Cübbeli Ahmet Hoca;
“…Esad zalimdir. Burada zulüm yapılıyor. Zalimin zulmü durdurulmak için meşrudur. Zaten Şiiler hep Müslümanlarla savaşır. İran’ın desteği ortadadır Suriye’ye. Bizim hükümetimiz de bunu içişimiz diye sahipleniyor. Doğru yapıyorlar. İç işimizdir. Sahiplenilmesi lazımdır. Oradaki halk Türkiye’den medet beklemektedir. Türk ordusunun Suriye’ye girmesi caizdir.”
Prof. Dr. Sedat Laçiner;
“Sadece Irak’ta değil Körfez’de de Şiiler var, Kuveyt’te de. Şimdi bir insanın Şii olması Hıristiyan olmasından kötü, çünkü Hıristiyan nihayetinde ehli kitaptır; üç dinden bir tanesindendir. Allah onu selamete de erdirebilir, belki cennete de koyabilir. Şii ise sapkınlık var orada dini bozmaya çalışmak var.”
Başbakan Erdoğan;
“Irak’ta da aynı şekilde gerilimin, yeniden had safhaya çıktığını, siyasi krizin, kitlesel ölümleri de beraberinde getirerek, sokağa yansıdığını gördüklerini ifade etti. Erdoğan, 2003’ten bugüne kadar Irak’ta yüz binlerce kardeşlerini kaybettiklerini dile getirerek, son bir hafta içinde Irak’ın çeşitli yerlerinde gerçekleşen saldırılarda yüzden fazla Iraklının hayatını kaybettiğini söyledi.
Irak’ta mezhep temelli bir çatışma sürecinin başlatılmasını amaçlayan son derece kanlı provokasyonların yapıldığını gördüklerini vurgulayan Erdoğan, ne yazık ki siyasi irade, bu kanlı çatışmaların önünü kesecek adımlar atmak yerine, gerilimi tırmandıracak, etnik ve mezhebi ayrımcılığı körükleyecek bir tutum izlemeye devam ediyor… Irak’ta gerilimi tırmandıranlar, mezhep temelli ayrışmayı körükleyenler, Irak’ta bir mezhep çatışmasına zemin hazırlayanlar ister Sünni, ister Şii olsunlar gelecekte her zaman, Yezit sıfatıyla anılmaya mahkum olacaklardır’.” (10 Ocak AKP grup toplantısından)
Irak Başbakanı Nuri el–Maliki;
“Türkiye’nin Irak’a bu şekilde müdahale edeceğini beklemezdik. Son dönemde açıklamalar aracılığıyla sürpriz müdahalelerde bulunduklarını fark ettik. Bu son açıklamalar Irak’ın içişlerine müdahaledir ve buna kesinlikle izin vermeyiz. Eğer bizim yargı otoritemiz hakkında konuşuyorlarsa biz de onlarınki hakkında konuşabiliriz ve bizim tartışmalarımız hakkında konuşuyorlarsa biz de onlarınkiler hakkında konuşabiliriz. Türkiye bölgeye felaket ve iç savaş getirebilecek bir rol oynuyor. Ancak bunun sonucunda zararlı çıkan Türkiye olur, çünkü birçok mezhep ve farklı kökenli etnik gruplar barındırıyor.”
İnsanların inancı üzerinden siyaset ve rant sağlama işi gerçi yeni başlamamıştı ama en kuvvetli ve kudretli dönemini yaşadığı da bir gerçek.
1998’de “dinler arası diyalog” adıyla başlatılan süreç bakın nelere geldi.
Ne alakası var, diyebilirsiniz?
Alakası çok.
AKP iktidar oldu.
Dış politikada ABD’nin isteği, iç politikada da AB’nin isteği dışında bir icraatı olduğunu iddia edebilen bir kişi var mı?
Hatta tarihimizden bile vazgeçtik bu AB ve ABD hayranlığı yüzünden.
Ne demişti Erdoğan (ki ben buna asrın yalanı, İslam ve Türk tarihine atılan en büyük iftira diyorum) “Haçlı seferleri İslam’ı yok etmek için yapılmamış” mışşşş.
