Ayıkma ve ayıktırma vakti

Türkiye, ekonomik, siyasal ve stratejik kuşatma altında? Kuşatma, yerel, bölgesel ve küresel bazda.Hem de yıllardan beri?Bu tespit, BTP genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beye ait. Prof. Dr. Baş, "kuşatma altındaki Türkiye"nin prangalarını kıracak reel çözümler ve milli modeller geliştirdi, kamuoyuna sundu, sunuyor.Yıllardan beri Meclis'te koltuk işgal etmiş partilerden tık yok.Dahası, bugüne kadar iktidara gelmiş veya koalisyon ortağı olmuş birçok parti, Türkiye'yi kuşatmak isteyenlerin değirmenine su taşıdı. Dillere pelesenk olan "15 günde 15 yasa" deyimi, bu kuşatılmışlığın yasal ve siyasal yansımalarından sadece biriydi.Bugün vaziyet çok daha vahim? Çünkü BOP'un eş başkanlığını yürüten bir Başbakan var Ankara'da? BOP basit bir plan değil. Nitekim, Lübnan'daki İsrail vahşeti, Başbakan R. T. Erdoğan'ın bile yüreğini kaldırmış; Erdoğan, BOP eş başkanlığını gözden geçirmeyi seslendirmişti.BOP işte bu? BOP'un ne demek olduğunu bilmeyenler varsa, Irak'taki manzarayı seyretsinler. Yetmezse, Afganistan'daki işgale uzansınlar. Yok, orası da kesmezse, Lübnan'daki İsrail vahşetini hatırlasınlar?Her tarafımız "BOP kuşatması" altında; ABD ve İsrail ile stratejik ortaklık manevraları bunun bir parçası, AB'ye uyum tezgahtarlıları bunun bir parçası, IMF ile stand-bylar bunun bir parçası? İşçi, memur, emekli, dul ve yetim kuşatma altında? Meteliğe kurşun sıkıyor. Köylü-çiftçi kuşatma altında? Kan ağlıyor.Sanayici, tüccar, esnaf kuşatma altında? Sinek avlıyor.Türk Milletinin malı yeraltı kaynakları ve yerüstü işletmeleri kuşatma altında? Ecnebilere peşkeş çekiliyor. Mesela, tam bu noktada en çarpıcı pozisyonlardan biri şu; AKP'nin, TÜPRAŞ'ın yüzde 14.8'ini kaş-göz arasında kendisine sunduğu İsrailli S. Ofer'i, ne Danıştay, ne hukuk, ne devlet, yerinden oynatabiliyor.Kadın-erkek, genç-ihtiyar, çoluk-çocuk topyekün Türk milleti kuşatma altında? AKP'nin konuşlandığı Millet Meclisi azınlıkların ve ecnebilerin taleplerini karşılamaya çalışıyor, onlar için olağanüstü toplanıyor, olağanüstü performans gösteriyor ve olağanüstü dağılıyor. Türk Milletinin en doğal ve en hayati isteklerine sıra gelince, AKP hükümeti kulaktan kulağa "muktedir değiliz" diye fısıldıyor.Asker kuşatma altında? Başına BOP çuvalı geçiriliyor. Şemdinli provokasyonlarına ve Diyarbakır tezgâhlarına konu ediliyor. "Türk askerinin başına çuval geçiren BOP'çu"ların talepleri istikametinde şekillenen oldu-bitti tezkerelerle İsrail'in güvenliğini korumak üzere Lübnan'a gönderiliyor, işgalcilerin güvenliğini sağlamak üzere Afganistan'a sürülmek isteniyor. Vatikan suyu içmiş "Müslüman kisveli diyalogcular" ve etnik damarları kabartılmış Türkiyeliler "azınlık cemaat" halinde Türk askerini hedef alıyorlar; "Potini niye aşıyor bunlar, yeni bir 28 Şubat mı, ne?!" türünden "demokratik teraneler"le hem "işbirliği içinde oldukları ecnebi"lere himmet çağrısı yapıyorlar, hem de yüce milletimizin gönlünü "kendi askeri"ne karşı soğutma ameliyesi uyguluyorlar? Bu "suçlu psikozuyla malul demokrasi teraneleri", biraz da alaca karanlıkta mezarlığından yanından geçen korkağın yüreğindeki endişesini bastırmak için ıslık çalması türünden bir refleks.Vatan kuşatma altında? Ecnebilere satılıyor. Henüz satılamayan kısımlar ise, sonradan görme Talabani ve dağdan inme Barzani'nin tehditleriyle savruluyor.AKP hükümeti, BOP planındaki pozisyonuna göre, stratejik ortakları olan ecnebileri memnun etmek üzere "vaziyeti idare" ediyor. Yağdan kıl çeker gibi Türkiye'yi BOP'a doğru sürüklüyor.AKP'nin BOP pozisyonu, Türkiye'nin kuşatılmasını hızlandırıyor, katmerleştiriyor. Bu sebeple, Türkiye'nin kuşatılmışlıktan kurtulması için iki yol var.Ya AKP'nin BOP'tan kurtulması lazım, bir? Ki, bu da, AKP'nin varoluş sebebinin yok olması, dolayısıyla varlığının yok olması demektir. Ya da Türkiye'nin AKP'den kurtulması lazım, iki.Bu iki şıktan birinin ardından da, milli modeli ve milli çözümleri bulunan yegane parti olan BTP'nin tek başına iktidara taşınarak devlet-millet, sivil-asker, tek yürek tek bilek olmuş vaziyette 70 milyonun gece-gündüz çalışması, çalışmamız şart? "Bu sefer BTP" diyenler bu gerçeği fark etti; yetmez, topyekün 70 milyonun bu gerçeği haykırması kaçınılmaz.Aksi halde BOP'çular, oldu-bittilerle Türkiye'nin, sivil-asker topyekün Türk milletinin elini-kolunu bağlarlar. Sonra da "yasa bunu diyor arkadaş, sen yasalara karşı mı çıkıyorsun" diye efelene efelene, ayaklarımızın altından topraklarımızı kaydırırlar. O zaman da, ne vatan kalır, ne devlet, ne din, ne namus? O halde vakit, kendimize gelme ve kendine gelemeyenleri ayıktırma vaktidir.