Belçika Kralı Leopold 1865 ile 1909 yılları arasında 44 yıl hüküm sürdü.
Hükümdarlığı çok sert ve acımasız sömürge yöntemlerinin uygulandığı bir dönem olmakla beraber Afrika ülkelerini acımasız yöntemler kullanarak soyup soğana çevirmesi ile meşhurdu.
Orta Afrika ülkesi Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ni de iliklerine kadar sömürmüştü.
Yetmezmiş gibi dalga geçerek ülkenin adını "Özgür(!) Kongo Devleti" koydu.
10 milyondan fazla insanı öldürerek zulüm sistemini uyguladı.
Leopold döneminde kendilerine verilen kotaları doldurmayan veya dolduramayan Afrikalı kölelerin çocuklarının elleri ve ayakları kesiliyordu.
Başka bir uygulamada ise kölelerin ağızları topladıkları mahsulden yememeleri için çoluk çocuk kadın demeden ağızlık takılarak çalıştırılıyorlardı.
Kongolular tarlalarında, bahçelerinde bostanlarında veya ormanlarında yetişen ürünleri Belçika için toplarken bir tanesini bile yemek şöyle dursun tadına bile bakmalarına izin verilmiyordu.
Sömürgeciliğin en sert, en acımasız uygulandığı yerlerden Kongo, günümüzde dahi son derece zor şartlarda yaşayan bir Afrika ülkesi olmaya devam ediyor.
Geçen hafta Erzincan'ın İliç ilçesinde hepimizin yüreğini dağlayan bir facia bir heyelan meydana geldi.
9 canımız daha toprak altından çıkartılamadı.
Kanadalı firma tonlarca altını siyanür ile toprağı zehirleyerek ayrıştırıp götürürken Erzincanlı İliçli veya herhangi bir Türk vatandaşı düğününe takacak bir gram altına bir çeyrek altına hasret kalmış durumdadır.
Şimdi bazılarınız bunu abartılı bulacak ama Kongo'da ağızlarına ağızlık takılarak meyve sebzeden yemesi engellenen kölelerle bizim aramızda ne fark var?
Kongolu köleler geçmişte yetiştirdiği mahsulün tadına bile bakamazken biz de topraklarımızdan götürülen tonlarca altına rağmen bize reva görülen gelirlerle düğünlerde eşimize, dostumuza takacak bir gram altını satın alıp mutlu olamıyoruz.
Yine aynı şekilde meyvenin, sebzenin en iyisini ihracat adı altında yabancılara gönderilirken, düşük kalitedeki ürünleri maalesef vatandaşımız tüketmek zorunda kalıyor.
Dünyanın en güzel kumsalları ve sahilleri Akdeniz'de, Ege'de yabancılar tarafından kullanılırken bizim emeklimiz, çiftçimiz, işçimiz ve dar gelirlilerimiz yani toplumumuzun yüzde 90'ı şehir dışına çıkacak parayı bile bulamıyor.
31 Mart yerel seçimlerinde partiler bu konuları konuşacaklarına, doğru ittifak modelleri nasıl oluştururumun derdine düşmüşler.
Kendilerine göre seçilecek ittifakları kurduktan sonra vatandaşa da tutulmuş balık muamelesi yapıyorlar.
Gelin zorla taktıkları ağızlıkları 31 Mart 2024 seçimlerinde fırlatıp atalım.
Ülkemizde yetişen ürünleri doya doya tüketmek ve topraklarımızdan çıkan zenginliklere sahip olmak için Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayacak olan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın adaylarını seçelim.
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024