Bayramlar birliği, birlik bayramları doğurur

Bir yanımız Türk, bir yanımız Atatürk!Bir yanımız Türkiye, bir yanımız Türk dünyası! Beynimiz Türk, kalbimiz İslâm, gönlümüz İnsan!Sağ yanımız ülkücü, sol yanımız devrimci! Beynimiz milliyetperver, kalbimiz vatansever!Aklımız îman etmiş, îmanımız akıl etmiş; Türk yaratıldığımızın farkında olarak; "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyenleri de sevmişiz!Türk'üz, Türk Milliyetçisi'yiz! Türk milleti mensûbuyuz, Türk Milletçisi'yiz!Bu duygularla dün, Bayram kutlamak için GÜNDOĞDU Meydanı'ndaydım...Yüz bin kişiden fazla Efe ile "ANDIMIZ"ı okuyup, mürâinin, takıyyecinin, işbirlikçi bölücülerin ödünü koparırken; Atatürk'e, Cumhuriyet'e, Şühedâya sâdık Türk Milletinin gönlüne su serpen, Efelerin içinde Türk'çe nâra atanlardandım...Ben, Pençe-i Âli Aba niyetiyle sağ elimi açarken, sağımda bozkurt yapan vardı, solumda zafer işareti yapan!Hacı Bektaş Dergâhı'nda, ettin Çelebi ile devletin yönetim şeklinin Cumhuriyet olmasına karar veren Atatürk'ün; aslanla ceylanı barıştıran uygulaması, doksan yıl sonra İzmir-Gündoğdu Meydanı'nda, harfiyyen tekrarlandı! Bayramın kutlu olsun İzmir!...Dost-düşman herkese, Türk Milletinin bütünlüğünün; öyle on yıllık, fısıltılarla, kalleşçe saldırılarla, paçadan dalışlarla bölünemeyeceğini, bir daha gösterdin! Mürâinin, takîyyecinin, hâinin, işbirlikçi bölücülerin, Haçlı'nın, Haçlı Müslümanların inâdına Cumhuriyet Bayramını coşkuyla kutladın! Kutlu olsun...Biz, on bir yıldır sahnelenen bu oyunun nerdeyse aynısını, doksan yıl önce de yaşamıştık! Hak ettiğimiz ve hakkıyla kutladığımız bayram coşkumuz devâm ederken tarihten doksan yıl öncesini hatırlayalım isterseniz:İstanbul işgal altında! Meclis-i Mebûsan'ın hepsi işgal güçlerince tutuklu... Yer, İç Anadolu'da küçük bir bozkır kasabası Ankara... Tarih, 23 Nisan 1920... Millî mücadelenin gerçekten en unutulmaz günü... "Büyük Millet Meclisi" adı verilen ve kurulacak devlete de "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti" denilen, meşrû ve kanuni, demokratik ve parlamenter olarak kurulan Devlet, Türk Milletinin kaderi olarak tecelli etmiş.Ankara, böyle bir gün yaşamamış! Yeni bir devrin mücadelesine bütün varlığı ile karışıyor ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Başkenti olarak bozkırın göbeğinde tarihe sahne oluyordu.Mustafa Kemal Paşa imzası ile Heyet-i Temsiliye, Büyük Millet Meclisi'nin toplanacağını bir tamim ile bütün dünyaya duyuruyordu! Tamimde Mustafa Kemal: "Tanrı'nın yüce izni ile Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 günü Ankara'da toplanıyor. Memleketi istiklâline kavuşturacak ve yüksek saltanat ve hilafet makamını düşman baskısından kurtaracak bu başlangıcın, mübârek Cuma gününe rastlamasıyla bu günün kutsallığına sığınılmış ve bütün mebuslarla birlikte Hacı Bayram Camiinde öğlen namazı kılınarak Tanrı'dan başarı ve yardım dileklerimizi, okunacak Kur'ân'ın ışığı altında, Peygamberimiz (s.a.v.)'in emaneti olan sakal-ı şerifi ve kutsal sancağı ile Meclis binasının önüne gelinecek, kurbanlar kesilecek, zafer duâları okunacaktır. Bütün vilayetlerde hatim duâları ve Buhari-i Şerifler okunacak, son kısım vilayet konaklarının önünde, halkın huzurunda tekrarlanacaktır. Yaralı mübarek vatanın her köşesinde aynı gün hatimler indirilecek, minarelerde selâ verilecek, hutbelerde