İşte o süreç BOP kapsamında bizi bu günlere getirdi. Detay çok. Olayı anlatayım…
Evet, evlerine televizyon bile sokmayan zihniyet bir anda ekran gülü kesildi. Program üstüne program. Sonuç; BOP kapsamında Suriye’ye vurun fetvası.
Ulemasından fetvasını alanlar, akademisyenlerinden de bilimsel fetvayı almayı da ihmal etmediler. Bu iş içinde Prof. Sedat Laçiner Bey görevini layıkıyla yerine getirdi. ABD ve Pensilvanya zaten dört köşe. AB ülkeleri (Fransa gibi) neredeyse yüzümüze küfrederek konuşuyor. Kendi halkına bile bakamayan Yunanistan bize aslan kesiliyor. Biz kiminle uğraşıyoruz?
Irak ile İran ile Suriye ile…
Ayıptır ya hu ayıptır. Bu kadar olmaz. Ülkemiz üzerinde hedefleri olanlar, topraklarımızda gözü olanlar, daha açıkçası bizi bu coğrafyadan ya sürgün ya da esir etmek isteyenler bu kadar açık ve kendilerini açıkça deşifre ettikleri halde biz kalkıp tarihimiz, kültürümüz, inancımız ortak olan milletlerle, devletlerle karşı karşıya geliyoruz.
Neden?
Bu sorunun tek cevabı vardır; “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez. Kalplerinde hastalık bulunanların: “Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz” diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder veya katından bir emir (iş) getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.” (Maide Suresi 51–52)
Aklım takıldı; Erdoğan 2003’ten bu yana yüz binlerce Irak’lı Müslüman kardeşinin öldürüldüğünü itiraf ediyor.
Bu katliamları yapan ABD.
Şia, Sünni çatışması çıkarmak isteyen ABD. Bu da kesin.
O zaman soruya gelelim; ABD, Irak’ı hangi ülkenin iktidarından ve başbakanından aldığı cesaret ve destekle işgal edip, bu katliamları yapmıştır?
Soru 2;
Maliki; Türkiye’de birçok mezhep ve farklı etnik grup var, derken bir tespit mi yapıyor. Yoksa bir tehdit mi yapıyor?
“…Esad zalimdir. Burada zulüm yapılıyor. Zalimin zulmü durdurulmak için meşrudur. Zaten Şiiler hep Müslümanlarla savaşır. İran’ın desteği ortadadır Suriye’ye. Bizim hükümetimiz de bunu içişimiz diye sahipleniyor. Doğru yapıyorlar. İç işimizdir. Sahiplenilmesi lazımdır. Oradaki halk Türkiye’den medet beklemektedir. Türk ordusunun Suriye’ye girmesi caizdir.”
Prof. Dr. Sedat Laçiner;
“Sadece Irak’ta değil Körfez’de de Şiiler var, Kuveyt’te de. Şimdi bir insanın Şii olması Hıristiyan olmasından kötü, çünkü Hıristiyan nihayetinde ehli kitaptır; üç dinden bir tanesindendir. Allah onu selamete de erdirebilir, belki cennete de koyabilir. Şii ise sapkınlık var orada dini bozmaya çalışmak var.”
Başbakan Erdoğan;
“Irak’ta da aynı şekilde gerilimin, yeniden had safhaya çıktığını, siyasi krizin, kitlesel ölümleri de beraberinde getirerek, sokağa yansıdığını gördüklerini ifade etti. Erdoğan, 2003’ten bugüne kadar Irak’ta yüz binlerce kardeşlerini kaybettiklerini dile getirerek, son bir hafta içinde Irak’ın çeşitli yerlerinde gerçekleşen saldırılarda yüzden fazla Iraklının hayatını kaybettiğini söyledi.
