“Terör örgütü ile görüştüğümüzü ispatlamayan şerefsizdir” denildi. İspatlandı. “Biz, terör örgütü ile görüşecek kadar namussuz değiliz” denildi. Görüşüldü.
“Gerekirse (bebek katilini) asarız” denildi. Bebek katilinin posterleri her tarafa asıldı. “Örgüt ile pazarlık yapmadık” denildi. Pazarlık ortaya çıktı. “Silahları göm, çek git” denildi. Biz kafamıza göre takılırız, cevabı geldi. “Cehennemin dibine kadar gidin” denildi. Hep beraber gidelim, çağrısı geldi.
Hülasa Reyhanlı’da katiller bomba patlattı. Millet olarak üzüldük ama ateş düştüğü yeri daha çok yaktı. Hükümetin başlattığı açılım bombası ise ülkemizin her ilinde, her ilçesinde patlamaya hazır durumunda. Eğer bu bomba patlatılırsa tüm ülkeyi yakacak.
Karayılan, Kandil’e medyayı çağırdı. Medya mensupları bir katil ile görüşmek için birbirlerini ezdiler. Kandil’de medyaya muz yedirildi ve şu açıklama yapıldı;
* Çekileceğiz ama istediğimiz gibi. TSK, çekilme sırasında Başbakan’ın verdiği sözlerin aksine bir yamuk yaparsa anında cevabını alacak.
* Şimdi sıra demokratik açılıma gelmiştir. Demokratik özerklik (federasyon), anadilde eğitim, seçilmiş bölge valileri ve meclisler…
* Apo’yu da kapsayacak genel af, sürecin olmazsa olmaz parçasıdır.
* Eğer bu şartların hepsi yerine getirilirse, o zaman PKK silah bırakacaktır.
Başbakan ve danışmanı Akdoğan, PKK’nın aldığı tavizleri, pazarlık şartlarını “bizim teyit etmediğimiz hiç bir şey bizi bağlamaz” diye yanıtladılar. Ama daha sonraki gelişmeler gösterdi ki, ortada açık bir pazarlık ve gizli teyit var.
Terör örgütünün sözcülüğünü yapan BDP vekilleri bir taraftan AKP’ye toz kondurmama gayretine girerken, diğer taraftan ise sürecin sonunu açıkça dillendirmeye başladılar. AKP’nin garantörlüğündeki “akil” zevatlar da en başından beri aynı şarkıya söylüyorlar.
Terör örgütünün sözcülerinden BDP vekili İdris Baluken; “Halkımız, kendi kendisini yönetmek istiyor. Asıl kurtuluş reçetesinin halkın, kendi kendisini yönetmesinin başlaması olarak görüyoruz.”
Aynı mayadan olan Aysel Tuğluk; “… Sınır dışına çekilme başladı… Artık devletin hiçbir bahanesi kalmadı. Devlet bu sorunu çözmek zorundadır…”
“Önderimizin (bebek katilinin) yeri halkının yanıdır”, “Öcalan’ın seçim otobüsü hazır” vs. gibi söylemler artık slogan olarak her ortamda söyleniyor.
Dediğim gibi akiller de aynı koroda. Bu akillerden olan Abdurrahman Dilipak ise bu patlamaya hazır sürece, dini kılıflar örmeye çalışıyor.
Dilipak, Erdoğan süreci başlattığında mutluluktan göklere çıkmış ve “çok güzel günler göreceğiz” yazıları ile akillikten önce akilliğe başlamıştı.
Dilipak diyor ki; “Kutlu doğum haftası ile akil adamlar göreve başladı. Üç ayların başlangıcında da, çekilme başladı. Haliyle bu sürecin sonu bayramdır.” Yezit hayatta olsaydı bu değerlendirmeye 1 milyon dirhem verirdi herhalde…
(F yanlısı, AKP sözcüsü) Bugün gazetesinden Adem Yavuz Arslan’ın şu tespit ve değerlendirmeleri sürecin geldiği noktayı özetliyor…
“(…) Batman ve Diyarbakır'da geçirdiğim iki gün iyi şeyleri görmek için yeterli…
… Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar.
… PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı. Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.
… Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.
… Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.
… Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor. (…)” (Odatv.com)
Bu süreçte pek dikkate alınmayan gelişmeler ise İsrail’den heyetler, Diyarbakır’a geliyor. Görüşmeler yapıyorlar. Kendilerinin, Kürt Yahudilerinden olduklarını belirtip, vatan özlemlerini dile getiriyorlar.
Diğer taraftan Ermenistan’dan bazı kişiler, internet aracılığı ile Tunceli’deki yakınlarına yazdıkları mektuplar yayınlanıyor. Bu mektuplarda yakınlarına, yıllardır bin bir zorluklarla asıl kimliklerini saklayarak, ayakta kalmalarını takdir ettiklerini beyan ediyorlar ve yakında esaretin biteceğini vurguluyorlar.
Genelkurmay, ben bir şey görmedim, duymadım, diyor.
Başbakan Erdoğan ise; “… Şuanda biz, bir çözümün peşindeyiz. Bu çözüm sürecinde attığımız adımları, hukuk devletin çizdiği çerçeve neyse o çerçeve içinde atarız, bunun dışına çıkmayız…” diyor.
