Mehmet Ali Birand, AB aleyhine tavır koyanlardan eğer "AB karşıtı çete" (28.2.2002)diye bahsediyorsa bizim de onu ve "dâva arkadaşlarını"; Birinci Dünya Savaşı sonundaki mütareke İstanbul'u devrinde müstemleke müfettişleri, komiserleri, yabancı asker postalları güdümünde bulunan kukla Damat Ferit Hükümeti'nin kurdurup "tut" diye Kuvayi Milliye çetelerinin üzerine saldığı "Kuvayi Seyyare"ye benzetme hakkımız doğmuş demektir.
Ben bir gün önce yapılan MGK toplantısında "susanların değil konuşanların konuştuklarına" bakarak kurulun asker kanadının da Birand'ın yukarıdaki çete kavramının içinde mütalâa edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü askerler MGK'da Kürtçe Eğitime, TV yayınına, PKK'nın sandığa dâvet edilmesine ve idamın kaldırılmasına karşı çıkmışlar.
Bütün bu söylemler, Müstemleke Baş Müfettişi Verhaugen ve onun ülkemizdeki komiseri Karen Fogg'un ve onlarla müteaddid zamanlarda "makbuz karşılığı para" alarak teşriki mesai yapan her meslekten işbirlikçi "Kuvayi Seyyare"nin Türkiye için çizdiği AB hedefine tamamen aykırı söylemlerdir.
Son bir hafta içinde askerin reaksiyonunu test etmek için değişik oyunlar tezgâhlandı.
Önce 25 Şubat tarihli Sabah Gazetesi'nde Şamil Tayyar imzasıyla ve "Genelkurmay Başkanlığı İdamın Kalkmasına Karşı" başlığı ile şu haber yayınlandı: "1- AB sürecinde Türkiye'nin terörle mücadelesini zaafa uğratabilecek adımlara dikkat edilmelidir. 2- İdam 18 yıldır uygulanmıyor, bu konudaki mutabakat olağanüstü şartlar gelişmedikçe sürebilir. 3- Ancak, Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar dikkate alınmalı, terör, yakın savaş ve savaş hali, idam cezası kapsamında olmalıdır. 4- Ana dilde eğitim konusunda yapılacak düzenlemeler, bölücü terör örgütünün siyasallaşma amaçlarına hizmet etmemelidir."
Bu haber İkinci Başkan Orgeneral Büyükanıt'a dayandırılıyordu ve bizce tamamen masa başında hazırlanmıştı. Asker "istemedi" diyerek olta atılıyor, askerin "hayır söylemedik" veya "evet söyledik" diyeceğine göre ağızdan bir lâf koparmaya çalışılıyordu.
Oyunun ikinci ve danışıklı perdesi ertesi gün Hürriyet ve Radikal'de sahneye kondu. Hürriyet'e göre Orgeneral Büyükanıt, "Benim tarafımdan bu konularda hükümete herhangi bir görüşün iletilmesi gibi bir durum söz konusu olmamıştır'' diye konuşmuştu. Orgeneral Büyükanıt, bu açıklamayı yaparken de "çok hassas bir konu olması nedeniyle haberlerin içeriğini tartışmayacağını'' belirtmişti. Hürriyet şöyle devam ediyordu: "Bununla birlikte, Genelkurmay Başkanlığı çevrelerinden alınan bilgiler, Genelkurmay'ın terör suçlarının idam cezası kapsamı içinde tutulması yolunda bir tutumunun olmadığını gösteriyor."
Radikal de aynı oyuna Murat Yetkin'le devam ediyordu: "Dün bu soruları Genelkurmay'ın en üst düzeyindeki kaynaklarımla konuşma fırsatım oldu. Söz verdiğim için isim yayımlayamıyorum, ama idam cezasının kaldırılması tartışmalarında Genelkurmay'ın resmi görüşünün dün öğleden sonrası itibarıyla şöyle olduğunu söyleyebiliyorum: 1.Genelkurmay, idam cezasının kaldırılması tartışmalarına adının karıştırılmasından rahatsız. Bu tartışmalara askerin adının karıştırılmasının arkasında kendi siyasi görüşlerine askeri alet etmek isteyen çevrelerin olduğuna, bu tür haberlerin de aynı gruplarca yayıldığına inanıyorlar. 2. 'Ne Büyükanıt, ne Kıvrıkoğlu, ne de Türk Silahlı Kuvvetleri adına herhangi bir kişinin' idam cezası konusunda 'ne Başbakan'a, ne de hükümet adına bir kişiye' bu konuda bir bilgi ya da görüş iletmediğini' söylüyorlar."
Aynı günlerde ve koordineli olarak ANAP'ın Keçeciler aracılığı ile "PKK'ya sandık" tezgâhını da gözden kaçırmamak gerek.
Vallahi öğünmek gibi olmasın ama bizim de Genelkurmay'da "isimlerini veremeyeceğimiz bir takım kaynaklarımız" var. Biz de onlarla konuştuk: "PKK'yı sandığa davet PKK'nın yeni stratejisi olan siyasallaşmasına çanak tutmaktır, Kürtçe eğitim kabul edilirse sırada başka mozayik diller vardır, bölücüler ve hainlere idamı kaldırırsanız memleket savunması zaafa uğrar, Türkiye gerçeklerini düşünmeden AB'nin her dediğine evet demek yeni Sevr'ler yaratmaktır, ihanettir" dediler.
