Mustafa Kemal Atatürk'ün "Beni Türk hekimlerine emanet ediniz." sözü, tüm alanlarda olduğu gibi Sağlık alanında da "millilik" esasına dikkat çekmesi açısından önemlidir ve bizlere önemli mesajlar vermektedir.
Şimdi onun sağlık alanında söylediği söz ve icraatlarına dikkatlerinizi çekmek isterim.
Atatürk, insan sağlığı üzerine olan çağdaş kavramların ve değerlerin ülkemize getirilmesinde öncülük etmiştir.
Onunla birlikte ülkemizde sağlık kavram ve hizmetleri yepyeni bir biçim ve içerik kazanmıştır.
Sağlık tarihi yönünden Türkiye Cumhuriyeti'ndeki en önemli olaylardan biri kuşkusuz Sağlık Bakanlığı'nın kuruluşudur. Sağlık hizmetleri, Osmanlı Devleti'nde İçişleri Bakanlığı kapsamında temsil edilmekte idi. TBMM'nin açılmasından hemen sonra kurulan ilk hükümette Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı da yer almıştır. Sağlığın bakanlık düzeyinde işlevsellik kazanması, ülkemiz için yepyeni bir durumken, dünyada da sağlık hizmetlerinin bakanlık düzeyinde temsil edildiği ilk birkaç ülkeden biri olmuştur.
1923 yılında sağlık hizmetleri ülke genelinde yaygınlaştırılırken, ilk yıllarda koruyucu hekimliğe önem verildi.
Atatürk Koruyucu Hekimliği "Tıbbi bir sağlık koruma olduğu gibi sosyal bir sağlık korumadır" şeklinde tanımlamıştır. Ve temel kaygılarından birinin, "koruyucu ve geliştirici hizmetlerin bir an önce halka ulaştırılması" olduğunu ifade etmiştir.
1924'te alınan bir kararla Ankara, İstanbul, Sivas, Trabzon, Erzurum ve Diyarbakır'da örnek hastaneler yaptırıldı. Bu hastanelere bulunduğu ilin adı ile birlikte Numune Hastanesi adları verilmiştir.
Halk sağlığı kavram ve hizmetlerinin geniş biçimde algılanması ve yaşama geçirilmesi adına "Etimesgut Numune Dispanseri" Atatürk'ün direktifleriyle hizmete açılmıştır.
1925 yılında hazırlamış olduğu bir programla, sağlık sorunları üzerine dikkatle eğilmenin gereğini duymuştur.
1930 yılında "Umumi Hıfzıssıhha Kanunu" yürürlüğe girmiştir. Halk Sağlığı hizmetlerinin "Hıfzıssıhha Kanunu" ile yasal bir temele oturması Türkiye'de sağlık alanına bütüncül bir açıdan bakılmasının önemli kilometre taşlarındandır.
1931 yılında "Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi" hizmete açılmıştır. Bu kurum, memlekette hüküm süren hastalıklar ve bunların sebepleri, mücadelede güdülecek yollar ve yöntemler hakkında incelemelerde bulunmuş, aşılar ve serumlar hazırlamaya başlamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde 22 farklı çeşit aşı üretilmeye başlanmıştır. Üç milyonu aşkın doz çiçek aşısının sadece Sivas'ta üretilmiş olduğunu dile getirmek, bu bağlamda yeterli bir fikir verebilir kanımca.
1936 yılında çıkarılan "Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Teşkilatı ve Memurin Kanunu" ve bu kanunlara ek olarak çıkarılan kanunlarla, sağlık hizmetleri ve Bakanlığın merkez ve taşra örgütü düzenlenmiştir. Sınır şehirlerinde sağlık kontrolleri artırılarak, bulaşıcı hastalıkların ülkeye girmemesi için tedbirler alınmıştır. Bataklıklar kurutulmuştur.
11 Haziran 1868 tarihinde "Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti" adıyla kurulan Kızılay teşkilatının ismi, 1935'te "Türkiye Kızılay Cemiyeti" olarak Atatürk tarafından değiştirilmiştir.
Kızılay teşkilatı devletin desteği ve halkın bağışlarıyla güçlendirildi. Bu sayede Kızılay, daha çok kişiye yardım etme olanağını elde etmiştir.
Bulaşıcı hastalıklara karşı alınan köklü tedbirlerle verem, trahom, frengi, sıtma kontrol altına alınmış, çiçek, tifüs, veba, kolera gibi hastalıklar da ülkede pek görünmez olmuştur.
Atatürk, 1922'de söylediği şu sözle, Sağlık alanındaki hedefleri sıralamıştır.
"Sağlık ve sosyal yardım konularında izlediğimiz amaç şudur:
* Milletimizin sağlığının korunması ve kuvvetlendirilmesi,
* Ölümün azaltılması,
* Nüfusun artırılması,
* Bulaşıcı ve salgın hastalıkların etkisiz hale getirilmesi,
* Bu yolla millet bireylerinin dinç ve çalışmaya yetenekli bir halde sağlıklı vücutlar olarak yetiştirilmesi…" 1922 (Atatürk'ün S.D.1, s. 217)
Yarın, günümüzdeki sağlığa bakışı değerlendireceğiz…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
- Meydanlar bize ne mesaj veriyor? / 31.03.2025
- Büyük İsrail Projesi ve Kürt Özerk Bölgesi / 23.03.2025
- Kadınların hak arayışı ve ekonomik bağımsızlık / 18.03.2025
- Gençler umutlarını kaybediyor / 17.03.2025
- Atatürk ve demokrasi / 14.03.2025
- Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü / 13.03.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinin başrolünde kim var? / 11.03.2025
- Tam bağımsız Türkiye, milli birlik ve ekonomi / 10.03.2025
- Silah bırakma açıklaması stratejik bir hamle mi, yeni bir plan mı? / 07.03.2025
- Vatandaşın cebine para koyarsak enflasyon artar mı? / 06.03.2025
- Büyük İsrail Projesi ve Kürt Özerk Bölgesi / 23.03.2025
- Kadınların hak arayışı ve ekonomik bağımsızlık / 18.03.2025
- Gençler umutlarını kaybediyor / 17.03.2025
- Atatürk ve demokrasi / 14.03.2025
- Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü / 13.03.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinin başrolünde kim var? / 11.03.2025
- Tam bağımsız Türkiye, milli birlik ve ekonomi / 10.03.2025
- Silah bırakma açıklaması stratejik bir hamle mi, yeni bir plan mı? / 07.03.2025
- Vatandaşın cebine para koyarsak enflasyon artar mı? / 06.03.2025