Türk ekonomisini liberal-kapitalizme kuyruk yaptılar, papaz Malthus’un liboş anlayışına kurban ettiler. Koca Türk milletini dış borç, döviz ve faiz ilmeğiyle boğdurdular; aradaki komisyonlarla, kendilerinin ve yandaşlarının kasalarını-keselerini doldurdular.
Liberal-kapitalizmin kendisi can çekişiyor.
Liberal-kapitalist ekonominin hüküm sürdüğü ABD başta olmak üzere Avrupa Birliği devletleri batıyor, çöküyor.
AB ülkelerinin ekonomi derecelendirme notları düşürülüyor.
Piyasaları allak-bullak… Borsaları tepetaklak!
Böylesi bir “liberal kadavra”nın, Papaz Malthus’un ekonomi anlayışının peşine takılmış Türkiye ve AKP hükümeti... Onlarla yatıyorlar, onlarla kalkıyorlar; şimdi ayan-beyan görüldü ki onlarla batıyorlar.
Dünya küreselleşti, kapalı ekonomi olmaz, açık ekonomi olacak, dediler. Devletin her şeyini ecnebilere açtılar, milletin nasibini kapattılar.
Dünya vebadan kaçar gibi liberalizmden kaçarken, bunlar, liberal ekonomiden başkası olmaz, dediler; özelleştirme furyasıyla devletin-milletin elinde neyi var, neyi yok hepsini elden çıkarttılar.
Devletin küçülmesi lazım, dediler; dev bir devletin kollarını-kanatlarını kırptılar, kırdılar, cüceye çevirdiler. Banknotlu ecnebilerin ve üç-beş çapulcu teröristin elinde oyuncak yaptılar. Demokratik açılım, anayasa-manayasa diyerek devletin son çivilerini de bizzat kendileri söküyorlar.
Amerika ve Avrupa’da liberalizm tosladı, yüzüstü düştü, düşme gümbürtüsü Batı’ya kuyruk olmuş Ankara’da yankılandı, yankılanıyor. Gövde batar da, kuyruk batmaz mı?!
Prof. Dr. Haydar Baş bey, 10-15 sene önce bu batışı haber vermişti... Hem de Avrupa Birliği’nin başkentinde, Berlin’de!
7. tane Uluslararası Milli Ekonomi Modeli kongrelerinde, liberal-kapitalist ekonomilerin uygulandığı “dev görüntülü” ekonomiler ve devletlerin nasıl batacağını, niçin batacağını, hesabıyla-kitabıyla ortaya koydu.
Dev görüntülü ekonomiler, devletler, küresel şirketler ve bizimkiler gibi onlara kuyruk olmuş cüceler, cümleten batıyorlar.
AKP hükümeti seçimlerde, açlıktan karnını ovuşturan milletin gözlerini, ekranlardan gösterdiği Kanal İstanbul, 3. Köprü animasyonlarıyla adeta bağladı, gözlerini boyadı. İktidarını sürdürdü.
İşler, şimdi uygulamaya sıra gelince, yapacak firma bulunamadı, bulunamıyor.
İstanbul Boğazı’na 3. köprü yapımını da içeren Kuzey Marmara Otoyolu projesi, liberalizmin hortumlama yöntemi olan “Yap-İşlet, Ye, yediğinden arta kalan olursa Devret” formülüyle ihale açıldı. Teklif veren tek bir firma olmadı.
Efendim, 18 firma ihale şartnamesi aldı, 9 tanesi dosya verdi. 9’u şöyle yaptı. Dünyanın devlerinin gözü bu ihalede, filan… Hepsi hikaye; meğer iş, müşteri kızıştırmak!
Dünya ekonomileri batıyor; bunlar tiyatro oynuyor.
İhale saati geldi, takke düştü kel göründü; ihaleye kimse teklif vermedi.
İhale hükümetin sırtında kaldı.
AKP “devletçi” oluverdi; karizmayı çizdirdi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, “Köprüyü devlet olarak yapacağız, etap etap yapacağız” diyerek noktayı koydu.