"Yazabilir miyim?"dedim, "Aynen yaz" dediler.
Öyleyse şimdi buyurun buradan yakın...
Ben bir gün önce yapılan MGK toplantısında "susanların değil konuşanların konuştuklarına" bakarak kurulun asker kanadının da Birand'ın yukarıdaki çete kavramının içinde mütalâa edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü askerler MGK'da Kürtçe Eğitime, TV yayınına, PKK'nın sandığa dâvet edilmesine ve idamın kaldırılmasına karşı çıkmışlar.
Bütün bu söylemler, Müstemleke Baş Müfettişi Verhaugen ve onun ülkemizdeki komiseri Karen Fogg'un ve onlarla müteaddid zamanlarda "makbuz karşılığı para" alarak teşriki mesai yapan her meslekten işbirlikçi "Kuvayi Seyyare"nin Türkiye için çizdiği AB hedefine tamamen aykırı söylemlerdir.
Son bir hafta içinde askerin reaksiyonunu test etmek için değişik oyunlar tezgâhlandı.
Önce 25 Şubat tarihli Sabah Gazetesi'nde Şamil Tayyar imzasıyla ve "Genelkurmay Başkanlığı İdamın Kalkmasına Karşı" başlığı ile şu haber yayınlandı: "1- AB sürecinde Türkiye'nin terörle mücadelesini zaafa uğratabilecek adımlara dikkat edilmelidir. 2- İdam 18 yıldır uygulanmıyor, bu konudaki mutabakat olağanüstü şartlar gelişmedikçe sürebilir. 3- Ancak, Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar dikkate alınmalı, terör, yakın savaş ve savaş hali, idam cezası kapsamında olmalıdır. 4- Ana dilde eğitim konusunda yapılacak düzenlemeler, bölücü terör örgütünün siyasallaşma amaçlarına hizmet etmemelidir."
Bu haber İkinci Başkan Orgeneral Büyükanıt'a dayandırılıyordu ve bizce tamamen masa başında hazırlanmıştı. Asker "istemedi" diyerek olta atılıyor, askerin "hayır söylemedik" veya "evet söyledik" diyeceğine göre ağızdan bir lâf koparmaya çalışılıyordu.
Oyunun ikinci ve danışıklı perdesi ertesi gün Hürriyet ve Radikal'de sahneye kondu. Hürriyet'e göre Orgeneral Büyükanıt, "Benim tarafımdan bu konularda hükümete herhangi bir görüşün iletilmesi gibi bir durum söz konusu olmamıştır'' diye konuşmuştu. Orgeneral Büyükanıt, bu açıklamayı yaparken de "çok hassas bir konu olması nedeniyle haberlerin içeriğini tartışmayacağını'' belirtmişti. Hürriyet şöyle devam ediyordu: "Bununla birlikte, Genelkurmay Başkanlığı çevrelerinden alınan bilgiler, Genelkurmay'ın terör suçlarının idam cezası kapsamı içinde tutulması yolunda bir tutumunun olmadığını gösteriyor."
Radikal de aynı oyuna Murat Yetkin'le devam ediyordu: "Dün bu soruları Genelkurmay'ın en üst düzeyindeki kaynaklarımla konuşma fırsatım oldu. Söz verdiğim için isim yayımlayamıyorum, ama idam cezasının kaldırılması tartışmalarında Genelkurmay'ın resmi görüşünün dün öğleden sonrası itibarıyla şöyle olduğunu söyleyebiliyorum: 1.Genelkurmay, idam cezasının kaldırılması tartışmalarına adının karıştırılmasından rahatsız. Bu tartışmalara askerin adının karıştırılmasının arkasında kendi siyasi görüşlerine askeri alet etmek isteyen çevrelerin olduğuna, bu tür haberlerin de aynı gruplarca yayıldığına inanıyorlar. 2. 'Ne Büyükanıt, ne Kıvrıkoğlu, ne de Türk Silahlı Kuvvetleri adına herhangi bir kişinin' idam cezası konusunda 'ne Başbakan'a, ne de hükümet adına bir kişiye' bu konuda bir bilgi ya da görüş iletmediğini' söylüyorlar."
Aynı günlerde ve koordineli olarak ANAP'ın Keçeciler aracılığı ile "PKK'ya sandık" tezgâhını da gözden kaçırmamak gerek.
Vallahi öğünmek gibi olmasın ama bizim de Genelkurmay'da "isimlerini veremeyeceğimiz bir takım kaynaklarımız" var. Biz de onlarla konuştuk: "PKK'yı sandığa davet PKK'nın yeni stratejisi olan siyasallaşmasına çanak tutmaktır, Kürtçe eğitim kabul edilirse sırada başka mozayik diller vardır, bölücüler ve hainlere idamı kaldırırsanız memleket savunması zaafa uğrar, Türkiye gerçeklerini düşünmeden AB'nin her dediğine evet demek yeni Sevr'ler yaratmaktır, ihanettir" dediler.
"Yazabilir miyim?"dedim, "Aynen yaz" dediler.
Öyleyse şimdi buyurun buradan yakın...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002