Dünyada, özellikle de Ortadoğu coğrafyasında yaşanan gelişmeleri doğru okuyabilmek için doğru mikyaslara ihtiyaç vardır.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 22 İslam ülkesini parçalama amacı bulunan Büyük Ortadoğu Projesi'nde misyon sahibi olanlar, bu projenin sahibi İsrail ve figüranı Barzani ile dost olanlar, bu projenin taşeronu olan ABD ile stratejik müttefik olanlar, oturdukları koltuğu ABD'den aldıkları icazetle elde edenler, milli olan her şeyi ayaklarını altına alıp, gözlerine ABD ve İsrail gözlüğü takanlar elbette ki yaşanan gelişmeleri doğru okuyamazlar.
Kim ne derse desin, bugün Ortadoğu'daki gelişmeleri her yönüyle doğru okuyan tek lider Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
1991 yılında, ABD Körfez Harekatı'na başladığında, Özal'ın bir koyup üç alacağız dediği bir dönemde, Prof. Dr. Baş, "Önce Irak'ı üçe bölecekler, sonra asıl hedef Türkiye'dir, Türkiye'yi bölecekler" demiştir. Bugün bu gerçeği tüm dünya net olarak görmektedir.
Şimdi soruyorum; bir koyup üç alacağız diyerek yanılanların mı bakış açısı doğrudur, yoksa bugün herkesin şahit olduğu gerçekleri daha olayın başında öngören Prof. Dr. Baş'ın bakış açısı mı?
Sayın Baş aynı doğru bakış açısıyla bugün şu üç kritik değerlendirmeyi yapmaktadır:
Birincisi, "Bugün Şii ve Sünni ayrımı üzerinden devam ettirilen hareket şekil değiştirmektedir. Bizce ABD savaş sahnesinden çekilecek, İslami örgütler yerini ABD müttefiki olarak varlığını sürdüren iktidarlara bırakacaktır. Yani örgütlerden devletlere kayan bir mezhepsel blok savaşına gidiyoruz. Bir tarafta Sünni ve Amerikancı devletler, diğer tarafta Rusya ve Şii dünya?"
İkincisi, "Oynanan oyun, Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Büyük İsrail Devleti'ni kurmaktır. Adamların tek derdi Büyük İsrail? BOP, Büyük İsrail'i hayata geçirmektir."
Üçüncüsü ise, "Barzani hareketi nedir? Barzani bir Yahudi hareketidir. Kobani denilen bölgede Büyük İsrail'in temellerini attılar. O İsrail'in uzantısıdır. Şimdi bunu genişletmek istiyorlar."
Bu üç kritik değerlendirmeyi toparlarsak, Sayın Baş, Büyük İsrail'i hayata geçirmek için Şii Sünni ayrımcılığı üzerinden bir bloklaşmaya gidildiğini, çatışmaların örgütlerden devletler düzeyine çıkartılmak istendiğini ve bununla da Büyük İsrail'in temellerini atması için Barzani'nin önünün açılmasının amaçlandığını belirtmektedir.
Dikkat ederseniz, Ortadoğu'da yaşanan bütün gelişmeler İsrail'in ve Yahudi Barzani'nin lehine olmaktadır.
Irak işgal edilmiştir, milyonlarca Müslüman katledilmiş, milyonlarcası da göç etmek zorunda kalmıştır, bundan Barzani istifade etmiştir. Suriye küresel terörle paramparça edilmiştir, yine milyonlarca Müslüman mülteci durumuna düşmüştür, sonuçta Kobani süreciyle beraber Barzani'nin kontrolüne giren PYD kazanmıştır.
Türkiye'nin güneydoğusu PKK terörü bahanesiyle boşaltılmaktadır, peşmerge yerleşmektedir, bu Barzani'nin menfaatinedir. Ortadoğu'nun kan gölüne dönmesi, Barzani'nin Büyük İsrail adına kazanımlar elde etmesine sebep olmuştur.
