İlmin şehri Hz. Peygamber'in kızı, ilim şehrinin kapısı İmam Ali Efendimizin eşi, ilmin zirvesine sahip İmam Hasan ve İmam Hüseyin efendilerimizin annesi, kıyamete kadar insanlığa örnek ilim merkezleri olan tüm Ehl-i Beyt imamlarının soyundan geldiği Hz. Fatıma (a.s.) annemiz elbette ki büyük bir ilim hazinesi idi.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyada ilk ve tek olan 14 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı'nı ve bu Külliyat'ın en önemli kitaplarından olan Hz. Fatıma (a.s.)'ı okuduktan sonra, gerek Hz. Fatıma gerekse 12 İmam hakkında hiçbir şey bilmediğimizi öğrendim.
Allah'ın sevdiği ve seçtiği Hz. Fatıma gibi bir ilim hazinesi nasıl bilinmez ve bugüne kadar neden hep üstü örtülüp bizlerden uzak tutulmak istenir; gerçekten bu konuda ciddi ilmi çalışmalar yapılması lazım.
O'nu ve evlatlarını bizlerden saklayanların samimi bir niyet taşımadıkları aşikârdır.
Prof. Dr. Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatı ile bu gizli hazineleri bizlere tanıtması, tarihi bir dönüm noktasıdır. Eğer Sayın Baş'ın ifade ettiği gibi bir Ehl-i Beyt Üniversitesi kurulup bu konuda akademik çalışmalar yapılabilirse insanlık adına büyük bir hizmet başarılmış olur.
Şimdi Hz. Fatıma eserinden aktarmaya devam edelim.
Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Fatıma için, "Resulullah'ın döneminde ve rihletinden sonra İslam'ı anlatma ve muhafaza rolünü üstlenen büyük mürşidedir" demektedir.
Hz. Fatıma sohbetleriyle insanları aydınlatmış, onlara Allah'ın ve Resulü'nün muradını en güzel bir şekilde anlatmıştır.
Hâkim Müstedrek'inde Hz. Aişe'den şöyle rivayet ediyor: "Ben, Fatıma kadar konuşmasında ve sohbetinde Resulullah'a benzeyen birisini görmedim. Fatıma, Resulullah'ın bulunduğu yere geldiğinde, Peygamber O'na 'hoş geldin' der, sonra yerinden kalkıp Fatıma'ya doğru gider; elinden tutup öper ve kendi yerinde oturturdu."
Hz. Peygamber'e, "Ya Resulullah! Fatıma sadece kendi asrının mı üstünüdür?" dediklerinde şöyle buyurdular: "Kendi asrının üstünü olan Meryem'dir. Kızım Fatıma gelmiş ve gelecek kadınların en üstünüdür."
Hz. Fatıma ilmi derinliğe ve üstün bir zekâya sahipti:
Hz. Fatıma'nın (a.s.) yanlarında olmadıkları bir an Resulullah (s.a.v.) Hz. Ali (a.s.)'ye sırasıyla; Allah'ı, Resulü'nü, Fatıma'yı ve çocuklarını sevip sevmediğini sordu. İmam Ali hepsine 'evet' cevabını verdi.
Resulullah: "Ya Ali, gönül bir tane, sevgi ise dört. Bir kalbe bu kadar sevgi nasıl sığıyor?" diye sordu. Hz. Ali cevap veremedi ve Resulullah'ın yanından ayrıldı.
Hz. Fatıma, eşini üzgün görünce sebebini sordu. O da durumu O'na anlattı.
Üstün bir zekâya sahip olan Hz. Fatıma gülümseyerek: "Ey Ali, babamın yanına git ve bu soruyu, 'Ey Allah'ın Resulü, sağ-sol, ön-arka diye insanın yönleri vardır. Kalbin de böyle cihetleri vardır. İşte ben Yüce Allah'ı, aklım ve imanımla; Sizi ruhum ve imanımla; Fatıma'yı insani nefsimle; çocuklarımı da babalık şefkatimle severim' diye cevaplandır.
Hz. Ali sevinçle kalkarak Resulullah'ın yanına gitti ve aynı şekilde sorusunu cevaplandırdı. Resulullah bu sözlerin Hz. Fatıma'dan olduğunu anladı.
Ve tebessüm ederek: "Ey Ali! Bu sözler senin değil ancak Peygamber ağacının dalından derilmiş bir meyvedir" buyurdu.
Hz. Fatıma'nın bu ilmi derinliğine diğer bir örnek…
İmam Hasan (a.s) annesi Hz. Fatıma hakkında şöyle diyor:
Cuma gecesi annem Fatıma mihrapta durup ibadete koyulmuştu, şafak atıncaya kadar hep rükû ve secde halindeydi; mü'min erkek ve kadınların ismini zikredip onlar için çok dua edip fakat kendisi için Allah'tan bir şey istemediğini gördüm. Bunun üzerine anneme; "Ey anne! Neden diğerlerine dua ettiğin gibi kendin için de dua etmiyorsun?" dedim.
Buyurdular ki: "Evladım! Önce komşu sonra insanın kendisi..."
Ehl-i Beyt imamlarının yanında İmam Ali efendimizin yazmış olduğu Camia, Cifr, Hz. Ali'nin Mushafı gibi çok önemli temel kaynaklar vardır.
Bu kaynakların içinde Hz. Fatıma'ya ait olan Hz. Fatıma'nın Mushafı da yer almaktadır.
Bu eser, Hz. Fatıma'nın ilham yolu ile Kendisine ulaşan bilgilerden oluşmaktadır.
Hz. Fatıma'nın Mushafı için, Hammad bin Zeyd İmam Cafer'den (a.s.) şöyle nakleder:
"Allah Teala Peygamberinin ruhunu aldığı zaman, O Hazretin vefatından dolayı, Hz. Fatıma'yı, zorluğunu Allah'tan başka kimsenin bilmediği bir üzüntü ve keder sardı.
Bu nedenle Allah O'nunla konuşup üzüntüsünü gidermesi için bir melek gönderdi.
Fatıma bunu Ali'ye bildirdi. Ali de O'ndan tüm duyduklarını yazdı.
Böylece Hz. Fatıma'nın Mushafı oluştu.
Onda gelecek ile ilgili haberler vardır." (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, s.34)
Allah şefaatlerinden mahrum etmesin.
Daha detaylı bilgiler için Prof. Dr. Baş'ın Hz. Fatıma (a.s.) eserini mutlaka okuyunuz.
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025