Korkunç bir iç çöküş hakim...
Piyasada, gönüllerde...
Çarşıda, pazarda, evde, işyerinde.
AKP'ye bağlanan yüksek umutların tam tekmil suya düşmesi, milletimizin her yanını kararttı.
AKP'nin bu derece Amerikan yanlısı, İsrail yanlısı bir politika izleyeceğini hiç kimse aklından geçirmiyordu.
AKP'nin, önceki koalisyondan daha beter biçimde IMF bağımlısı olacağına çok fazla ihtimal verilmiyordu. Piyasa az buçuk kıpırdar, işsizlik ağır aksak da olsa azalır, işler açılır, diye hesap ediliyordu.
Sadece ülkemiz değil, belki bölgemiz de nefes alır, AKP komşularımızı da toparlar, bölgemizdeki ağırlığımız artar diye düşünülüyordu.
AKP kurmaylarının kafa kâğıtlarını çok iyi bildikleri için, "hayır dostlar, bütün bu umutlarınız ham hayal" diyen akl-ı selim sahiplerine karşı korkunç bir tepki veriliyordu.
Ya şimdi...
Meclis'teki ezici çoğunluğuyla devam edegelen AKP iktidarından kim memnun? Milletimiz ne gördü? Umutlar ne oldu, şu aziz milletimizin umutları?
Bir lokma ekmeğe muhtaç insanların beklentileri...
İşini gücünü kaybetmiş on milyonlarca işsizin hevesleri...
İşçinin, çiftçinin, sanayicinin, imalatçının, her şeye rağmen ha gayret deyip ayakta kalmaya çalışan esnaf ve küçük işletme sahiplerinin iyi niyetleri...
Mağdur İmam-Hatiplilerin, masum başörtülülerin insani talepleri...
Milletimizin hangi meselesi çözüldü Allah aşkına!
Somut bir şey hatırlayın bakalım, aklınıza "çözümlenmiş herhangi bir iş" gelecek mi?
Lakin AB'nin her dediği anında yerine getirildi.
IMF'nin talimatları fazlasıyla uygulandı.
Başımıza çuval geçirmeye varıncaya kadar her türlü puştluğuna rağmen Amerika'nın tüm talepleri karşılandı, karşılanmaya devam ediliyor.
Papazlara, hahamlara ve bilumum azınlıklara hiç de beklemedikleri kadar açılımlar sağlandı, sağlanmaya devam ediliyor.
Bir elin parmağı kadar azınlık, rantçı, faizci ve kimi medyacıların haricinde herkesin başı önüne düşmüş.
Hesaplar altüst. Umutlar bitik. Ufuk karanlık.
Yaprak kıpırdamıyor. Her taraf stop.
Bir ara tekstilde kıpırtı olur kanaati vardı; ona da çekirge sürüsü gibi Çinliler dadandı.
İş ve işletme sahiplerinden son kalan bakiyeler de batan batana... Henüz batmayıp da ayakta sallananlara da maliyeciler, vergiciler, kredi kullanmışsa bankacılar kancayı takmış vaziyetteler...
Açlıktan nefesler tutuldu.
Her taraf ölüm sessizliğine büründü.
Lakin ekonomide hala medyatik yalan rüzgarları estiriliyor, düşük enflasyon nutukları atılıyor. Ölü mahallede ne hareket olur, ne enflasyon; medyatik düşük enflasyon yalanları bu kabil.
Bu gidişatın altında sadece AKP hükümeti kalmayacak.
Topyekün milletimiz bu vahim gidişatın altında kalır, Allah korusun.
Zira şu Fenerbahçe'nin şampiyonluğunda caddelere dolup nümayış yapan on milyonlarca genç, işsiz kalmaya, alçak sürünmeye, madden ve manen aç ve susuz kalmaya devam ederse; bunların önünü hiç kimse alamaz.
Bu işsiz gençlik seli, önünde hiçbir set bırakmaz.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin mühendisleri ve onların işbirlikçisi Amerikancılar, elbirlik milletimizi ve gençliğimizi bu noktaya sürüklüyorlar.
Bu sebeple Prof. Dr. Haydar Baş beyin ülkemizin geleceğine ilişkin proje ve programları ve BTP'nin Milli Ekonomi Modeli dün bir ihtiyaç iken, bugün tam bir zaruret halini almıştır.
Hiç kimse bu zaruretin üstünü örtemez, artık saklayamaz. Çünkü gidişat, gün geçtikçe daha yüksek sadâ ile BTP'nin haklılığını ve zarureti olduğunu haykırıyor.
