(dünden devam)?
Çocuklarda karşılaşılan bir diğer problem de çocukların sorumluluk duygularının gelişmemiş olmasıdır. Bunun sorumlusu olarak aileler kendilerini görüyorlar. Çocuklarına herhangi bir sorumluluk yüklememişlerdir. Mesela; çantalarını hala anneleri hazırlıyor. Aslında anneler doğru olanı yapmadıklarının farkındadırlar ama çocuklarına kıyamıyorlar. Çocuğa bu şekilde davranarak çocuğun sorumluluk duygusunun oluşmasına engel oluyorlar. Çocuk arkasını toplayan birilerinin olacağına inanıyor. Tüm bunların sonucunda sorumluluk almayan bir birey ortaya çıkmış oluyor.
Aileler küçük yaşlarda dahi çocuklarına birtakım sorumluluklar vermeliler. Anne yemek hazırlıyorsa, çocuk da sofrayı kurmalı veya anne temizlik yaparken, çocuk da toz almalıdır. Baba evde bir yerleri onarırken oğlunu yanına alıp ona malzemeleri tutturabilir veya vidayı sıkıştırmayı ona bırakabilir. Anne ve babanın böyle davranması hem çocuklarının sorumluluk duygusunun gelişmesini ve çocuklarıyla birlikte vakit geçirmelerini sağlayacaktır.
Geniş, çekirdek ya da tek ebeveynli aile hemen hepsinin yaşadığı sıkıntılardan biri de doyumsuzluktur. "Ne yaptıysak onları doyuramadık" diyorlar en önemli şeyi sevgiyi onlara vermeden, onları doyurmaya çalışıyorlar. Anneler biliyorlar aslında çocuklarını kendilerinin doyumsuz yaptıklarını. Kimseye özenmesinler diye her istediklerini yapmışlar ama onları doyurmak için sevgilerini verememişler. Özellikle de babalar sevgiyle doyuramamışlar çocuklarını. Karınlarını doyurup, sırtlarını sıcak tutmalarının yeterli olacağını düşünmüşler; ama çocukların esas istediği şeyin, sevgi olduğunu görmezden gelerek. Çocuk da babasından göremediği sevgiyi, ilgiyi dışarıda aramış, onu doyuracak bir şeyler aramış bulamayınca, bir zaman sonra artık doyumsuz olmuştur.
Geniş ailelerde ailelerin karşılaştığı sorunlardan biri de çocuğun şımarıklığıdır. Bu tür ailelerde genelde çocuk birden fazla kişinin müdahalesiyle büyümüştür. Anne kızdığı zaman dede, babaanne kanatlarına almış çocuğu. Bu yüzden anne, çocuk üzerinde otorite sağlayamamış. Anne pasif duruma düşmüş. Geniş ailelerde anne, baba kendi ebeveynleriyle konuşmalılar bu konuyu. Onları kırmadan yaptıklarının çocuğa zarar verdiğini anlatmalılar ebeveynlerine.
Son olarak diyebilirim ki, her ailede çocuğun yaşadığı problemler farklılık göstermekte aynı zamanda da farklı çözüm yoları içermektedir. Problemlerin kaynağı hemen her ailede aynıdır, anne babanın çocuğa yeterince ilgi göstermemesidir. Aslında aileler de çocuklarına karşı ilgisiz olduklarının ve onun için problem yaşadıklarının farkındalar. Ama aileler bu yanlışlarını nasıl düzelteceklerini bilmiyorlar. Özellikle de babalar çocuklarından çok uzaklar. Babalar çocuklarıyla vakit geçirmek, onların derslerine yardımcı olmak bir yana çocuklarını karşılarına alıp konuşmuyorlar bile. Aileler çocuklarıyla daha çok vakit geçirmeliler. Bu kadar büyük bir şehirde yalnız bırakılan çocuk eksiğini kapatmak için mutlaka bir yöntem arayışına girecektir.
