Başbakan A. Davutoğlu ve Diyanet İşleri Başkanı M. Görmez, diledikleri kimselerle, diledikleri sofralarda yiyebilir, içebilirler.Ancak ne Davutoğlu, ne de Görmez, kamu koltuğunda otururken Müslüman Türk milletinin iman esaslarını ve İslam dininin temellerini örseleyen, bozan, yozlaştıran ve sulandıran bir eylem ve söylemde bulunma hak ve yetkisine sahip değillerdir.R. T. Erdoğan ve özel kalem müdürü gibi çalışan Davutoğlu, yani AKP hükümeti, Vatikan Din Devleti'nin 1967'de karar altına aldığı "Dinlerarası Diyalog Projesi"ni hükümetlerinin projesi yaptılar, medeniyetler ittifakında görev aldılar, Büyük Ortadoğu Projesinde eş başkanlık üstlendiler.Müslüman milletimizi yıllarca Şeriat naralarıyla, İslamcı söylem ve istismarlarla avlayıp koltuk kapanlar, Haçlı Avrupa'sının, Amerika'nın ve Vatikan'ın eşiğine, kilisenin kapısına demir attılar. Türk milletini, mensup olduğu İslam-Ehl-i Beyt medeniyetinden, Tevhid kimliğinden kopartıp, teslise ve çok parçalı yapıya sürüklüyorlar.Sağına hahamları ve Görmez'i, soluna ise papazları alan Başbakan Davutoğlu, İbrahimî dinlerden, İbrahimî gelenekten, İbrahimî sofradan dem vuruyor Mevlid kandili günü."İbrahimî dinlerde buluşma" ve "İbrahimi sofralar açma" faaliyeti, Papalık misyonunun (PCID) bir parçası olduğunu ilan eden F. Gülen ve paralel yapının üstlendiği ve yürüttüğü işlerdir. Bu işleri AKP hükümeti, paralel yapı ile birlikte 12 yıldan beri yürüte geldi. Öküz ölüp ortaklık bozulunca, hükümet, tek başına üstlenip yürütüyor şimdi.Davutoğlu, hükümetinin üstlendiği misyonun gereğini yapıyor!Bu tabloda Davutoğlu kadar sorgulanması gereken, Diyanet İşleri Başkanı Görmez'dir. Çünkü Görmez'in Anayasal görevi, İslam ile, İslam dinine hizmetle ilgilidir. Papalık-Vatikan'ın misyonu ve teo-politik projesi, Diyanet İşleri Başkanı'nın görevi değildir, olamaz da? Bu bir."İbrahimî dinler" söylemi, bizzat Yüce Allah ve Hz. Peygamber tarafından reddedilmiş bir anlayıştır. İbrahimi dinler sofrası, Hz. Peygamberin bizzat kendi elleriyle devirdiği sofradır. İbrahimi dinler tartışması, yeni değildir; ta Hz. Peygamber'in Medine günlerine dayanan bir tartışmadır. İbrahimî dinler söylemi, Yüce Allah'ın vahyiyle bizzat Rasulullah'ın reddettiği bir yaklaşımdır (Suyuti, Ed-Durr'ul Mensur, c. II, s. 222-225, Âl-i İmran 65. ayet vd.).Hz. Peygamber'in yanına gelen Necran Hristiyanları ve Yahudi hahamları, Hz. İbrahim'in kendi dinlerinden olduğu tartışmasına girdiler. Yüce Allah'ın talimatıyla Hz. Peygamber, sizin hiçbirinizin İbrahim ile bağınız-bağlantınız yoktur, İbrahim dosdoğru bir Müslüman'dı, diyerek onların İbrahimî dinler cambazlığını reddetmiş, onları İslam'a davet etmiştir. (Bkz. Suyuti, Ed-Durr'ul Mensur, agy.).İslam dininin akaid esasları ve hizmetlerinden sorumlu olan Görmez, hangi yetkiyle ve hangi akaide dayanarak Allah ve Rasulü'nun reddettiği bir söylemde ve sofrada baş çekebiliyor?... Bu iki.İbrahimî dinler eksenli tüm batıl anlayışları ve söylemleri reddeden şu ayet-i kerimleri, sayın Görmez görmüyor mu? Görüyorsa, neden yanı başındaki Davutoğlu'nu ikaz etmiyor? Bu ilahi gerçekleri şayet Görmez, görmüyorsa, neden görmüyor?!"Siz, hiçbir bilgi sahibi olmadığınız (İbrahim'in dini) konusunda niçin tartışıyorsunuz! Halbuki bunu, ancak Allah bilir; siz ise bilmiyorsunuz " (Âl-i İmran, 66)."İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyan'dı? Bilakis o, hanif (Bir olan Allah'a yönelmiş) dosdoğru bir Müslümandı. Allah'a ortak koşanlardan da değildi." (Âl-i İmran, 67)"Şüphesiz, insanların İbrahim'e en yakın olanı, (kendi döneminde) ona tabi olanlar, bir de bu Peygamber (Muhammed) ve bu Peygambere iman eden mü'minlerdir. Allah da mü'minlerin dostudur "(Âl-i İmran, 68).Âl-i İmran Suresi 68. ayeti, Hz. İbrahim'e yakın ve layık olanın kimler olduğunu, İbrahim'in sofrasında kimleri oturduğunu apaçık beyan ediyor: İbrahim'in döneminde ona tabi olanlar, son peygamber Hz. Muhammed ve Hz. Muhammed'e iman eden mü'minler? Bu ahkam ve nass apaçık ortada iken, hiç kimsenin bu eksende farklı bir ictihad yapma yetkisi yoktur.Davutoğlu ve Görmez, hangi yetkiye dayanarak ve hangi akla hizmet ederek, Vatikan projesine göre güya İbrahimî sofra açıyor?Davutoğlu, hükümetinin üstlendiği misyon gereği işine gelmeyenleri görmez? Davutoğlu'nun halini, gün gelir, Müslüman millet görür, defterini de dürer!Fakat Diyanet İşleri Başkanı Görmez'in bu ilahi gerçekleri görmezlikten gelme lüksü yoktur?Başkan Görmez gerçekten görmek istiyorsa, ayetteki "İbrahim, müşriklerden de değildi" beyanının ne anlama geldiğini tefsirlerden bakıp görmelidir. Ayrıca müşriklerin "ne" olduklarını, onların kıyamet sabahına kadar neden Mescid-i Haram'a dahi giremeyeceklerini, girmelerinin yasak kılındığını anlamak istiyorsa; Tevbe Suresi, 28. ayetine baksın lütfen!Görmez, bu gerçekleri görmüyor veya görmezlikten geliyorsa; o zaman Türk milleti ve Müslümanlara düşen görev, Görmez'lerin ne olduklarını görmektir.Görmez'in daha çok görmedikleri var, devam edelim?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019