AİDS'le ilgili ilk hastalığın oluşması
İlk yıllarda AİDS zengin ülkelerdeki seksüel "PERVERZİTELERİ"- CİNSİYET YOLSUZLUKLARI" yapan, küçük bir grubu oluşturan zengin ülkeleri ilgilendiriyordu. Bunlar arasında: HOMOSEKSÜELLER ve damardan enjeksiyon yapan UYUŞTURUCU KULLANANLARI EN ÖNDE YER ALMAKTAYDI. Daha sonra ise cinsel temaslarla ve kan nakilleriyle, bu hastalık etrafa yayılmaya başladı ve gittikçe ve bilgisizce çoğaldı.
Şu anda ise AFRİKA'NIN GÜNEYİ, GÜNEYDO?U ASYA'YI VE LATİN AMERİKA'YI AÇIKÇA SARMIŞ OLDU?U GÖRÜLMEKTEDİR. Fakat son zamanlarda bu hastalığın karşısında insanlığın sanki bir dönüm noktasına ulaşmış olduğu izlenimi edinilmektedir.
AİDS'e karşı programlar gittikçe büyümektedirler. Yeni YÖNTEMLER ve DAHA ÇOK FİNANS KAYNAKLARI ile SİYASİLERİN DAHA BÜYÜK İLGİLERİ kazanılmış bulunmaktadır. Artık ortak hareketler söz konusu olmaktadır.
Birleşmiş Milletler'in kontrolü altında, UNAİDS adında bir kurumsallaşma söz konusudur. Bu çalışmaların semereleri yavaş yavaş alınabilmektedir. Mesela bu planlar arasında, 2005 yılına kadar 3 milyon virüslünün kontrol altına alınması da bulunmaktadır. Bu planda başarı gösterilebilirse, daha sonraları gelecek tedavilerde daha da aktif davranılması temin edilmeye çalışılacaktır.
Bunun yanında fakir ülkelerdeki hastaların tedavisinde de ucuz ilaç teminine çalışılacaktır. Bu çalışmaların yürütülmesi için de ayrıca yeni elemanların yetiştirilmesine gidilecektir. Bunun yapılması zaruri olarak görülmektedir. Çünkü eğer yeni elemanların okullarda yetişmesi beklenilirse, çok daha fazla insanın ölümüne açık kapıların kalacağı düşünülmektedir.
ÖDENEKLERİN İSE büyük bir ihtimalle DÜNYA FONUNDAN geleceği düşünülmektedir. Mesela bu çalışmaların maliyetinin yaklaşık olarak gelecek iki yıl için yılda 1 milyar $'ın üzerinde olacağı hesaplanmaktadır.
Bu programa yaklaşık olarak 20 devletin dahil edilmesi öngörülmektedir. Böylece uzun tedavi programlarının da uygulanması başlanmış olacaktır. Daha sonra bu tedavi programlarına Dİ?ER KRONİK HASTALIKLAR MESELA DİABET (ŞEKER HASTALI?I) gibi hastalıkların da dahil edilmesi söz konusu olacaktır.
İnsanoğlu ve epidemik hastalıklar
İnsanlık eğer EPİDEMİK HASTALIKLARI ÖNLEMEK kararındaysa, o zaman fakir ülkelerdeki AİDS'e karşı da aynı önlemleri uygulaması gerekmektedir. Aksi takdirde bu ülkelerdeki uygulamacıların da bu hastalıktan ölmesi söz konusu olabilecektir (Mesela BOTSWANA'DA olduğu gibi). Bu durumlarda ise arkada kalan ÖKSÜZ VE YETİMLER en zor durumda olmaktadırlar. GÜNEY SAHRA - ALT SAHRA'DAKİ 11 MİLYON yetim ve öksüz çocuk, en az bir ebeveynini kaybetmiş olmaktadır. Alınan bu önlemler sayesinde en azından birkaç milyon çocuğun kurtarılması söz konusu olacaktır.
Ayrıca ZAMBİYA'da çocukların % 12 kadarı AİDS yetimleridir. Sahranın güneyindeki ülkelerin hiçbirinde bunların korunması için doğru dürüst bir önlem veya plan bulunmamaktadır. Buralardaki çocuklar dedelerinin, babaannelerinin veya başka akrabalarının yanında idare edilmeye çalışılmaktadır. Bu çocuklar zaten AİDS'li olmasalar da açlıkla karşı karşıya kolayca kalabilmektedir. Kısacası hayatları tehlikededir.
KONGO'DA bu durumdaki çocuklar arasında yapılan bir araştırmada, bu tür çocukların yaklaşık olarak % 40'nda ruhi bunalım veya depresyon bulguları izlenmektedir. Onların durumları hakikaten çok acı olmaktadır.
Bu çocuklar arasında kızların büyük çoğunluğu AİDS'Lİ olmalarına rağmen çocuk yaşta FAHİŞELİK yapmaktadırlar. Bu durum elbette şu anda buralardaki yetimlerin üzerindedir. Ama aslında bütün dünyayı ilgilendirmesi gerekmektedir. Çünkü burada bir sağlık- ölüm kalım sorunu mevcuttur. İleride bu odaklardan bütün dünyaya yayılması kolayca mümkün olacaktır. Aslında bu çocuklar hayatlarında hiçbir ana-baba şefkati görmedikleri için, kendi çocuklarına da bu ilgiyi göstermeleri çok zor olacaktır.
