Ahde vefa

Allah, ahlaklı, erdemli insan ve toplumların oluşmasını istediğinden dolayı rahmetinin bir nişanesi olarak insanların içerisinden peygamber ve velilerini seçmiştir. Hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olacakları ahlaki ilke ve kanunlar sunmuştur. Allah, insanı ahlaklı doğruyu görebilecek güçte yaratmıştır. İnsanın kendisine ve diğer insanlara karşı ahlaki sorumluluklarının aynı zamanda Allah’a karşı da bir sorumluluk olduğunu söyleyebiliriz.
Bu konuda güzel örnekler vardır:
İmam Hasan-ı Mücteba (a.s) şöyle buyuruyor: “Annem Zehra’nın (a.s) Cuma akşamı sabaha kadar âlemlerin Rabbine ibadet ettiğini gördüm, sabah şafak sökünceye kadar daima rükû ve secde halindeydi.
Müminlerin tek tek isimlerini zikredip onlara dua ediyordu fakat kendisi için hiç dua etmedi.
Bu durumu görünce, “Anneciğim neden kendin için dua etmiyorsun” diye sordum.
Annem cevaben şöyle buyurdular: “Önce komşu sonra ev (insanın kendisi)” dedi.” (Hz. Fatıma - Prof. Dr. Haydar Baş)
Hz. Ali (a.s), Peygamber Efendimizin (s.a.v) hicreti sırasında peygamberimizin yatağına yattı. Peygamberimiz Hicret sırasında Kuba’ya vardı ve birkaç gün orda kaldı. Ebu Bekir ısrarla Hz. Peygamberimizin Yesrib’e (Medine) hareket etmesini istediği halde Hz. Peygamber bunu kabul etmedi ve Ebu Bekir’e şöyle buyurdu: “Ali beni canıyla korumuştur. O Ehl-i Beyt’imin en hayırlısıdır. Amcamın oğlu ve kardeşimdir. Ali gelinceye kadar buradan ayrılmayacağım.” (İmam Ali - Prof. Dr. Haydar Baş)
Ebu Zerr Gıfâri suçlu bir gence kefil olur.
Neticede genç üç gün sonunda gelir. Orada bulunanlar gencin sözünde durmasına hayran kalırlar. Bu hususu kendilerine sorduklarında suçlu genç şöyle dedi: “Mert olan hakiki Müslüman sözünde durur. Arkamdan ‘artık dünyada sözünde duran kalmadı’ dedirtmem.”
Ebu Zerr Hazretlerine genci tanımadığı halde neden kefil olduğunu sorduklarında: “Genç bana güvenerek “Bu bana kefil olur” dedi. Bunu reddetmeyi mürüvvete, insanlığa sığdıramadım. Âlemde fazilet, iyilik kalmamış dedirtmem” cevabını verdi.
Hz. Veysel Karani Müslüman olunca yüce Nebi’nin nurlu yüzünü görebilmek aşkıyla yanar tutuşur. Çok ihtiyar ve âmâ (kör) olan annesi kendisine bakacak kimsesi olmadığından Medine’ye gidip hemen dönmesi şartı ile izin verir.
Medine yollarına koyulur. Resulullah’ı evde bulamaz. Fatıma anamızla görüşür.
Evet, Üveys Allah Resulü’nün muhteşem sohbetine (madde planında) erişemez ama mana âleminde çok şeye kavuşur. Efendimizle aralarında imrenilecek bir dostluk başlar.
“Âşık için zaman geçmez” derler. Ama aradan yıllar geçer efendimiz hayatının son soluklarını aldıkları demlerde mübarek hırkasını çıkarır ve “ Bunu Üveysi Karani’ye verin” buyururlar.
“Rasulullah’ın (s.a.v) Dar-ı Beka’ya göçmelerinin ardından Hz. Ömer ve Hz. Ali (a.s) yollara düşer ve Veysel Karani’yi bulurlar ve “Efendimiz (s.a.v) sana selam ettiler ve mübarek hırkalarını gönderip, “Alıp giysin ümmetime dua etsin” buyurdular derler.
Gıpta edilecek bir dost göçtü
Kırım Tatar’larından bir delikanlı ismi Eric Shaydullin Tataristan’ın başkenti Kazan’da doğuyor. 15 yaşında İstanbul’a geliyor ve Prof. Dr. Haydar Baş hocamızla tanışıyor, ismini Ali Haydar olarak değiştiriyor ve aralarında bir muhabbet başlıyor. 1995 yılında bir toplantı da bulunuyordum. Hocamız Ali Haydar’dan bahsederken tam bir Haydar Baş diye bahsediyor, gözleri doluyordu. Ali Haydar, Rusya’da Ahmet Yesevi Hazretlerinin Türk Dünyası’nda yaptığını yaptı ve yüzlerce genç yetiştirdi. Almanya Heidelberg’de Bakü’de, Bursa da, İstanbul’da Milli Ekonomi Modeli (MEM) kongrelerine katıldı. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızla hacda bir ve beraber oldu. Bu ne büyük bir nasip, elinde Türk bayrağını taşıyor ve bayraktarlık yapıyor. Kaderi ilahi, elim bir trafik kazasında hayatını kaybediyor. Bütün yakınlarını, bizleri ve Prof. Dr. Haydar Baş hocamızı üzüyor. Hocamız onun için ben 20 yıldır onu tanıyorum ve tek bir hatasını görmedim bana karşı, dediğini duydum. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız 3500 km bir yolu kışın en soğuk gününde bütün hava muhalefetine, bütün olumsuz şartlara rağmen Ali Haydar’ın kabrini ziyaret ediyor. Bu beni çok duygulandırdı. Ali Haydar’a gıpta ettim. Ne mutlu ey Ali Haydar bir hak dostunun gönlünde yerini aldın darısı da biz kardeşlerine.