Aylardır diktatörlük yaptığı gerekçesiyle ABD ve Türkiye tarafından hedef tahtasına oturtulan Beşar Esad, yaptığı açıklamalarla adeta demokrasi dersi veriyor.
Esad, yaptığı konuşmada “savaş için halk desteği gerekiyor. Türk halkının büyük çoğunluğu böyle bir savaş istemiyor. Akılcı düşünen hiçbir yetkilinin halkını karşısına alarak savaşa gireceğini düşünmüyorum” dedi. Erdoğan’a hilafet peşinde koşan ve Osmanlı sultanlığına özenen bir siyasetçi nitelemesi yaparak Başbakanımızı “demokratik mihenk taşına” vurmayı da ihmal etmedi.
Eğer halkın iradesinin TBMM’de iktidarı elinde tutan güçte tecelli edildiği kabul ediliyorsa ki başka bir şekilde düşünülemez, Esad bu konuşmasında yerden göğe kadar haklıdır. Gerçekten de Türk milleti Suriye savaşını kabul etmiyor. Neden istesin ki? Suriye ile -iktidar kanadı bu kelimeyi çok kullandığı için söylüyorum - “reel politik” açısından böyle bir savaş anlamsızken maalesef “sanal politik” gerekçelerle savaş körükleniyor.
Suriye’yle ciddi bir sorunu bir kenara bırakın aramızdaki güçlü bağlar hiçbir ülkeyle kurulamamıştır. Sınırımızdaki Hatay, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa başta olmak üzere Güneydoğunun bütün illeri Halep, Şam, Hama, Humus,Tartus ve Lazkiye şehirleriyle zamanla hemhal olmuşlardır. Asırlardır süregelen ticari ilişkilere akrabalık ve dostluk ilişkileri eklenerek kopmaz bağlar oluşturulmuştur. Adını saydığım şehirlerde binlerce ailenin birbirleri ile birinci dereceden akrabalıkları vardır. Zamanında Fransızlar tarafından o coğrafyada çizilen suni sınırlar bile gidiş-gelişleri engelleyememiştir.
Esad, Esed olmadan önce sınırdaki bayram kutlamalarını hatırlarsanız her bayramın klasik görüntüleriydi. Bayramların en coşkulu kutlama mekanları Suriye-Türkiye sınırıydı. Tel örgüler üzerinden hediyeleşen öbek öbek akrabalar bütün engelleri aşarak sevgilerini gösteriyorlardı. Şimdi o kendilerini paralayarak sınır boylarında mübarek bayramları kutlayan insanların birbirleriyle savaşmalarının siyasi izahını hiç kimse yapamaz. İşte Esad, bunu anlatmaya çalışıyor.
Yani Suriye halkı, hem akrabamız hem komşumuz hem de dindaşımızdır.
Bir milyona yaklaşan Türkmen nüfusunun varlığından dolayı da aynı zamanda soydaşımızdır.
Sünni-Şii fitnesi çıkarmaya çalışan ayak takımı zavallılarını yok sayarsak, yolumuz Ehl-i Beyt yoludur. Bu yüzden dünya ve ahiret kardeşlerimizdir.
Sınır ticareti vasıtasıyla her gün binlerce kişi yurdumuza geldiği için misafirlerimizdir.
Başta Mısır, Filistin, Körfez Ülkeleri, Ürdün, Lübnan olmak üzere bütün Ortadoğu coğrafyasına yaptığımız ticaret, Suriye topraklarından geçtiğinden ticari partnerimizdir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Anadolu ve Rumeli’den sonra sahip olduğu tek toprak parçası olan Caber Kalesi Suriye’de olduğundan emanetçimizdir.
Ortak noktalarımızı saymakla bitiremediğimiz bu güzel ülkenin insanlarına, aramızda kin ve nefret tohumları eken ülkeler istedi diye savaşmanın alemi yoktur. AKP, Türkiye’de keskin bir darbe karşıtı rolüne bürünürken, Suriye’ye demokrasi(!) getirmek için askeri darbeye sınırsız destek veriyor. Samimi olmadığı zaten baştan bellidir. Ne yaman çelişki anlayan beri gelsin.
Bizim bildiğimiz askeri darbeler demokrasiyi rafa kaldırıyordu. AKP, dünya tarihinde ilk defa darbeyle güya demokrasi getirecek. Türkiye’de darbe karşıtı, Suriye’de darbeci! Darbeli matkapları biliyorsunuz. Cihazın yanında düğmesi var. Düğmeye bastığınızda darbeli çalışıyor. Basmadığınızda ise normal devrinde çalışıyor. AKP’nin darbe algılaması şaşırtıcı derecede matkabın çalışma mekanizmasına ne kadar benziyor değil mi? Maşallah, zemine göre tutumunu değiştiriyor.
Suriye’deki isyancılara sahip çıkıp meşru ve seçilmiş bir hükümete askeri darbe yapmaya çalışanlar, lütfen demokrasiden bahsetmeyiniz.
