Bağımsızlık güneşinin yerini ampul alamaz

Beş bin yıllık tarihi olan Türk milleti; kanıyla, canıyla, imanıyla, vatan yaptığı bu mübarek toprakları kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. İşin en kötü tarafı; bu konuda çok hassas olan milletimiz, uygulanan uyutma politikalarının iş başında olan mimarlarının dahiyane taktikleri ile bu durumdan habersizdir. Bu tehlikeleri özetlersek;

Milli devlet olma vasfının, tüccar devlete dönüştürülme politikaları ile ortaya çıkan menfi durum.

Türk kimlikli batı uşaklarının günümüzün Galata bankerleri olarak ortaya koydukları, devletin borçlandırılarak zayıflatılması politikaları ile ortaya çıkan olumsuz durum.

Türkçe'nin resmi dil olma özelliğinin ortadan kalkmasına yönelik fiil ve hareketlerle, dil birliğinin bozulması.

Üniter yapıya yönelik olarak, Türk kimliğinin başka alt kimliklerle tehdit edilmesi.

Tarihi olayların saptırılarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin haksız tavizlere zorlanması.

Birinci körfez harbi akabinde oluşturulan Çekiç Güç vasıtasıyla Irak'ın kuzeyinde ortaya çıkan Talabani, Barzani, PKK ve İsrail işbirliği sonucu oluşan menfi durum.

Türkiye Cumhuriyeti Hinterlandı (Ege, Akdeniz, Karadeniz, Irak, İran, Afganistan, Balkanlar, Kafkasya, Kıbrıs, Suriye) sathında sahnelenen oyunlarla kuşatılmışlık.

Tabu kabul edilen milli davaların, sözde uluslararası kimliğe sokularak oldu bittiyle aleyhimize tecelli edecek duruma getirilmesi.

Ege'de ve Batı Trakya'da Yunanlıların Lozan'ı ortadan kaldıran hareketlerine yeterli tepkinin verilememesinden dolayı Türkiye Cumhuriyeti aleyhine doğan menfi durum.

Dinimiz üzerinde oynanan oyunlar ve buna bağlı olarak "dinlerarası diyalog" adı ile sahneye konulan Hristiyanlaştırma senaryosunun dahili ve harici bedhahlarca uygulanması ile doğan tehlikeler.

AB tuzağı ile; Batının kapısında zincire vurulan Türkiye'yi yönetenlerin, durumu analiz edememeleri sonucu girdikleri karanlık labirentlerde inatla ilerlemeye çalışmaları sonucu ortaya çıkan menfi durum.

Bağımsızlık güneşinin aydınlattığı ülkemizi, AB ve IMF'nin imal ettiği ampullerle karanlıkta bırakanların ortaya koyduğu loş ışıklı menfi durum.

Minareyi süngü, mescidi kışla, mümini asker yapmayı slogan edinenlerin, çan-ezan-hazan diyenlerin hizmetlerine koşmaları ile ortaya çıkan menfi durum.

Çözümsüzlük çözüm değildir sloganıyla işe başlayanların, milli dava Kıbrıs ve Rauf Denktaş'ı pasifize etme planları sonucu ortaya çıkan durum.

Tarihinin azameti karşısında bu yükü taşıyamayanların aczi ile ortaya çıkan durum.

Hıristiyan Batı dünyasının 'dünya kiliseler birliği' eliyle Şark Meselesi olarak adlandırdığı; Türklerin ortadan kaldırılması ya da din değiştirilerek asimile olup kimliklerinin yok olması planı gereği misyonerlik faaliyetlerinin, akıl almaz boyutlara ulaşması sonucu doğan menfi durum.

Geçmişten geleceğe uzanan siyasi yanlışlıkları tahlil etmekten yoksun, karşı plan yapma, çare üretme, sağ duyusuna sahip olmayanların ortaya çıkmasına sebep oldukları menfi durum.

Bu ve buna benzer bir çok sebebi, alt alta sıralamak mümkün. Bugün; karşı karşıya kaldığımız tehlikeler, geçmişten günümüze uygulanan yanlış, tutarsız politikalar sonucu ortaya çıkmıştır.

Artık doğru tahliller yapıp milli çözümler üretmekten başka çaremiz yokken; bu planların sahipleri olan düşmanlarımızdan yardım istemek, onların zehirli ilaçları ile tedavi olmaya tevessül etmek, yok oluşa doğru koşmaktan başka bir şey değildir. Bu gafletten derhal vazgeçilmesi zaruridir. Unutmayalım ki hastanın en iyi doktoru kendisidir. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti ne hastadır ne de acizdir. Acz; milletini sürekli yokluğa mahkum etme politikaları ile sahip olduğu değerleri ve zenginlikleri kullanmaya izin vermeyen, çareyi el kapısında uşak olmakta bulanların ucu açık umutlara yelken açanların hazin durumlarıdır.

Türk milleti, bütün bu müşkülleri yenecek güce sahiptir. Yeter ki vatanın bütünlüğünü, bağımsızlığını, milletinin onurunu, milli vasfını, iman ve itikadının korunmasını, bayrak edinen düşüncenin mimarını, yönetici mevkie taşımaya karar versin.

Silkin ey Türk milleti, sana acz içinde olmak, köle olmak, el açmak, korkmak, yakışmaz. Ayağa kalk... Kalk ki! Bütün mazlum milletler bu boyunduruktan kurtulabilsin. Unutma ki kırk haramiler senin bir kolunla dahi baş edemezler.

Dilde, fikirde, atide bir olarak, aydınlık günlere yürümek senin asil kanının gereğidir. Güneş yerine ampulle aydınlanacağını zannedenlere diyorum ki, asla tereddüdünüz olmasın: Bu vatan bizimdir, bizim kalacaktır.

Mustafa BEKARO?LU