ABD, İsrail ve Barzani troykasının bundan sonra yapacağı şey, bir, bu kazanımları korumak, iki, bu kazanımları Büyük İsrail'e dönüştürmek, pazılı birleştirmektir.
Tabi bunlar kolay değil? Bölgede kadim devletler var, ekonomik ve siyasi gücüne kavuşmuş ve bölgede söz sahibi olan Rusya var.
İşte bölgede çatışmaların devletler düzeyine çıkartılmak istenmesinin de asıl nedeni bu? Devletler birbirleriyle uğraşsınlar ki Barzani arada sıyrılabilsin, herkes kendi derdine düşmüşken Barzani'nin Büyük İsrail adımlarını kimse fark edemesin.
Olaylara bu açıdan bakıldığında; Suudi Arabistan'ın İran'a rağmen neden Yemen'deki Şii Husilere saldırdığını, Şii din adamı Nemr'i neden idam ettiğini; Türkiye'nin neden Rus uçağını düşürdüğünü, Türkiye'nin Irak hükümetinin büyük tepkisine rağmen neden Başika'da ısrar ettiğini daha iyi anlıyoruz.
Burada dikkat çeken nokta ise, ABD-İsrail ikilisi bu cambaza bak oyununu Türkiye gibi Sünni ve Suudi Arabistan gibi Vahhabi ülkeleri kullanarak oynuyor.
Bakın, İsrail Başbakanı Netanyahu Davos'taki Dünya Ekonomi Forumu'nda yaptığı konuşmada neler diyor: "Açıkça görülüyor ki Sünni Arap devletleri ve İsrail karşıt taraflarda değiller. Suudi Arabistan İsrail'i düşmandan ziyade müttefik olarak görüyor. Çünkü her ikisini de tehdit eden iki temel unsur var: İran ve IŞİD"
Sözü İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon tamamlıyor. Yaalon, İran'ın geçmişte olduğu gibi şimdi de İsrail'in baş düşmanı olduğunu söyleyerek, "IŞİD ile çalışmayı İran'a yeğlerim" diyor. Oynanan oyun ve bu oyunu kimlerin planladığı net olarak görünüyor.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 22 İslam ülkesini parçalama amacı bulunan Büyük Ortadoğu Projesi'nde misyon sahibi olanlar, bu projenin sahibi İsrail ve figüranı Barzani ile dost olanlar, bu projenin taşeronu olan ABD ile stratejik müttefik olanlar, oturdukları koltuğu ABD'den aldıkları icazetle elde edenler, milli olan her şeyi ayaklarını altına alıp, gözlerine ABD ve İsrail gözlüğü takanlar elbette ki yaşanan gelişmeleri doğru okuyamazlar.
Kim ne derse desin, bugün Ortadoğu'daki gelişmeleri her yönüyle doğru okuyan tek lider Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
1991 yılında, ABD Körfez Harekatı'na başladığında, Özal'ın bir koyup üç alacağız dediği bir dönemde, Prof. Dr. Baş, "Önce Irak'ı üçe bölecekler, sonra asıl hedef Türkiye'dir, Türkiye'yi bölecekler" demiştir. Bugün bu gerçeği tüm dünya net olarak görmektedir.
Şimdi soruyorum; bir koyup üç alacağız diyerek yanılanların mı bakış açısı doğrudur, yoksa bugün herkesin şahit olduğu gerçekleri daha olayın başında öngören Prof. Dr. Baş'ın bakış açısı mı?
Sayın Baş aynı doğru bakış açısıyla bugün şu üç kritik değerlendirmeyi yapmaktadır:
Birincisi, "Bugün Şii ve Sünni ayrımı üzerinden devam ettirilen hareket şekil değiştirmektedir. Bizce ABD savaş sahnesinden çekilecek, İslami örgütler yerini ABD müttefiki olarak varlığını sürdüren iktidarlara bırakacaktır. Yani örgütlerden devletlere kayan bir mezhepsel blok savaşına gidiyoruz. Bir tarafta Sünni ve Amerikancı devletler, diğer tarafta Rusya ve Şii dünya?"