bir ân önce kurtuluş için duâ edilecektir.Bütün hazırlıkları, her vâsıta ve imkândan faydalanarak en uzak köylere kadar iletiniz. Büyük levhâlara yazınız, matbaası olan yerler bassın, dağıtınız. Her vatan köşesi, bu kutsal ve meşrû haklarımızın bize esirgenmemesi için yüce Tanrı'ya el açsın, yalvarsın" diyordu!Büyük Millet Meclisi öğlenden sonra saat iki buçukta toplandı.Başkanlık kürsüsüne getirilen, o gün 75 yaşına giren ve en yaşlı üye olan Sinop mebusu Şerif Bey'in, "İstanbul'un işgali ile hükümetin istiklâli kalmamıştır. Dünya kurulduğundan beri hürriyet ve istiklâlini elinden asla bırakmamış olan milletimiz, bu acı sonucu reddetmiş ve kendisini temsil eden Sizi vazife başına çağırmıştır. Bu yüce Meclisin en yaşlı üyesi olarak toplantıyı açıyor ve Ulu Tanrı'nın yardımı ile milletimizin kaderini elimize aldığımızı bütün dünyaya ilan ediyorum. Başımız ve halifemiz Padişahımızın yabancı baskısından ve işgal altındaki bütün ülkemizin düşman elinden kurtulmasını Allah'tan dilerim" sözleriyle ayakta alkışlarla ilk celse başladı.Yaşlı Başkanın sözleri alkışlanırken Mustafa Kemal Paşa söz istedi. Millet Meclisi'nden söylediği ilk cümlelerinde bile yarınların neticeleri haber veriliyordu: "Yüce Meclisimiz, mutlak yetkililer olarak seçilen mebuslar ile taarrûza uğrayan Saltanat Merkezinden kaçıp gelen mebuslardan kuruludur. Bu ânda Meclis, fiilen toplanmıştır. ...İstanbul'dan gelenler, bize katılmış olanlardır! Onları da içimize alarak, şeklî hüviyeti içinde, ruhî ve felsefî düşünce düzeni olarak da, onlar da bize katılmış olduklarını hatırlasınlar. Yani burası Osmanlı Meclis-i Mebusanı değildir! Türk milleti için İstiklâl Savaşı yapacak ve onun neticesinde milletin istediği devleti kuracak olan Millî Meclistir. Türk Milleti büyük bir millettir. Onu bu şekilde padişah ve sâire idaresi olmadan temsil eden meclis de bu Büyük Milletin Meclisidir.Efendiler! Bu Meclisin sorumluluğu çok ağırdır! Şu dakikadan itibaren vatanın mukadderâtını üzerinize alınız. Bundan kaçınmaya sebep yoktur. Böyle ânlarda vatan endişesi, her düşüncenin üstündedir. Millet sizi buraya bu vazife için göndermiştir. Birkaç kişinin eline milleti terk etmeyiniz!"Özetlersek; Mustafa Kemal Paşa, Hünkâr Hacı Bektaş'ça; İstanbul'dan "Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar"dan kaçanlarla Anadolu aslanlarını, Vatan-Millet Sevgisi paydasında bir araya getiriyordu! İstanbul'un Alafranga entelleri ile Anadolu'nun Hünkâr Hacı Bektaş tedrisli Alaturka münevverleri'ni, yani aslanla ceylanı birleştiriyordu! Sonuç, 90 yıldır hayatta!Son yıllarda iç ve dış tazyiklerle bozulmaya uğraşılan bu muhteşem birliği yeniden sağlamak için de, yeniden Hacı Bektaş'ça; "Gerçek ülkücüler ve devrimciler"i, yani aslanla ceylanı, yani gerçek vatanseverlerle gerçek milliyetperverleri, Ehl-i Beyt Gemisi'nde birliğe ve kurtuluşa davet eden bir Türk oğlu Türk, Baştürk var!Türk Milleti! Biliyoruz farkındasınız! Farkındalığınızı belli ederek Haydar Hoca'nın etrafında toplanın ki bayramlar, bayramları kovalasın!Allah ile aldatanlar, evliyâ-uş'şeytanlar yüzünden; başınız eğik, boynunuz bükük, sofranız aşsız, gençliğin işsiz, zelîl-zebûn süründüğünüz yetmedi mi?Allah aşkına; senin için çırpınan, özbe öz evlâdını gör artık!"TÜRK'E BAŞ OLAMAZ TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...