Köleliğin tarihi insanlık tarihi ile başlıyor desek yanılmış olmayız! İlk yazılı kanun olan Hammurabi Kanunları'nda, bir kölenin kaçmasına yardım eden veya kaçak bir köleyi barındıran kişiler için ölüm cezasına hükmetmektedir.
Kölelik sistemi Mezopotamya, Yunan, Mısır, Çin, Hint medeniyetleri gibi kadim milletlerde yaygın olarak kullanılmaktaydı. Savaşlarda elde edilen esirler, borçlarını ödeyemeyen borçlular, işledikleri suçlardan hüküm giymiş kişileri, köle olarak vasıflandıran kadim medeniyetler, bu şekilde köle olan insanların çocuklarına da köle muamelesine layık görmüşlerdir.
Afrika'da yaşayan siyah tenli özgür insanların, beyaz tenli insanlar tarafından köleleştirilmesi ise tarihte ilk defa 1441 yılında Portekizler tarafından gerçekleştirilmiştir. Portekizliler, altın Sahil (Gold Coast) olarak isimlendirilen (günümüzde Gana) bölgede, madencilik sanayisinde kullanılmak üzere ilk köle ticaretini yapmışlardı.
Sonrasında yeni keşfedilen Amerika kıtasında ihtiyaç duydukları iş gücünü sağlayabilmek için Afrika'dan gemilerle dünyanın en yüz kızartıcı mesleği olan insan ticaretini, kıtalar arası boyuta taşıyarak, yaklaşık 12 milyon siyah tenli insanı evinde, barkında, yaşadığı bölgede, vahşi hayvan avlar gibi avlayarak, başka bir kıtaya, iradesi, istemi, arzusu dışında zorla götürmüşlerdir.
Batılı sömürgeci devletler, yaptıkları bu işten o kadar çok mahcup olmuşlar ki, hemen köle ticaretini yasaklamışlar! Tabi ki, duysak da, inanamayacağımız bir şey bu söz!
İşin aslı Fransız bir yazar ve ekonomist olan Pierre Samuel du Pont de Nemours kölenin maliyetinin ücretle çalıştırılan bir işçiden 14 kat daha maliyetli olduğunu piyasa rakamları ile ortaya koyduğunda, kapital sahipleri kârlarının gerekliliğini yerine getirerek, köle ticaretinden ücretli işçi şıkkına geçiş yapmışlardır.
Köleliği insana reva gören kapitalizm, kölelerin satın alma ücreti, yemek, sağlık, barınma, giyinme, evlenme gibi maliyetlerini hesap etmesi neticesinde kölelikten vazgeçmişlerdir.
Kapitalizmin olmayan vicdanı ile kölelere acıdıklarını söyleyerek, köleliği kaldırdıklarını söylemeleri büyük bir yalandan ve aldatmadan başka bir şey değildir. Sömürgeciler, dünyayı ve dünyada yaşayan bütün canlıları sömürebilmenin her zaman hesabını, en ince detayına kadar yapmışlar ve yapmaya da devam etmektedirler.
Mesela günümüzde sömürgecilik yüzünü bizlere beyin göçü ile göstermektedir. Az gelişmiş ülkeler çok kısıtlı imkânlarını ortaya koyarak, eğitim ve öğretimle, belirli seviyelere getirdikleri genç nesillerini, yetişmiş kalifiye eleman olarak, ellerinin arasından alındığını acı acı yaşamaktadırlar.
Üniversiteyi bitirene kadar kendi devletinin öğretmeni, eğitmeni tarafından eğitilen ve meslek sahibi yapılan yetişmiş elemanların, ülkelerindeki iç karışıklık başta olmak üzere, işsizlik gibi sebeplerden dolayı, kapitali geçmişlerindeki sömürgecilikle elde etmiş olan gelişmiş ülkelere kaptırmaları bana, kölelik devrinin devam ettiği izlenimini vermektedir.
Dün, ülkelerin madenlerini, zenginliklerini, insan gücünü sömürenler, bugün o ülkelerin en değerli hazinesi, yetişmiş beyin gücünü sömürmektedirler. Dünyanın her yerinde çıkarmış oldukları kaoslarla.
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024