Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, İran'ı geçtiğimiz hafta ziyaret etti ve İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani ile görüştü.
Çin ile İran arasında tam 17 anlaşma imzalandı.
İki ülke 10 yıl içerisinde aralarındaki ticaret hacmini 600 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.
İran ile Çin arasındaki anlaşmalar kısa süreli değil.
Basın toplantısında İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin açıklamasına göre, İran ile Çin, önümüzdeki 25 yılı kapsayan stratejik ilişki geliştirmek konusunda anlaştı.
İran ile Çin arasındaki uzaklık uçakla 5 bin kilometre.
İran'da ortaya çıkan fırsatları gören Çin, bakan ya da başka yetkilileri göndermek yerine bizzat devlet başkanıyla ziyaret ederek İran'la ilişkilerini kuvvetlendiriyor.
Çin 5 bin kilometre öteden İran'a gelir de Avrupalılar durur mu?
Avrupa ve ABD'den hemen her gün üst düzey bir heyet İran'a geliyor ve yeni yeni anlaşmalarla ülkelerine dönüyor.
Hal böyleyken 560 kilometre uzunluğunda bir sınırla İran'la komşu olan Türkiye ne yapıyor?
Kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey yapmıyor.
Oysa bütün diğer ülkelerden önce Türkiye gidip, 'Komşu var mı bir isteğin, ihtiyacın' diye sorması gerekirdi.
Soramadı?
Neden?
Çünkü İran'a 'Bir ihtiyacın var mı' sorusunu Çin, ABD, Rusya, İngiltere, Almanya başta olmak üzere tüm Avrupa Birliği ülkeleri sorarken Türkiye'nin bunu sormaya yüzü yok!
Çünkü Suriye krizi ve Irak'ta yaşananlar başta olmak üzere sayısız meselede hiç gereği yokken Türkiye, İran'la karşı karşıya geldi.
AKP hükümetini kullanarak Türkiye'yi bölgede asla karşı karşıya gelmemesi gereken İran'la konuşamayacak duruma getirenler şimdi İran pazarında fırsatları değerlendirme peşinde koşarken Türkiye ise AKP hükümeti sayesinde, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'in verdiği talimatları yerine getirip, aferin alma peşinde koşuyor.
İran fırsatı kaçarken Türkiye sadece siyasi olarak değil aynı zamanda ekonomik olarak da kuşatılıyor.
Türkiye, ilan edilmemiş bir ambargo maruz kalmış durumda. İran yıllarca süren ambargonun altından yüz akıyla kârlı çıkarken, mevcut siyasi anlayışla içinden çıkılması mümkün olmayan bir girdabın içine Türkiye yuvarlanıyor.
Çin ile İran arasında tam 17 anlaşma imzalandı.
İki ülke 10 yıl içerisinde aralarındaki ticaret hacmini 600 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.
İran ile Çin arasındaki anlaşmalar kısa süreli değil.
Basın toplantısında İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin açıklamasına göre, İran ile Çin, önümüzdeki 25 yılı kapsayan stratejik ilişki geliştirmek konusunda anlaştı.
İran ile Çin arasındaki uzaklık uçakla 5 bin kilometre.
İran'da ortaya çıkan fırsatları gören Çin, bakan ya da başka yetkilileri göndermek yerine bizzat devlet başkanıyla ziyaret ederek İran'la ilişkilerini kuvvetlendiriyor.
Çin 5 bin kilometre öteden İran'a gelir de Avrupalılar durur mu?
Avrupa ve ABD'den hemen her gün üst düzey bir heyet İran'a geliyor ve yeni yeni anlaşmalarla ülkelerine dönüyor.
Hal böyleyken 560 kilometre uzunluğunda bir sınırla İran'la komşu olan Türkiye ne yapıyor?
Kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey yapmıyor.
Oysa bütün diğer ülkelerden önce Türkiye gidip, 'Komşu var mı bir isteğin, ihtiyacın' diye sorması gerekirdi.
Soramadı?
Neden?
Çünkü İran'a 'Bir ihtiyacın var mı' sorusunu Çin, ABD, Rusya, İngiltere, Almanya başta olmak üzere tüm Avrupa Birliği ülkeleri sorarken Türkiye'nin bunu sormaya yüzü yok!
Çünkü Suriye krizi ve Irak'ta yaşananlar başta olmak üzere sayısız meselede hiç gereği yokken Türkiye, İran'la karşı karşıya geldi.
AKP hükümetini kullanarak Türkiye'yi bölgede asla karşı karşıya gelmemesi gereken İran'la konuşamayacak duruma getirenler şimdi İran pazarında fırsatları değerlendirme peşinde koşarken Türkiye ise AKP hükümeti sayesinde, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'in verdiği talimatları yerine getirip, aferin alma peşinde koşuyor.
İran fırsatı kaçarken Türkiye sadece siyasi olarak değil aynı zamanda ekonomik olarak da kuşatılıyor.
Türkiye, ilan edilmemiş bir ambargo maruz kalmış durumda. İran yıllarca süren ambargonun altından yüz akıyla kârlı çıkarken, mevcut siyasi anlayışla içinden çıkılması mümkün olmayan bir girdabın içine Türkiye yuvarlanıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024