Hacı Ömer Hüdai Baba, Harput Müftüsü Beyzade Efendiyi ve İmam Efendi'yi (Osman Bedreddin Erzurumi) çağırarak İslam'ın anlatılması ve kulların irşadı hususunda şöyle bir vazife taksiminde bulunur. Der ki: "İmam efendi, eşraftan olan zenginlerle, varlıklı ve mevki sahipleriyle ilgilen. Müftü Efendi, hoca ve müezzinlerle, okumuş yazmış olanlarla uğraşsın. Onları da bu irşad eder. Bize de ümmeti Muhammed'in fakir ve günahkârları, harp gazileri, kalender meşrep olanları kalsın. Onların irşadıyla da biz uğraşalım." Hakikaten de Hüdai Baba Hazretlerinin halife ve müridlerinin ekseriyeti zikredilen insanlardan müteşekkildi. Hatta o devirde Elazığ ve çevresinde Hamza namıyla meşhur ve halkın korktuğu bir eşkıya vardı ki, Şeyh'in evini soymaya gelmiş, o anda yaşadığı harikulade hallerden sonra Şeyh'e intisab etmiş ve onun seçkin halifelerinden olmak şerefini kazanmış ve Hamza Baba olmuştur. * * *Bu gönül insanlarının Allah'ın katında mükafatları pek büyüktür. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de, "Onlar mahzun olacak değillerdir" dediği bu salih ve sıddık insanların makamlarını biz tasnif edemeyiz. Ancak bizler Kur'an'a bağlılıkları, Resûlü'nün ahlakına benzemeleri, ibadete ve takvaya ne ölçüde bağlı oldukları, yaptıkları hizmet, yetiştirdikleri halifeler, bıraktıkları talebeler ve etkiledikleri coğrafyadan bir velinin ne derecede yüksek bir mevkide olduğunu zahiren de olsa anlamış oluyoruz. İmam Gazali büyük âlimlerin bu konuda nasıl bir tavır takıldıkları ve Allah yolunda nasıl cihad ettiklerini şöyle açıklar :"İşte iyiliği emredip kötülükten alıkoymakla ilgili olarak âlimlerin tutumu ve davranış tarzı şöyle olmuştur, onlar padişahların baskı ve nufüzuna çok az önem vermişler ve korunmaları hususunda Allah'ın inayetine başvurmuşlar, eğer nasipleri şehadet olmuşsa Allah'ın haklarında ki bu hükümlerini hoşnutlukla karşılamışlardır. İşte böylelikle sırf Allah rızasına yönelerek halis niyete sahip oldukları için sözleri katı kalplere tesir ederek onları yumuşatmış kalplerin katılığını gidermişleridir." Sulemi, "Bize kendi katından bir veli ver" ayetini, "bize senden sonra gitmemizi gösterecek bize kılavuzluk edecek bir veli ver" şeklinde mânâlandırıyor. Bu ayete göre ancak hidayeti sahih olan sadatın yoluna giden ve onların feyizleri kendisine tesir etmiş bulunan bir insana iktida edilebilir. Böyle bir insana iktida edenin onun nazarı ve bereketi ile yükselebileceğine selamete erebilmek için sadece mürşidi görebilmenin kafi gelmeyip onun nazarınada uğramak gerektiğine işaret ediliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Arda Karani / diğer yazıları
- Elbise Kuramı-3 / Elbise insanda gizlidir / 11.05.2024
- Elbise Kuramı-2 / İnsan elbisesinde saklıdır / 10.05.2024
- İCMA VE İCTİHAD / 26.10.2022
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022
- Elbise Kuramı-2 / İnsan elbisesinde saklıdır / 10.05.2024
- İCMA VE İCTİHAD / 26.10.2022
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022