Piyasada, gönüllerde...
Çarşıda, pazarda, evde, işyerinde.
AKP'ye bağlanan yüksek umutların tam tekmil suya düşmesi, milletimizin her yanını kararttı.
AKP'nin bu derece Amerikan yanlısı, İsrail yanlısı bir politika izleyeceğini hiç kimse aklından geçirmiyordu.
AKP'nin, önceki koalisyondan daha beter biçimde IMF bağımlısı olacağına çok fazla ihtimal verilmiyordu. Piyasa az buçuk kıpırdar, işsizlik ağır aksak da olsa azalır, işler açılır, diye hesap ediliyordu.
Sadece ülkemiz değil, belki bölgemiz de nefes alır, AKP komşularımızı da toparlar, bölgemizdeki ağırlığımız artar diye düşünülüyordu.
AKP kurmaylarının kafa kâğıtlarını çok iyi bildikleri için, "hayır dostlar, bütün bu umutlarınız ham hayal" diyen akl-ı selim sahiplerine karşı korkunç bir tepki veriliyordu.
Ya şimdi...
Meclis'teki ezici çoğunluğuyla devam edegelen AKP iktidarından kim memnun? Milletimiz ne gördü? Umutlar ne oldu, şu aziz milletimizin umutları?
Bir lokma ekmeğe muhtaç insanların beklentileri...
İşini gücünü kaybetmiş on milyonlarca işsizin hevesleri...
İşçinin, çiftçinin, sanayicinin, imalatçının, her şeye rağmen ha gayret deyip ayakta kalmaya çalışan esnaf ve küçük işletme sahiplerinin iyi niyetleri...
Mağdur İmam-Hatiplilerin, masum başörtülülerin insani talepleri...
Milletimizin hangi meselesi çözüldü Allah aşkına!
Somut bir şey hatırlayın bakalım, aklınıza "çözümlenmiş herhangi bir iş" gelecek mi?
Lakin AB'nin her dediği anında yerine getirildi.
IMF'nin talimatları fazlasıyla uygulandı.
Başımıza çuval geçirmeye varıncaya kadar her türlü puştluğuna rağmen Amerika'nın tüm talepleri karşılandı, karşılanmaya devam ediliyor.
Papazlara, hahamlara ve bilumum azınlıklara hiç de beklemedikleri kadar açılımlar sağlandı, sağlanmaya devam ediliyor.
Bir elin parmağı kadar azınlık, rantçı, faizci ve kimi medyacıların haricinde herkesin başı önüne düşmüş.
Hesaplar altüst. Umutlar bitik. Ufuk karanlık.
Yaprak kıpırdamıyor. Her taraf stop.
Bir ara tekstilde kıpırtı olur kanaati vardı; ona da çekirge sürüsü gibi Çinliler dadandı.
İş ve işletme sahiplerinden son kalan bakiyeler de batan batana... Henüz batmayıp da ayakta sallananlara da maliyeciler, vergiciler, kredi kullanmışsa bankacılar kancayı takmış vaziyetteler...
Açlıktan nefesler tutuldu.
Her taraf ölüm sessizliğine büründü.
Lakin ekonomide hala medyatik yalan rüzgarları estiriliyor, düşük enflasyon nutukları atılıyor. Ölü mahallede ne hareket olur, ne enflasyon; medyatik düşük enflasyon yalanları bu kabil.
Bu gidişatın altında sadece AKP hükümeti kalmayacak.
Topyekün milletimiz bu vahim gidişatın altında kalır, Allah korusun.
Zira şu Fenerbahçe'nin şampiyonluğunda caddelere dolup nümayış yapan on milyonlarca genç, işsiz kalmaya, alçak sürünmeye, madden ve manen aç ve susuz kalmaya devam ederse; bunların önünü hiç kimse alamaz.
Bu işsiz gençlik seli, önünde hiçbir set bırakmaz.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin mühendisleri ve onların işbirlikçisi Amerikancılar, elbirlik milletimizi ve gençliğimizi bu noktaya sürüklüyorlar.
Bu sebeple Prof. Dr. Haydar Baş beyin ülkemizin geleceğine ilişkin proje ve programları ve BTP'nin Milli Ekonomi Modeli dün bir ihtiyaç iken, bugün tam bir zaruret halini almıştır.
Hiç kimse bu zaruretin üstünü örtemez, artık saklayamaz. Çünkü gidişat, gün geçtikçe daha yüksek sadâ ile BTP'nin haklılığını ve zarureti olduğunu haykırıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019