Malumunuz içinde bulunduğumuz Aralık ayı, asgari ücretli milyonlarca çalışanın önümüzdeki yıl için maaşlarındaki artışların belirleneceği bir ay.
Bu kapsamda asgari ücreti, yasa gereği işçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor.
Komisyon, yeni asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında teamül üzerine Aralık ayında dört kez toplanıyor.
İlk toplantısını 7 Aralık'ta yapan komisyon bugün ikinci kez toplanacak.
Bakanlığın belirlediği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyonda, en az 10 üyenin katılımıyla toplanıp oy çokluğuyla karar veriyor. Oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın çoğunluğu sağladığı kabul ediliyor.
Bu ay sonu asgari ücrette yapılacak artış da belli olacak.
Ancak geçtiğimiz yıllarda asgari ücrette yapılan artışlar, ne kadar yüksek oranda olursa olsun, hemen her kalem ürüne gelen fahiş zamlarla bir-iki ay geçmeden maaşlardaki artış kat kat geri alındığı için bu yıl da benzer şeyler yaşanacağı kesin.
Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan'ın verdiği bilgilere göre, asgari ücret çalışanların yüzde 40'ının tek gelir kaynağı durumunda.
Arslan'ın açıklamasına göre Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında toplam çalışanlar içerisinde asgari ücretlilerin oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 15 ile Slovenya. En düşük olduğu ülke ise yüzde 0.6 ile İspanya. AB'de tüm çalışanlar içerisinde asgari ücretli çalışanların ortalaması yüzde 5-6 düzeyinde.
Resmi verilere göre ülkemizde ise bu oran yüzde 38.
Gidişat böyle devam ederse önümüzdeki yıllarda ülkemizde her iki çalışandan 1'i asgari ücrete talim etmek zorunda kalacak.
Aslında asgari ücret, kâğıt üstünde ülkemizde bir kişinin çalıştırılabileceği en düşük ücreti ifade etmektedir.
Ancak gelin görün ki AKP hükümetinin 'müthiş' ekonomi yönetimi sayesinde asgari ücret, her geçen gün daha fazla insanın geçim kaynağı olmuş durumda.
Yani ülkemizde asgari ücret kadar kazanç elde eden vatandaşlar, açlık sınırının altında yaşamak zorunda.
İktidardaki politikacılar da bu durumun çok net farkında.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin bu haftaki açıklamaları bunun itirafı niteliğinde.
Ekonomi gazetecilerine yeni yılla birlikte yapılacak ücret zamları hakkında açıklamalarda bulunan Bakan Nebati, "Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir" ifadelerini kullandı.
Oysa çalışanın maaşına yapılan zam sadaka değil, alın terinin karşılığıdır.
Çalışanların insan onuruna yakışır bir gelire sahip olmasını sağlamak da bir hükümetin ve de özellikle ekonomi yönetiminin birinci görevidir.
Ancak gelin görün ki mevcut hükümet ve de ekonomi yönetimi asgari ücret belirlerken çalışana hakkını değil, sadaka verdiği düşüncesinde... Verilen asgari ücret sadakadan farksız olsa da politikacıların asgari ücret artışından böyle bahsetmeleri yakışık almıyor.
Bu düşünce yapısını değiştirmedikçe ya da vazgeçmedikçe ülkemizde asgari ücretlinin yaşam şartların iyileşme pek mümkün görünmüyor.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024