Artık ne ekonomik gündem, ne işsizlik, ne kod 46 ahlaksızlığı, ne tarih iftiracıları, ne Akdeniz, ne Kudüs, ne ABD'nin tehditleri, ne Rusya'nın açık uyarıları konuşulmuyor.
Eski aile bakanının 40 bin liralık yönetim kurulu üyeliği, yeni aile bakanının insan canı için 'tolere edilebilir' yaklaşımı ve ne de büyük şölenle açılan 15. paralı karayolumuz konuşulmuyor.
Ne konuşuluyor? Ortaya atılan iddialar, iktidar partililerin reddiyeleri, MHP'nin sessizliği, muhalefetin laf ötesine geçememesi.
Haklarında iddialar olan siyasetçiler haliyle iddiaları kabul etmiyor. Ama çürütemiyorlar da! Artı yeni başlıklar başka hedefler gösteriyorlar.
Tabi bu süreç medya üzerinden yürütülüyor. İddia sahipleri de, mağdur olduklarını iddia edenler de haklılıklarını medya üzerinden ispata kalkıyorlar.
Peki, medya aklanma yeri midir? Tabii hayır. O zaman neden herkes medya üzerinden haklılık iddiasında bulunuyor?
Örnek vereyim! Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisindeki Hızır Çakır, Çukur'daki Yaman Koç, Cumali Koç; Maraşlı, Arıza, geçmişe gidersek Polat Alemdar, Mamati gibi rolleri oynayanlar, kendi hukuklarını ortaya koyan, karşılarındakini doğrayan katillerdi. Suça, suç ile cevap veren model tiplerdi.
Ama milletimiz bunları kahramanı olarak görür, onlarla üzülür, onlarla sevinirdi. Neden? Çünkü bunlar verilen rol gereği halkın yanındaydılar. Yaptıkları işler, kanunlara aykırı olsa da kahramandılar. Oysa hukuka göre hepsi katildi, organize çete lideri, suç örgütü idiler.
Bundan olsa gerek ki! Şimdi ekranlara çıkanlar yaptıkları işleri, geçmişe dönük kahramanlık hikayelerini anlatıyorlar. Hatta çocukluklarından beri nasıl bir vatan-bayrak sevgini yaşadıklarını dile getiriyorlar.
FETÖ, 15 Temmuz, PKK ile mücadele ve Sayın Erdoğan'a karşı yapıldığı iddia edilen saldırılara karşı duruşları ana kalkan. Sorulan her sorunun cevabı illaki bu ana başlıklara bağlanıyor. Nokta ise devlet ve milletimiz her türlü bedeli ödemeye hazırız, cümlesinin sonuna konuluyor.
Bu süreçte en çok ismi geçen Sayın Soylu ekrana çıktı. Sosyal medya ve yazar-çizer yapılan açıklamaları, sorulan, sorulamayan soruları konuşuyor.
Ben başka bir pencere açmak istiyorum! Neden Merdan Yanardağ ve İsmail Saymaz? AKP tabanını geç! Sayın Erdoğan başta olmak üzere iktidar partisinin, bu kişilerin yazdığı gazetelere, çıktıkları kanallara duruşları, ithamları, tepkileri ortada.
Diğer taraftan Muharrem Sarıkaya, Abdülkadir Selvi, Okan Müderrisoğlu, Ahmet Hakan, İbrahim Karagül, Cem Küçük, Ali Karahasanoğlu, Kemal Öztürk, Hilal Kaplan, Nagehan Alçı gibi matematik ispatlı konularda bile iktidar partisine toz kondurmayan isimlerin böylesi hararetli bir gündemde akıllara gelmemesi zorlarına gitmiştir!
Sözün özü ise Merdan Yanardağ ve İsmail Saymaz üzerinden topluma bir mesaj verilmeye çalışıldı.
Peki, mesaj alındı mı? Malum medyadaki ölçü reytingdir. Programın tıklanma sayısı 881 bin. Peker 7 videosu tıklanma sayısı 12 milyon.
İki buçuk saatlik programın analizi de çıkarıldı. Programda Veyis Ateş: 1 dk. 14 saniye, Merdan Yanardağ 2 dk. 38 saniye, İsmail Saymaz 3 dk. 17 saniye, Mehmet Akif Ersoy 54 saniye konuşabilmiş.
Kim ne sordu ne cevap verdi? Hepsi bir tarafa! Programın özeti; "Sayın Cumhurbaşkanımız, beni İçişleri Bakanlığı görevine getirdi. Ben ömrümde bir tane güvenlik makalesi bile okumuş biri değilim."
Asıl itiraf budur. Türkiye'nin asıl sorunu budur! Liyakat ve ehliyet.
Muhalefete gelirsek! Günlerdir istifa et, erken seçim şart, savcılar nerede gibi cümlelerle her zamanki gibi laf yapıyorlar, icraat yok.
En basitinden! Savcılar gelmiyorsa sen, savcılara git. Dokunulmazlığın da var. Sistemin içindesiniz. Eğer Sedat Peker'in bildiklerini siz bilmiyorsanız zaten muhalefet değilsiniz.
Siz ne dersiniz?
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025