İlk yıllarda AİDS zengin ülkelerdeki seksüel "PERVERZİTELERİ"- CİNSİYET YOLSUZLUKLARI" yapan, küçük bir grubu oluşturan zengin ülkeleri ilgilendiriyordu. Bunlar arasında: HOMOSEKSÜELLER ve damardan enjeksiyon yapan UYUŞTURUCU KULLANANLARI EN ÖNDE YER ALMAKTAYDI. Daha sonra ise cinsel temaslarla ve kan nakilleriyle, bu hastalık etrafa yayılmaya başladı ve gittikçe ve bilgisizce çoğaldı.
Şu anda ise AFRİKA'NIN GÜNEYİ, GÜNEYDO?U ASYA'YI VE LATİN AMERİKA'YI AÇIKÇA SARMIŞ OLDU?U GÖRÜLMEKTEDİR. Fakat son zamanlarda bu hastalığın karşısında insanlığın sanki bir dönüm noktasına ulaşmış olduğu izlenimi edinilmektedir.
AİDS'e karşı programlar gittikçe büyümektedirler. Yeni YÖNTEMLER ve DAHA ÇOK FİNANS KAYNAKLARI ile SİYASİLERİN DAHA BÜYÜK İLGİLERİ kazanılmış bulunmaktadır. Artık ortak hareketler söz konusu olmaktadır.
Birleşmiş Milletler'in kontrolü altında, UNAİDS adında bir kurumsallaşma söz konusudur. Bu çalışmaların semereleri yavaş yavaş alınabilmektedir. Mesela bu planlar arasında, 2005 yılına kadar 3 milyon virüslünün kontrol altına alınması da bulunmaktadır. Bu planda başarı gösterilebilirse, daha sonraları gelecek tedavilerde daha da aktif davranılması temin edilmeye çalışılacaktır.
Bunun yanında fakir ülkelerdeki hastaların tedavisinde de ucuz ilaç teminine çalışılacaktır. Bu çalışmaların yürütülmesi için de ayrıca yeni elemanların yetiştirilmesine gidilecektir. Bunun yapılması zaruri olarak görülmektedir. Çünkü eğer yeni elemanların okullarda yetişmesi beklenilirse, çok daha fazla insanın ölümüne açık kapıların kalacağı düşünülmektedir.
ÖDENEKLERİN İSE büyük bir ihtimalle DÜNYA FONUNDAN geleceği düşünülmektedir. Mesela bu çalışmaların maliyetinin yaklaşık olarak gelecek iki yıl için yılda 1 milyar $'ın üzerinde olacağı hesaplanmaktadır.
Bu programa yaklaşık olarak 20 devletin dahil edilmesi öngörülmektedir. Böylece uzun tedavi programlarının da uygulanması başlanmış olacaktır. Daha sonra bu tedavi programlarına Dİ?ER KRONİK HASTALIKLAR MESELA DİABET (ŞEKER HASTALI?I) gibi hastalıkların da dahil edilmesi söz konusu olacaktır.
İnsanoğlu ve epidemik hastalıklar
İnsanlık eğer EPİDEMİK HASTALIKLARI ÖNLEMEK kararındaysa, o zaman fakir ülkelerdeki AİDS'e karşı da aynı önlemleri uygulaması gerekmektedir. Aksi takdirde bu ülkelerdeki uygulamacıların da bu hastalıktan ölmesi söz konusu olabilecektir (Mesela BOTSWANA'DA olduğu gibi). Bu durumlarda ise arkada kalan ÖKSÜZ VE YETİMLER en zor durumda olmaktadırlar. GÜNEY SAHRA - ALT SAHRA'DAKİ 11 MİLYON yetim ve öksüz çocuk, en az bir ebeveynini kaybetmiş olmaktadır. Alınan bu önlemler sayesinde en azından birkaç milyon çocuğun kurtarılması söz konusu olacaktır.
Ayrıca ZAMBİYA'da çocukların % 12 kadarı AİDS yetimleridir. Sahranın güneyindeki ülkelerin hiçbirinde bunların korunması için doğru dürüst bir önlem veya plan bulunmamaktadır. Buralardaki çocuklar dedelerinin, babaannelerinin veya başka akrabalarının yanında idare edilmeye çalışılmaktadır. Bu çocuklar zaten AİDS'li olmasalar da açlıkla karşı karşıya kolayca kalabilmektedir. Kısacası hayatları tehlikededir.
KONGO'DA bu durumdaki çocuklar arasında yapılan bir araştırmada, bu tür çocukların yaklaşık olarak % 40'nda ruhi bunalım veya depresyon bulguları izlenmektedir. Onların durumları hakikaten çok acı olmaktadır.
Bu çocuklar arasında kızların büyük çoğunluğu AİDS'Lİ olmalarına rağmen çocuk yaşta FAHİŞELİK yapmaktadırlar. Bu durum elbette şu anda buralardaki yetimlerin üzerindedir. Ama aslında bütün dünyayı ilgilendirmesi gerekmektedir. Çünkü burada bir sağlık- ölüm kalım sorunu mevcuttur. İleride bu odaklardan bütün dünyaya yayılması kolayca mümkün olacaktır. Aslında bu çocuklar hayatlarında hiçbir ana-baba şefkati görmedikleri için, kendi çocuklarına da bu ilgiyi göstermeleri çok zor olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006