Uzm. Dr. Cengiz Veysi YOLDAŞİnsanın yaşamasını sağlayan ve dış zararlı etkenlere karşı koyan vücudun savunma sistemine "bağışıklık sistemi" adı verilmektedir.Vücudumuz kendi yapısını çok iyi tanımakta ve kendisine yabancı olan her türlü mikropları ayırt edebilmektedir. Vücut, kendisine yabancı mikropların yapısını tanımladıktan sonra bu yapıları etkisiz hale getirebilecek savunma cisimcikleri (antikorlar) yapar. Mesela, kızamık geçiren bir çocuk bu nedenle yaşamı boyunca bir daha kızamığa yakalanmamaktadır. Ancak bir kez geçirildiğinde bile ağır seyreden ve ölüm, sakatlık, zeka geriliği gibi ciddi sonuçlara neden olabilen hastalıkların varlığı söz konusu olduğunda kişileri bu hastalıklardan korumanın ne kadar önemli olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Hastalıklardan korunmadan etkin, en güvenli ve en ucuz yöntem kişilerin aşılanmasıdır.İnsan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğinde olan virüs, bakteri vb. mikropların hastalık yapma kudretlerinden arındırılarak ya da bazı mikropların salgıladığı zehirlerin etkisinin ortadan kaldırılarak sağlam kişilere verilmesi için geliştirilen biyolojik maddelere "aşı" denilmektedir. Aşı, kişileri hastalıklardan ve hastalıkların kötü sonuçlarından koruyabilmesi için, sağlam ve risk altındaki kişilere uygulanmaktadır.***Oluşan antikorlar vücutta uzun süre kalırlar ve bu süre içinde aynı mikrop vücuda tekrar girerse, bu mikrobun hastalık oluşturmasına fırsat vermeden ortadan kaldırılmasını sağlarlar. Herhangi bir aşının koruyucu etki gösterebilmesi için uygun yaşlarda ve uygun aralıklarla yapılması şarttır. Zira aşıların çocuklara hastalıklara yakalanma riskinin en yüksek olduğu dönemlerden önce yapılması gerekmektedir.Başlıca aşı tipleri şunlardır;Canlı aşılar: Aşı içerisindeki mikroorganizma canlı olmakla birlikte vücut için tamamen zararsız hale getirilmiştir. Verem, kızamık, kızamıkçık ve kabakulak aşıları buna örnektir.Ölü aşılar: Aşıda kullanılan mikroorganizmalar öldürülmüştür. Ancak vücudu uyararak antikor dediğimiz koruyucu maddelerin yapılmasını sağlayacak özellikleri korunmuştur. Boğmaca aşısı buna örnektir.Subünit aşılar: Aşıda kullanılan mikroorganizmalar öldürüldükten sonra parçalanır. Bu parçalardan vücudu uyararak koruyucu antikorların yapılmasını sağlayacak parçalar, aşı yapımında kullanılmaktadır. Örnek olarak Hepatit B ve Grip aşıları verilebilir.Toksoid aşıları: Bu tür aşılarda mikroorganizmaların kendileri kullanılmaz. Bazılarının ürettiği zehirler çeşitli kimyasal maddelerle işlenir ve hastalık yapıcı etkileri yok edilerek aşı yapımında kullanılır. Tetanoz ve difteri aşıları bu tip aşılardır.***Günümüz modern teknolojisi ile üretilen aşılarda yan etki olasılığı hiç yok denecek kadar azaltılmıştır. Aşı uygulandıktan sonra çok nadir olarak vücutta ve aşı yerinde bir takım yan etkiler oluşabilir. Bu yan etkiler çok nadir olmakla birlikte genellikle çok yüksek ateş, aşı yerinde ağrı ve kızarıklık şeklindedir. Bu yan etkiler genelde kısa süreli olup doktor tedavisi gerektirmezler ve annelerin basit önlemler almasıyla kolaylıkla ortadan kaldırılabilir. Aşı uygulaması sonrasında çok nadir olmakla birlikte aşı bileşiminde bulunan maddelere karşı oluşan alerjik ve sistemik reaksiyonlar görülebilmektedir.Ancak bu reaksiyonlar, hastalığın oluşması ile ortaya çıkabilecek ağır sonuçların yanında mukayese edilemeyecek derecede önemsiz kalmakta ve çok daha hafif olmaktadır.Aşıların yapılmasını engelleyecek faktörler çok kısıtlıdır. Halkımız tarafından inanılan ve bu nedenle çocukların aşıya götürülmesini engelleyen hafif ateş, ishal gibi durumların bir engel teşkil etmediği artık bilimsel araştırmalar ile kanıtlanmıştır.***Biyolojik ürünler olarak bilinen aşı, serum ve bazı kan ürünleri, ısı, güneş ışığı, donma gibi dış etkenlerden kolayca etkilenip zarar görebilirler. Aşıların saklanmasında en ideal ısı +2 c ile +8 derece arasındaki buzdolabı raf ısısıdır. Çocuğunuz için eczaneden aşı alırken buz aküsü ile almaya özen gösteriniz.Çocukluk döneminin ağır ve ciddi hastalıklarından olan difteri, boğmaca ve tetanoz hastalıkları yapılan geniş aşılama çalışmaları ile önemli derecede ortadan kaldırılmış olmakla birlikte maalesef tüm çabalara rağmen bu hastalıkların kökü kazınamamıştır. Bu üç hastalık artık ender olarak görülse de hastalığın ciddiyeti, olumsuz sonuçları ve ölümlere yol açması bu hastalıklara karşı aşılanmanın önemini açıklamaktadır.Sorularınız için: 0212-644.22.00meltem@meltemhastanesi.com
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012