Hani, liberaldiniz, devletin büyük yatırımlara girmesine karşıydınız, liberal ekonomi demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır, derdiniz? Ne oldu; liberalizminiz mi çöktü? Öyleyse, liberal ekonomisiz olamayan demokrasiniz, devlet köprüsünden nasıl geçecek?!
AKP, devletin öz kaynaklarıyla bu köprüyü yapacak değildir.
Sayın Bakan’ın “devletin öz kaynakları” dediği kaynak, Dünya Bankası ve sair küresel sermaye kredileri.
Öz kaynak, Prof. Dr. Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’nde anlattığı kaynaktır; şu kadar faiz ve borcu devletin ve milletin sırtına yıkmak değildir.
AKP hükümetinin “öz kaynaklarımızla köprü” dediği şey, ecnebinin faiz ve borç banknotuyla devlet ve milleti borca batırma, Hazine’yi soydurtma köprüsü olur. Sonra da liberal ekonominin gereği olarak özeleştirme furyasıyla bir başka ecnebiye devredilir.
Prof. Dr. Baş’ın Borçka’daki barajla ilgili şu dediklerini hatırlayın, hafızanızı yoklayın:
Demiri bizden, çakılı bizden, çimentosu bizden, kalıbı bizden, ustası bizden, mühendisi bizden, işçisi-çalışanı bizden, emeği bizden; banknotu, parası, kağıdı ise Dünya Bankası’ndan, IMF’den... Faizli borç! Böyle bir ekonomi anlayışı milleti ve devleti ayağa kaldırabilir mi?!
Öz kaynak, milletin emek ve üretiminin karşılığında devletin bastığı paradır; bu “öz kaynağı” ve “gerçek para” formülünü ancak Prof. Dr. Baş’ın modelinde bulabilirsiniz. Bu sebeple, kendi öz kaynaklarımızla büyük ve temel yatırımları, AKP hükümeti veya ondan farkları olmayan liberal muhalefet partileri yapamazlar. Kendi öz kaynaklarımızla büyük hizmetleri ve büyükten küçüğe tüm yatırımları ancak Bağımsız Türkiye Partisi iktidarı yapabilir. Çünkü elinde, liberalizm batağından kurtulmak isteyen dünya devletlerinin rehber edindiği Milli Ekonomi Modeli bulunan parti, sadece BTP’dir.
Liberal-kapitalizmin kendisi can çekişiyor.
Liberal-kapitalist ekonominin hüküm sürdüğü ABD başta olmak üzere Avrupa Birliği devletleri batıyor, çöküyor.
AB ülkelerinin ekonomi derecelendirme notları düşürülüyor.
Piyasaları allak-bullak… Borsaları tepetaklak!
Böylesi bir “liberal kadavra”nın, Papaz Malthus’un ekonomi anlayışının peşine takılmış Türkiye ve AKP hükümeti... Onlarla yatıyorlar, onlarla kalkıyorlar; şimdi ayan-beyan görüldü ki onlarla batıyorlar.
Dünya küreselleşti, kapalı ekonomi olmaz, açık ekonomi olacak, dediler. Devletin her şeyini ecnebilere açtılar, milletin nasibini kapattılar.
Dünya vebadan kaçar gibi liberalizmden kaçarken, bunlar, liberal ekonomiden başkası olmaz, dediler; özelleştirme furyasıyla devletin-milletin elinde neyi var, neyi yok hepsini elden çıkarttılar.
Devletin küçülmesi lazım, dediler; dev bir devletin kollarını-kanatlarını kırptılar, kırdılar, cüceye çevirdiler. Banknotlu ecnebilerin ve üç-beş çapulcu teröristin elinde oyuncak yaptılar. Demokratik açılım, anayasa-manayasa diyerek devletin son çivilerini de bizzat kendileri söküyorlar.
Amerika ve Avrupa’da liberalizm tosladı, yüzüstü düştü, düşme gümbürtüsü Batı’ya kuyruk olmuş Ankara’da yankılandı, yankılanıyor. Gövde batar da, kuyruk batmaz mı?!
Prof. Dr. Haydar Baş bey, 10-15 sene önce bu batışı haber vermişti... Hem de Avrupa Birliği’nin başkentinde, Berlin’de!
