Başını Said Nursi'nin çektiği "Nurculuk" ekolü ortaya çıktığı günden itibaren tamı tamına bu ters gidişin temsilciliğini ve de sözcülüğünü yapmıştır.
Kendisi güya İslam tarafında durarak, İslam'ın sözcüsüymüş gibi davranarak tüm gayrimüslim çevrelere; "siz doğru yoldasınız, tuttuğunuz yolda bir sıkıntı yok, öylece devam edin" mesajını vermiş ve bu tutumunu da kitlelere "iman hizmeti" diye takdim etmiştir.
Gayet açıktır ki, bu söylemin bir kere kendisi bâtıldır, İslam'a iftiradır ve hidayete ermesi muhtemel olan kitlelerin de hidayet yollarını tıkamaktır.
Yaklaşık yirmi yıldan beri bizim eleştirdiğimiz, milletimizi uyarmaya çalıştığımız "Dinlerarası Diyalog" adlı fesat projesinin ülkemizdeki sözcüleri de bilindiği gibi "nurculuk" temeli üzerine inşa edilmiş ve büyütülmüş bir harekettir.
Son kırk yıl boyunca devlet kurumları içinde yuvalanan, devlet imkânlarını tepe tepe kullanan malum FETÖ hareketi, "bâtılı hak gösterme ve hidayet yollarını tıkama" işini yıldan yıla abartmış ve bilindiği gibi işi iftar sofralarında papazlara dua ettirmeye kadar, papazları ve hahamları sembolik sırat köprülerinden geçirmeye kadar vardırmıştır.
1998 yılında malum Papa ziyaretinden sonra papaya takdim ettiği mektubu kendi yayın organları büyük bir alayıvala ile yayınladılar ve bir de gördük ki; mektubun her paragrafı ayrı bir felaket ve her paragrafı "bâtılı hak gösterme" gayretini taşıyor.
Daha Papa ziyareti gerçekleşmeden evvel, dikkatleri çeken, gerekli uyarıları yapan ve Vatikan yolcusunun şahsına hitaben uzunca bir mektup yazarak ve elden göndererek ikaz eden Sayın Haydar Baş, adam Vatikan'a gidip geldikten sonra da bu isabetli tavrını sürdürmüştür.
İşin başından itibaren teşhisini doğru yapan ve tezinin arkasında dimdik duran Sayın Haydar Baş dışında ne yazık ki FETÖ konusunda siyasetçiler yanıldı, üniversiteler yanıldı, iş çevreleri yanıldı ve maalesef milletimizin büyük bir kitlesi yanıldı.
İslam'ın temel kaynakları doğrultusunda meseleye bakılsaydı bu hareketin ta Said Nursi'den itibaren bir "bâtılı hak gösterme ve hidayet yollarını tıkama" hareketi olduğu fark edilecek ve koca koca profesörler, ilim adamları, bürokratlar, emniyet mensupları, askeri erkân ve koca koca kitleler bir meczubun peşine takılmayacak ve bir 15 Temmuz musibeti yaşanmayacaktı.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunun yirmi yıl evvelinden uyardığı noktalara ancak gelebilen, Dinlerarası Diyalog hareketinin bir fitne-fesat hareketi olduğunu ancak fark edebilen iktidar çevreleri daha hala tam uyanamamış olacaklar ki FETÖ'nün filizlendiği kök olan Said Nursi'nin eserlerini basmaya ve ders kitaplarına yansıtmaya devam etmektedir.
Teşhiste yanılanın tedavide isabet etmesi görülmüş bir şey midir?
Kendisi güya İslam tarafında durarak, İslam'ın sözcüsüymüş gibi davranarak tüm gayrimüslim çevrelere; "siz doğru yoldasınız, tuttuğunuz yolda bir sıkıntı yok, öylece devam edin" mesajını vermiş ve bu tutumunu da kitlelere "iman hizmeti" diye takdim etmiştir.
Gayet açıktır ki, bu söylemin bir kere kendisi bâtıldır, İslam'a iftiradır ve hidayete ermesi muhtemel olan kitlelerin de hidayet yollarını tıkamaktır.
Yaklaşık yirmi yıldan beri bizim eleştirdiğimiz, milletimizi uyarmaya çalıştığımız "Dinlerarası Diyalog" adlı fesat projesinin ülkemizdeki sözcüleri de bilindiği gibi "nurculuk" temeli üzerine inşa edilmiş ve büyütülmüş bir harekettir.
Son kırk yıl boyunca devlet kurumları içinde yuvalanan, devlet imkânlarını tepe tepe kullanan malum FETÖ hareketi, "bâtılı hak gösterme ve hidayet yollarını tıkama" işini yıldan yıla abartmış ve bilindiği gibi işi iftar sofralarında papazlara dua ettirmeye kadar, papazları ve hahamları sembolik sırat köprülerinden geçirmeye kadar vardırmıştır.
1998 yılında malum Papa ziyaretinden sonra papaya takdim ettiği mektubu kendi yayın organları büyük bir alayıvala ile yayınladılar ve bir de gördük ki; mektubun her paragrafı ayrı bir felaket ve her paragrafı "bâtılı hak gösterme" gayretini taşıyor.
Daha Papa ziyareti gerçekleşmeden evvel, dikkatleri çeken, gerekli uyarıları yapan ve Vatikan yolcusunun şahsına hitaben uzunca bir mektup yazarak ve elden göndererek ikaz eden Sayın Haydar Baş, adam Vatikan'a gidip geldikten sonra da bu isabetli tavrını sürdürmüştür.
İşin başından itibaren teşhisini doğru yapan ve tezinin arkasında dimdik duran Sayın Haydar Baş dışında ne yazık ki FETÖ konusunda siyasetçiler yanıldı, üniversiteler yanıldı, iş çevreleri yanıldı ve maalesef milletimizin büyük bir kitlesi yanıldı.
İslam'ın temel kaynakları doğrultusunda meseleye bakılsaydı bu hareketin ta Said Nursi'den itibaren bir "bâtılı hak gösterme ve hidayet yollarını tıkama" hareketi olduğu fark edilecek ve koca koca profesörler, ilim adamları, bürokratlar, emniyet mensupları, askeri erkân ve koca koca kitleler bir meczubun peşine takılmayacak ve bir 15 Temmuz musibeti yaşanmayacaktı.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunun yirmi yıl evvelinden uyardığı noktalara ancak gelebilen, Dinlerarası Diyalog hareketinin bir fitne-fesat hareketi olduğunu ancak fark edebilen iktidar çevreleri daha hala tam uyanamamış olacaklar ki FETÖ'nün filizlendiği kök olan Said Nursi'nin eserlerini basmaya ve ders kitaplarına yansıtmaya devam etmektedir.
Teşhiste yanılanın tedavide isabet etmesi görülmüş bir şey midir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025