Arjantin, kapitalizmin vahşi pençeleri arasında can çekişiyordu ve hedefe konulmuştu. IMF ve dünya bankası ile yaptığı görüşmelerden sonuç alamıyordu. Sonra medyada, "Arjantin iflas etti" haberleri çıktı. Allah! Allah! Bir ülke nasıl iflas eder? Soruları, sorulmaya başlandı. Olay çok basitti. Kendisini, IMF ve dünya bankasının kollarına bırakan, yabancı sermayeyi ilaç gören, borçla yatırım yapan her ülke ne aldığı borcu ödeyebiliyor, ne de faizini? İşte Arjantin'de bu durumu üçüncü kez yaşıyordu. Ülkenin ekonomi bakanı ile kreditörler arasındaki borçların ertelenmesi ve yeniden yapılandırılması görüşmelerden de sonuç çıkmadı. Bu durum üzerine kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poors, Arjantin'in kredi notunu "tercihli temerrüd" olarak açıkladı. Kısaca "iflas".DİKKAT EDİN! Bu derecelendirme kuruluşları, 2011'de borçlarını ödeyemeyen Yunanistan'ın notunu da bu dereceye indirmişti. Ama kimse Yunanistan'ın üzerine gitmedi. Ülkede isyanlar başladı ama kimse pek umursamadı ve dünya patronlarının yardımlarla Yunanistan'ı komadan, uyku moduna geçirildi. Arjantin üzerinde ise leş kargaları ve akbabalar uçuyordu. Bizzat Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez, "akbabalar" olarak tanımladığı kreditörleri, ülkenin borç sorunundan faydalanıp, kar peşinde koşmakla suçluyordu. Senaryonun sahibi ise tabii ki, ABD'ydi. Arjantin bir çıkış ve kurtuluş yolu arıyordu. Ve buldu da. Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli" tezini uygulamaya geçiren Rusya'nın başını çektiği BRİCS ülkeleri (Rusya, Çin, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika) doların diktatörlüğünü yıkan ve her ülkenin kendi para birimiyle ticaret yapmasını öngören bir anlaşmaya varmışlardı. Arjantin "bende varım, sizinleyim" diyerek, emperyalizmin karşısına geçti ve BRİCS ülkeleriyle aynı yönde mutabakata vardı. (BRİCS ülkelerinin toplam nüfusu dünya nüfusunun yarısından fazla)İşte bu şartlardaki Arjantin'in bayan devlet başkanı Cristina Fernandez, Birleşmiş milletler genel kurul toplantısında, Obama'nın yani ABD'nin gözünün içine bakarak terörün sebebi de, kaynağı da sizsiniz? dedi.(Ey ABD! Ey Obama) "Geçen yıl toplandığımızda, Esad rejimini terörist olarak değerlendirip ona, karşı olanları devrimci görüp desteklediniz; şimdi ise dün "devrimci" dediklerinize karşı savaş açmış durumdasınız? Işid ve El Kaide'nin elindeki silahların izini kim sürebilir? Büyük güçler çok kolay dost ve düşman kavramını değiştiriyor. Teröristler dost oluyor, dostlar ise terörist. Hizbullah'ı, terörist örgütler listesine koymuştunuz ama sonradan Lübnan'da geniş bir tabanı olan saygın bir yapı olduğu anlaşıldı.1994'te Buenos Aires'te, İsrail Elçiliği'ne yapılan bombalı saldırıda İran parmağı aradınız. Ancak öyle olmadığı kesinleşti. 11 Eylül sonrası El Kaide terörü gerekçesiyle Afganistan ve Irak'a savaş açtınız. O ülkeler şimdi dünyanın en ağır durumunu yaşıyor. Arap Baharı'nı Tunus, Libya ve Mısır'da başlatarak radikalleri kendi elinizle orada iktidara getirdiniz. Bölge haklarının özgürlüklerini gasp ettiniz. Bu gün burada Işid'e karşı bir BM kararı çıkarmak üzere toplandık. OYSA IŞID'IN BAZI BM GÜVENLİK KONSEYİ ÜLKELERİN GÖZETİMİNDE, DOSTLARI TARAFINDAN KURULUP, BESLENDİĞİNİ HERKES GÖRÜYOR" dedi.Evet, Bayan Fernandez, bu gerçekleri BM kurulunda söyledi. "Aman benim borcum var, başıma daha büyük belalar gelmesin, stratejik ortağım, kadim dostumu üzmeyeyim" vs. mantığına girmedi. Devlet adamının yapması gerekeni yaptı. Doğruyu söyledi. Demek ki! Erkeklik cinsiyetle alakalı bir kavram değil. Duruşla alakalı, haklıya hakkını vermek, haksızın yüzüne karşı doğruyu haykırabilmektedir. Düşünüyorum da! Ülkemizdeki "ustaların" diplomalarını yırtıp, Bayan Fernandez'e gidip, staja başlayıp, hakiki "ustalık" belgesi almaları gerekir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025