmenin ismi bu listelerde yer almıyor.

Listede ismi olmayanlar arasında en önemli grubu 3 Kasım 1984 ve daha önceki doğumlular oluşturuyor. Yani 18, 19, 20 ve 21 yaşındaki gençleri adları söz konusu listelerde hiç yer almıyor. Ayrıca listelerde, adı başka sandıkta yazılıp da daimi ikametgahı ayrı yerde olanlar da yok. Askerlikten 1999 senesinden sonra terhis olanlar da kayıtlı değiller listelere.

Bu arada bazı muhtarlıklarda seçmenlerin "alındı belgesi talepleri"ne ilgililerin duyarsız davranmaları, gerginliklere sebep oluyor. Tansiyonu yüksek seçmenlerden kimisi, bu tip nezaketsizlikler karşısında, listeniz başınızda paralansın, diyerek çekip gidiyor.

Sakin olun, sakın bu oyuna gelmeyin; zira bazılarının isteği, zaten listenin olduğu biçimde kalarak birilerinin namına oyların ağırlık kazanması. Bu listelerle seçime girmekten medet umanlara olabilir; adınızı yazdırmadan listeleri başlarına çalıp onlara fırsat vermeyin...

Siz siz olun; gerekirse "nezaketsiz ilgilileri bir üst merciye şikayet etme hakkı"nızı kullanın. Ama muhakkak adınızı-namınızı listelere kaydettirin.

Bu oyunu bozmanın yolu çok kolay.

En kısa zamanda mahalle-köy muhtarlıkları veya ilçe seçim kuruluna bizzat müracaat ederek gerekli formları doldurmak. Muhtemel ihmaller ve gözden kaçmalar sebebiyle hak kaybı olmaması için ise, muhtardan veya ilçe seçim kurulundan "alındı belgesi"ni almak.

Bir oy bir vekil, bir vekil bir iktidar demektir; sırtını milletine dayamış, gücünü milletten alan ve asla mandacı versiyonları taşımayan bir iktidar, yani BTP Türkiye'yi kurtarır.

Askıdaki oyunları bozma süresi ise 27 Ağustos'ta sona eriyor.

Türkiye'nin bahtını düşünenleri, olası oyunları askıdan itibaren bozmaya davet etmeyi bir vatan borcu olarak görüyorum.

Çünkü binlerce insanımızın katili Apo'yu allem edip-kallem edip askıdan indirenlerin her türlü "askı oyunu"na baş vurma ihtimali sözkonusu...

Bilmem anlatabildim mi?

"Oyun"a gelmemek için "oy"umuza sahip çıkalım...