İkincisi, "Oynanan oyun, Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Büyük İsrail Devleti'ni kurmaktır. Adamların tek derdi Büyük İsrail? BOP, Büyük İsrail'i hayata geçirmektir."
Üçüncüsü ise, "Barzani hareketi nedir? Barzani bir Yahudi hareketidir. Kobani denilen bölgede Büyük İsrail'in temellerini attılar. O İsrail'in uzantısıdır. Şimdi bunu genişletmek istiyorlar."
Bu üç kritik değerlendirmeyi toparlarsak, Sayın Baş, Büyük İsrail'i hayata geçirmek için Şii Sünni ayrımcılığı üzerinden bir bloklaşmaya gidildiğini, çatışmaların örgütlerden devletler düzeyine çıkartılmak istendiğini ve bununla da Büyük İsrail'in temellerini atması için Barzani'nin önünün açılmasının amaçlandığını belirtmektedir.
Dikkat ederseniz, Ortadoğu'da yaşanan bütün gelişmeler İsrail'in ve Yahudi Barzani'nin lehine olmaktadır.
Irak işgal edilmiştir, milyonlarca Müslüman katledilmiş, milyonlarcası da göç etmek zorunda kalmıştır, bundan Barzani istifade etmiştir. Suriye küresel terörle paramparça edilmiştir, yine milyonlarca Müslüman mülteci durumuna düşmüştür, sonuçta Kobani süreciyle beraber Barzani'nin kontrolüne giren PYD kazanmıştır.
Türkiye'nin güneydoğusu PKK terörü bahanesiyle boşaltılmaktadır, peşmerge yerleşmektedir, bu Barzani'nin menfaatinedir. Ortadoğu'nun kan gölüne dönmesi, Barzani'nin Büyük İsrail adına kazanımlar elde etmesine sebep olmuştur.
ABD, İsrail ve Barzani troykasının bundan sonra yapacağı şey, bir, bu kazanımları korumak, iki, bu kazanımları Büyük İsrail'e dönüştürmek, pazılı birleştirmektir.
Tabi bunlar kolay değil? Bölgede kadim devletler var, ekonomik ve siyasi gücüne kavuşmuş ve bölgede söz sahibi olan Rusya var.
İşte bölgede çatışmaların devletler düzeyine çıkartılmak istenmesinin de asıl nedeni bu? Devletler birbirleriyle uğraşsınlar ki Barzani arada sıyrılabilsin, herkes kendi derdine düşmüşken Barzani'nin Büyük İsrail adımlarını kimse fark edemesin.
Olaylara bu açıdan bakıldığında; Suudi Arabistan'ın İran'a rağmen neden Yemen'deki Şii Husilere saldırdığını, Şii din adamı Nemr'i neden idam ettiğini; Türkiye'nin neden Rus uçağını düşürdüğünü, Türkiye'nin Irak hükümetinin büyük tepkisine rağmen neden Başika'da ısrar ettiğini daha iyi anlıyoruz.
Burada dikkat çeken nokta ise, ABD-İsrail ikilisi bu cambaza bak oyununu Türkiye gibi Sünni ve Suudi Arabistan gibi Vahhabi ülkeleri kullanarak oynuyor.
Bakın, İsrail Başbakanı Netanyahu Davos'taki Dünya Ekonomi Forumu'nda yaptığı konuşmada neler diyor: "Açıkça görülüyor ki Sünni Arap devletleri ve İsrail karşıt taraflarda değiller. Suudi Arabistan İsrail'i düşmandan ziyade müttefik olarak görüyor. Çünkü her ikisini de tehdit eden iki temel unsur var: İran ve IŞİD"
Sözü İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon tamamlıyor. Yaalon, İran'ın geçmişte olduğu gibi şimdi de İsrail'in baş düşmanı olduğunu söyleyerek, "IŞİD ile çalışmayı İran'a yeğlerim" diyor. Oynanan oyun ve bu oyunu kimlerin planladığı net olarak görünüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025