Esad, yaptığı konuşmada “savaş için halk desteği gerekiyor. Türk halkının büyük çoğunluğu böyle bir savaş istemiyor. Akılcı düşünen hiçbir yetkilinin halkını karşısına alarak savaşa gireceğini düşünmüyorum” dedi. Erdoğan’a hilafet peşinde koşan ve Osmanlı sultanlığına özenen bir siyasetçi nitelemesi yaparak Başbakanımızı “demokratik mihenk taşına” vurmayı da ihmal etmedi.
Eğer halkın iradesinin TBMM’de iktidarı elinde tutan güçte tecelli edildiği kabul ediliyorsa ki başka bir şekilde düşünülemez, Esad bu konuşmasında yerden göğe kadar haklıdır. Gerçekten de Türk milleti Suriye savaşını kabul etmiyor. Neden istesin ki? Suriye ile -iktidar kanadı bu kelimeyi çok kullandığı için söylüyorum - “reel politik” açısından böyle bir savaş anlamsızken maalesef “sanal politik” gerekçelerle savaş körükleniyor.
Suriye’yle ciddi bir sorunu bir kenara bırakın aramızdaki güçlü bağlar hiçbir ülkeyle kurulamamıştır. Sınırımızdaki Hatay, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa başta olmak üzere Güneydoğunun bütün illeri Halep, Şam, Hama, Humus,Tartus ve Lazkiye şehirleriyle zamanla hemhal olmuşlardır. Asırlardır süregelen ticari ilişkilere akrabalık ve dostluk ilişkileri eklenerek kopmaz bağlar oluşturulmuştur. Adını saydığım şehirlerde binlerce ailenin birbirleri ile birinci dereceden akrabalıkları vardır. Zamanında Fransızlar tarafından o coğrafyada çizilen suni sınırlar bile gidiş-gelişleri engelleyememiştir.
Esad, Esed olmadan önce sınırdaki bayram kutlamalarını hatırlarsanız her bayramın klasik görüntüleriydi. Bayramların en coşkulu kutlama mekanları Suriye-Türkiye sınırıydı. Tel örgüler üzerinden hediyeleşen öbek öbek akrabalar bütün engelleri aşarak sevgilerini gösteriyorlardı. Şimdi o kendilerini paralayarak sınır boylarında mübarek bayramları kutlayan insanların birbirleriyle savaşmalarının siyasi izahını hiç kimse yapamaz. İşte Esad, bunu anlatmaya çalışıyor.
Yani Suriye halkı, hem akrabamız hem komşumuz hem de dindaşımızdır.
Bir milyona yaklaşan Türkmen nüfusunun varlığından dolayı da aynı zamanda soydaşımızdır.
Sünni-Şii fitnesi çıkarmaya çalışan ayak takımı zavallılarını yok sayarsak, yolumuz Ehl-i Beyt yoludur. Bu yüzden dünya ve ahiret kardeşlerimizdir.
Sınır ticareti vasıtasıyla her gün binlerce kişi yurdumuza geldiği için misafirlerimizdir.
Başta Mısır, Filistin, Körfez Ülkeleri, Ürdün, Lübnan olmak üzere bütün Ortadoğu coğrafyasına yaptığımız ticaret, Suriye topraklarından geçtiğinden ticari partnerimizdir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Anadolu ve Rumeli’den sonra sahip olduğu tek toprak parçası olan Caber Kalesi Suriye’de olduğundan emanetçimizdir.
Ortak noktalarımızı saymakla bitiremediğimiz bu güzel ülkenin insanlarına, aramızda kin ve nefret tohumları eken ülkeler istedi diye savaşmanın alemi yoktur. AKP, Türkiye’de keskin bir darbe karşıtı rolüne bürünürken, Suriye’ye demokrasi(!) getirmek için askeri darbeye sınırsız destek veriyor. Samimi olmadığı zaten baştan bellidir. Ne yaman çelişki anlayan beri gelsin.
Bizim bildiğimiz askeri darbeler demokrasiyi rafa kaldırıyordu. AKP, dünya tarihinde ilk defa darbeyle güya demokrasi getirecek. Türkiye’de darbe karşıtı, Suriye’de darbeci! Darbeli matkapları biliyorsunuz. Cihazın yanında düğmesi var. Düğmeye bastığınızda darbeli çalışıyor. Basmadığınızda ise normal devrinde çalışıyor. AKP’nin darbe algılaması şaşırtıcı derecede matkabın çalışma mekanizmasına ne kadar benziyor değil mi? Maşallah, zemine göre tutumunu değiştiriyor.
Suriye’deki isyancılara sahip çıkıp meşru ve seçilmiş bir hükümete askeri darbe yapmaya çalışanlar, lütfen demokrasiden bahsetmeyiniz.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İkinci Trump dönemi nelere gebe? / 11.11.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024