Irak’ta mezhep temelli bir çatışma sürecinin başlatılmasını amaçlayan son derece kanlı provokasyonların yapıldığını gördüklerini vurgulayan Erdoğan, ne yazık ki siyasi irade, bu kanlı çatışmaların önünü kesecek adımlar atmak yerine, gerilimi tırmandıracak, etnik ve mezhebi ayrımcılığı körükleyecek bir tutum izlemeye devam ediyor… Irak’ta gerilimi tırmandıranlar, mezhep temelli ayrışmayı körükleyenler, Irak’ta bir mezhep çatışmasına zemin hazırlayanlar ister Sünni, ister Şii olsunlar gelecekte her zaman, Yezit sıfatıyla anılmaya mahkum olacaklardır’.” (10 Ocak AKP grup toplantısından)
Irak Başbakanı Nuri el–Maliki;
“Türkiye’nin Irak’a bu şekilde müdahale edeceğini beklemezdik. Son dönemde açıklamalar aracılığıyla sürpriz müdahalelerde bulunduklarını fark ettik. Bu son açıklamalar Irak’ın içişlerine müdahaledir ve buna kesinlikle izin vermeyiz. Eğer bizim yargı otoritemiz hakkında konuşuyorlarsa biz de onlarınki hakkında konuşabiliriz ve bizim tartışmalarımız hakkında konuşuyorlarsa biz de onlarınkiler hakkında konuşabiliriz. Türkiye bölgeye felaket ve iç savaş getirebilecek bir rol oynuyor. Ancak bunun sonucunda zararlı çıkan Türkiye olur, çünkü birçok mezhep ve farklı kökenli etnik gruplar barındırıyor.”
İnsanların inancı üzerinden siyaset ve rant sağlama işi gerçi yeni başlamamıştı ama en kuvvetli ve kudretli dönemini yaşadığı da bir gerçek.
1998’de “dinler arası diyalog” adıyla başlatılan süreç bakın nelere geldi.
Ne alakası var, diyebilirsiniz?
Alakası çok.
AKP iktidar oldu.
Dış politikada ABD’nin isteği, iç politikada da AB’nin isteği dışında bir icraatı olduğunu iddia edebilen bir kişi var mı?
Hatta tarihimizden bile vazgeçtik bu AB ve ABD hayranlığı yüzünden.
Ne demişti Erdoğan (ki ben buna asrın yalanı, İslam ve Türk tarihine atılan en büyük iftira diyorum) “Haçlı seferleri İslam’ı yok etmek için yapılmamış” mışşşş.
İşte o süreç BOP kapsamında bizi bu günlere getirdi. Detay çok. Olayı anlatayım…
Evet, evlerine televizyon bile sokmayan zihniyet bir anda ekran gülü kesildi. Program üstüne program. Sonuç; BOP kapsamında Suriye’ye vurun fetvası.
Ulemasından fetvasını alanlar, akademisyenlerinden de bilimsel fetvayı almayı da ihmal etmediler. Bu iş içinde Prof. Sedat Laçiner Bey görevini layıkıyla yerine getirdi. ABD ve Pensilvanya zaten dört köşe. AB ülkeleri (Fransa gibi) neredeyse yüzümüze küfrederek konuşuyor. Kendi halkına bile bakamayan Yunanistan bize aslan kesiliyor. Biz kiminle uğraşıyoruz?
Irak ile İran ile Suriye ile…
Ayıptır ya hu ayıptır. Bu kadar olmaz. Ülkemiz üzerinde hedefleri olanlar, topraklarımızda gözü olanlar, daha açıkçası bizi bu coğrafyadan ya sürgün ya da esir etmek isteyenler bu kadar açık ve kendilerini açıkça deşifre ettikleri halde biz kalkıp tarihimiz, kültürümüz, inancımız ortak olan milletlerle, devletlerle karşı karşıya geliyoruz.
Neden?
Bu sorunun tek cevabı vardır; “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez. Kalplerinde hastalık bulunanların: “Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz” diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder veya katından bir emir (iş) getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.” (Maide Suresi 51–52)
Aklım takıldı; Erdoğan 2003’ten bu yana yüz binlerce Irak’lı Müslüman kardeşinin öldürüldüğünü itiraf ediyor.
Bu katliamları yapan ABD.
Şia, Sünni çatışması çıkarmak isteyen ABD. Bu da kesin.
O zaman soruya gelelim; ABD, Irak’ı hangi ülkenin iktidarından ve başbakanından aldığı cesaret ve destekle işgal edip, bu katliamları yapmıştır?
Soru 2;
Maliki; Türkiye’de birçok mezhep ve farklı etnik grup var, derken bir tespit mi yapıyor. Yoksa bir tehdit mi yapıyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025