Çocuklarda karşılaşılan bir diğer problem de çocukların sorumluluk duygularının gelişmemiş olmasıdır. Bunun sorumlusu olarak aileler kendilerini görüyorlar. Çocuklarına herhangi bir sorumluluk yüklememişlerdir. Mesela; çantalarını hala anneleri hazırlıyor. Aslında anneler doğru olanı yapmadıklarının farkındadırlar ama çocuklarına kıyamıyorlar. Çocuğa bu şekilde davranarak çocuğun sorumluluk duygusunun oluşmasına engel oluyorlar. Çocuk arkasını toplayan birilerinin olacağına inanıyor. Tüm bunların sonucunda sorumluluk almayan bir birey ortaya çıkmış oluyor.
Aileler küçük yaşlarda dahi çocuklarına birtakım sorumluluklar vermeliler. Anne yemek hazırlıyorsa, çocuk da sofrayı kurmalı veya anne temizlik yaparken, çocuk da toz almalıdır. Baba evde bir yerleri onarırken oğlunu yanına alıp ona malzemeleri tutturabilir veya vidayı sıkıştırmayı ona bırakabilir. Anne ve babanın böyle davranması hem çocuklarının sorumluluk duygusunun gelişmesini ve çocuklarıyla birlikte vakit geçirmelerini sağlayacaktır.
Geniş, çekirdek ya da tek ebeveynli aile hemen hepsinin yaşadığı sıkıntılardan biri de doyumsuzluktur. "Ne yaptıysak onları doyuramadık" diyorlar en önemli şeyi sevgiyi onlara vermeden, onları doyurmaya çalışıyorlar. Anneler biliyorlar aslında çocuklarını kendilerinin doyumsuz yaptıklarını. Kimseye özenmesinler diye her istediklerini yapmışlar ama onları doyurmak için sevgilerini verememişler. Özellikle de babalar sevgiyle doyuramamışlar çocuklarını. Karınlarını doyurup, sırtlarını sıcak tutmalarının yeterli olacağını düşünmüşler; ama çocukların esas istediği şeyin, sevgi olduğunu görmezden gelerek. Çocuk da babasından göremediği sevgiyi, ilgiyi dışarıda aramış, onu doyuracak bir şeyler aramış bulamayınca, bir zaman sonra artık doyumsuz olmuştur.
Geniş ailelerde ailelerin karşılaştığı sorunlardan biri de çocuğun şımarıklığıdır. Bu tür ailelerde genelde çocuk birden fazla kişinin müdahalesiyle büyümüştür. Anne kızdığı zaman dede, babaanne kanatlarına almış çocuğu. Bu yüzden anne, çocuk üzerinde otorite sağlayamamış. Anne pasif duruma düşmüş. Geniş ailelerde anne, baba kendi ebeveynleriyle konuşmalılar bu konuyu. Onları kırmadan yaptıklarının çocuğa zarar verdiğini anlatmalılar ebeveynlerine.
Son olarak diyebilirim ki, her ailede çocuğun yaşadığı problemler farklılık göstermekte aynı zamanda da farklı çözüm yoları içermektedir. Problemlerin kaynağı hemen her ailede aynıdır, anne babanın çocuğa yeterince ilgi göstermemesidir. Aslında aileler de çocuklarına karşı ilgisiz olduklarının ve onun için problem yaşadıklarının farkındalar. Ama aileler bu yanlışlarını nasıl düzelteceklerini bilmiyorlar. Özellikle de babalar çocuklarından çok uzaklar. Babalar çocuklarıyla vakit geçirmek, onların derslerine yardımcı olmak bir yana çocuklarını karşılarına alıp konuşmuyorlar bile. Aileler çocuklarıyla daha çok vakit geçirmeliler. Bu kadar büyük bir şehirde yalnız bırakılan çocuk eksiğini kapatmak için mutlaka bir yöntem arayışına girecektir.
/ diğer yazıları