Siz ne diyorsunuz?
“Gerekirse (bebek katilini) asarız” denildi. Bebek katilinin posterleri her tarafa asıldı. “Örgüt ile pazarlık yapmadık” denildi. Pazarlık ortaya çıktı. “Silahları göm, çek git” denildi. Biz kafamıza göre takılırız, cevabı geldi. “Cehennemin dibine kadar gidin” denildi. Hep beraber gidelim, çağrısı geldi.
Hülasa Reyhanlı’da katiller bomba patlattı. Millet olarak üzüldük ama ateş düştüğü yeri daha çok yaktı. Hükümetin başlattığı açılım bombası ise ülkemizin her ilinde, her ilçesinde patlamaya hazır durumunda. Eğer bu bomba patlatılırsa tüm ülkeyi yakacak.
Karayılan, Kandil’e medyayı çağırdı. Medya mensupları bir katil ile görüşmek için birbirlerini ezdiler. Kandil’de medyaya muz yedirildi ve şu açıklama yapıldı;
* Çekileceğiz ama istediğimiz gibi. TSK, çekilme sırasında Başbakan’ın verdiği sözlerin aksine bir yamuk yaparsa anında cevabını alacak.
* Şimdi sıra demokratik açılıma gelmiştir. Demokratik özerklik (federasyon), anadilde eğitim, seçilmiş bölge valileri ve meclisler…
* Apo’yu da kapsayacak genel af, sürecin olmazsa olmaz parçasıdır.
* Eğer bu şartların hepsi yerine getirilirse, o zaman PKK silah bırakacaktır.
Başbakan ve danışmanı Akdoğan, PKK’nın aldığı tavizleri, pazarlık şartlarını “bizim teyit etmediğimiz hiç bir şey bizi bağlamaz” diye yanıtladılar. Ama daha sonraki gelişmeler gösterdi ki, ortada açık bir pazarlık ve gizli teyit var.
Terör örgütünün sözcülüğünü yapan BDP vekilleri bir taraftan AKP’ye toz kondurmama gayretine girerken, diğer taraftan ise sürecin sonunu açıkça dillendirmeye başladılar. AKP’nin garantörlüğündeki “akil” zevatlar da en başından beri aynı şarkıya söylüyorlar.
Terör örgütünün sözcülerinden BDP vekili İdris Baluken; “Halkımız, kendi kendisini yönetmek istiyor. Asıl kurtuluş reçetesinin halkın, kendi kendisini yönetmesinin başlaması olarak görüyoruz.”
Aynı mayadan olan Aysel Tuğluk; “… Sınır dışına çekilme başladı… Artık devletin hiçbir bahanesi kalmadı. Devlet bu sorunu çözmek zorundadır…”
“Önderimizin (bebek katilinin) yeri halkının yanıdır”, “Öcalan’ın seçim otobüsü hazır” vs. gibi söylemler artık slogan olarak her ortamda söyleniyor.
Dediğim gibi akiller de aynı koroda. Bu akillerden olan Abdurrahman Dilipak ise bu patlamaya hazır sürece, dini kılıflar örmeye çalışıyor.
Dilipak, Erdoğan süreci başlattığında mutluluktan göklere çıkmış ve “çok güzel günler göreceğiz” yazıları ile akillikten önce akilliğe başlamıştı.
Dilipak diyor ki; “Kutlu doğum haftası ile akil adamlar göreve başladı. Üç ayların başlangıcında da, çekilme başladı. Haliyle bu sürecin sonu bayramdır.” Yezit hayatta olsaydı bu değerlendirmeye 1 milyon dirhem verirdi herhalde…
(F yanlısı, AKP sözcüsü) Bugün gazetesinden Adem Yavuz Arslan’ın şu tespit ve değerlendirmeleri sürecin geldiği noktayı özetliyor…
“(…) Batman ve Diyarbakır'da geçirdiğim iki gün iyi şeyleri görmek için yeterli…
… Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar.
… PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı. Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.
… Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.
… Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.
… Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor. (…)” (Odatv.com)
Bu süreçte pek dikkate alınmayan gelişmeler ise İsrail’den heyetler, Diyarbakır’a geliyor. Görüşmeler yapıyorlar. Kendilerinin, Kürt Yahudilerinden olduklarını belirtip, vatan özlemlerini dile getiriyorlar.
Diğer taraftan Ermenistan’dan bazı kişiler, internet aracılığı ile Tunceli’deki yakınlarına yazdıkları mektuplar yayınlanıyor. Bu mektuplarda yakınlarına, yıllardır bin bir zorluklarla asıl kimliklerini saklayarak, ayakta kalmalarını takdir ettiklerini beyan ediyorlar ve yakında esaretin biteceğini vurguluyorlar.
Genelkurmay, ben bir şey görmedim, duymadım, diyor.
Başbakan Erdoğan ise; “… Şuanda biz, bir çözümün peşindeyiz. Bu çözüm sürecinde attığımız adımları, hukuk devletin çizdiği çerçeve neyse o çerçeve içinde atarız, bunun dışına çıkmayız…” diyor.
Siz ne diyorsunuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025