7. tane Uluslararası Milli Ekonomi Modeli kongrelerinde, liberal-kapitalist ekonomilerin uygulandığı “dev görüntülü” ekonomiler ve devletlerin nasıl batacağını, niçin batacağını, hesabıyla-kitabıyla ortaya koydu.
Dev görüntülü ekonomiler, devletler, küresel şirketler ve bizimkiler gibi onlara kuyruk olmuş cüceler, cümleten batıyorlar.
AKP hükümeti seçimlerde, açlıktan karnını ovuşturan milletin gözlerini, ekranlardan gösterdiği Kanal İstanbul, 3. Köprü animasyonlarıyla adeta bağladı, gözlerini boyadı. İktidarını sürdürdü.
İşler, şimdi uygulamaya sıra gelince, yapacak firma bulunamadı, bulunamıyor.
İstanbul Boğazı’na 3. köprü yapımını da içeren Kuzey Marmara Otoyolu projesi, liberalizmin hortumlama yöntemi olan “Yap-İşlet, Ye, yediğinden arta kalan olursa Devret” formülüyle ihale açıldı. Teklif veren tek bir firma olmadı.
Efendim, 18 firma ihale şartnamesi aldı, 9 tanesi dosya verdi. 9’u şöyle yaptı. Dünyanın devlerinin gözü bu ihalede, filan… Hepsi hikaye; meğer iş, müşteri kızıştırmak!
Dünya ekonomileri batıyor; bunlar tiyatro oynuyor.
İhale saati geldi, takke düştü kel göründü; ihaleye kimse teklif vermedi.
İhale hükümetin sırtında kaldı.
AKP “devletçi” oluverdi; karizmayı çizdirdi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, “Köprüyü devlet olarak yapacağız, etap etap yapacağız” diyerek noktayı koydu.
Hani, liberaldiniz, devletin büyük yatırımlara girmesine karşıydınız, liberal ekonomi demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır, derdiniz? Ne oldu; liberalizminiz mi çöktü? Öyleyse, liberal ekonomisiz olamayan demokrasiniz, devlet köprüsünden nasıl geçecek?!
AKP, devletin öz kaynaklarıyla bu köprüyü yapacak değildir.
Sayın Bakan’ın “devletin öz kaynakları” dediği kaynak, Dünya Bankası ve sair küresel sermaye kredileri.
Öz kaynak, Prof. Dr. Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’nde anlattığı kaynaktır; şu kadar faiz ve borcu devletin ve milletin sırtına yıkmak değildir.
AKP hükümetinin “öz kaynaklarımızla köprü” dediği şey, ecnebinin faiz ve borç banknotuyla devlet ve milleti borca batırma, Hazine’yi soydurtma köprüsü olur. Sonra da liberal ekonominin gereği olarak özeleştirme furyasıyla bir başka ecnebiye devredilir.
Prof. Dr. Baş’ın Borçka’daki barajla ilgili şu dediklerini hatırlayın, hafızanızı yoklayın:
Demiri bizden, çakılı bizden, çimentosu bizden, kalıbı bizden, ustası bizden, mühendisi bizden, işçisi-çalışanı bizden, emeği bizden; banknotu, parası, kağıdı ise Dünya Bankası’ndan, IMF’den... Faizli borç! Böyle bir ekonomi anlayışı milleti ve devleti ayağa kaldırabilir mi?!
Öz kaynak, milletin emek ve üretiminin karşılığında devletin bastığı paradır; bu “öz kaynağı” ve “gerçek para” formülünü ancak Prof. Dr. Baş’ın modelinde bulabilirsiniz. Bu sebeple, kendi öz kaynaklarımızla büyük ve temel yatırımları, AKP hükümeti veya ondan farkları olmayan liberal muhalefet partileri yapamazlar. Kendi öz kaynaklarımızla büyük hizmetleri ve büyükten küçüğe tüm yatırımları ancak Bağımsız Türkiye Partisi iktidarı yapabilir. Çünkü elinde, liberalizm batağından kurtulmak isteyen dünya devletlerinin rehber edindiği Milli Ekonomi Modeli bulunan parti, sadece BTP’dir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019