Anne, baba ve çocuklardan oluşan en küçük sosyal grup olarak tanımlanır aile. Yani toplumun temeli, devletin temel taşıdır aile.
Aynı zamanda birey için ilk eğitim kurumudur aile. İnsani vasıfların yani sevgi, saygı, şefkat, merhamet, hoş görü, yardımlaşma, paylaşma, hep beraber üzülme, hep beraber sevinme gibi değerlerin öğrenildiği, kazanıldığı yapının adıdır aile.
Her ay, her yıl resmi veriler baz alınarak ülkemizin aile yapısının değerlendirildiği haberler yayınlanıyor.
Rakamlara göre ülkemizde boşanmalar, evlenmelerin önüne geçmiş vaziyette. Aile içi şiddet, cinayetler, çocukların evlerinden kaçması, sokaklarda yaşanan vahşet ve dramları hemen her gün duyuyor, görüyoruz.
Diğer taraftan bu konu ile ilgili yapılan araştırmalarda anne ve babanın çalıştığı ailede yetişen çocuklarda hem başarı, hem de diğer alanlarda eksiklikler daha fazla gözlemlenmiş.
Aile içi iletişim çok ama çok zayıflamış. Anne-babalar artık çocukları için rol model olmaktan çıkmış vaziyette.
Daha vahimi ise yeme, içme, barınma, dinlenme ve bu ihtiyaçları karşılamak için bir arada olma kurumu yani otel haline getirilmiş vaziyette aile.
Kısaca büyüklerimizin özlemle andığı geniş, mutlu, fedakar aile tablosu artık yok!
Siyasetçilerin bu hayati konuyu gündem ettiklerini hiç görmedim. Ha! Üç çocuk, evlenmiyorlar gibi söylemler paparazziden öte bir anlam taşımıyor.
Eğer siyasetçiler, aileyi önemsiyor olsalardı bir ailenin varlığını devam ettirmesi için gereken ekonomik şartları yaratırlardı. Diğer taraftan da milleti kindarlaştırmazlar, siyasi tercihleri yüzünden kardeşi kardeşle karşı karşıya getirmeye kalkışmazlardı.
Yasalarda, yönetmeliklerde aile ile ilgili birçok kanun, metin var. Hatta Aile Bakanlığımız bile var ama aileler korumasız, aileler sahipsiz, aileler çaresiz.
Kime ait olduğunu unuttuğum ünlü Türk büyüklerinden birinin şu sözü; "Aile küçük bir devlettir, devlet ise büyük bir ailedir" aslında konunun özetidir.
Yine bir atasözümüzü aktarayım. Büyüklerimiz demiş ki; "Erkek bozulursa aile bozulur! Kadın bozulursa millet! Millet bozulursa, devlet yıkılır!"
Kapitalizm kurallarını büyük bir sadakatle uygulayan iktidarlar ve Batının müstehcenliğini, menfaatçiliğini, ben anlayışını kültür, sanat olarak milletimize empoze eden medya sayesinde geldiğimiz nokta burasıdır.
Kadın bozuldu, erkek bozuldu, aile bozuldu haliyle devlet de bozuldu, bozulacak gibi duruyor!
Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da Prof. Dr. Haydar Baş'tan başka çözüm ve projesi olan bir lider yoktur.
Sayın Baş, kadın her şeyden önce annedir. Her anne bir insan mühendisidir. Anne aynı zamanda insan emekçisidir, diyerek ailenin omurgası olan anneyi öne çıkarmış, çalışmayan annelere vatandaşlık maaşı yanında ev hanımlığı maaşı ve emeklilik hakkı projelerini ve bunların nasıl sağlanacağını Milli Ekonomi Modelinde açıkça ifade etmiştir.
Diğer taraftan Sayın Baş şu yaşta evlenin, şu kadar çocuk yapın gibi sözleri hiçbir zaman sarf etmedi.
Ya ne yaptı? Plan, proje, model ve kaynak koydu ortaya.
Evlenmek isteyen gençlere evlilik kredisi (tabii ki faizsiz) vereceğim, dedi.
Maliyetine 20 yıl vadeli (tabii ki faizsiz) konut kredisi vereceğim, dedi.
Doğum yapan her anneye, her doğumda doğum ikramiyesi vereceğim, dedi.
Çocuk maaşı bağlayacağım, dedi. Sağlık, eğitim bedava olacak, dedi.
Asgari ücret fakirlik sınırının üstünde (7 bin 100 TL) olacak, dedi. Üstüne vatandaşlık maaşı, en hanımlığı maaşı, emeklilik hakkını da koyduğun zaman aile çok büyük bir devlet, devlet ise çok büyük bir aile olur.
Bu sese kulan verelim ve hep birlikte hem ailelerimizi, hem de devletimizi kurtaralım…
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025