AB'nin Türkiye'yi almaktan
başka çaresi yok (mu?)
İngiltere'nin ünlü "Financial Times" gazetesi AB'nin Türkiye'yi almaması mümkün değildir. Türkiye alınmazsa AB'de istikrasızlık çıkar. Türkiye son zamanlarda büyük önem kazandı diye yazdı. Demokratik olarak idare edilen Türkiye tek Müslüman ülkesidir. "Financial Times" günlük siyasi ve ekonomik önemli bir gazetedir. Tarihi boyunca AB içine alınmış ve alınacak olanların arasında en önemli devletlerden biridir Türkiye dedi.
Atatürk'ün kurduğu ve her zaman Avrupa'ya açık olan Türkiye'yi çeşitli bahaneler uydurarak mesela "çok büyük ülke, nüfusu çok ve Müslüman bir ülkedir. Avrupa'nın Türkiye'yi hazmetmesi kolay olmayacaktır" bahaneleri kesinlikle aptallık ve anlamlı olamaz! Üstelik tüm bunların üstünde çok stratejik bir ülkedir. .AB dışında bu ülkenin bırakılması ciddi istikrarsızlıklara sebep olacaktır.
(13.7.04)
AB hususunda Schröder'in dedikleri
Schröder Türkiye'nin AB'ye kabulünün çok zor ve şartlı olacağını söyledi. Konuşmaların ve başlama tarihinin çantada keklik olduğunu zannedenler var ama ben öyle görüyorum ki hem çok zor ve hem de şartlı olacaktır" dedi. Konuşmaların uzun süreceğini zaten bekliyorduk denebilir. Mesela Hırvatistan ile görüşmelerin (Lahey Adalet Divanı kararını beklemeden bile), çok kısa olduğunu bilenler Türkiye'ye de böyle olacağını düşünmüş olabilirler!
Not: Doğrudur, çünkü Hırvatistan Katoliktir. Onun yanında, aynı zamanda Balkanlara çıkış noktasıdır.
Eskiden beri Almanların ve Avusturya'nın menfaat sahasını oluşturmaktadır. Onun için onların kabulü hemen gerçekleşmelidir; zihniyeti herkesçe malumdur! Türkiye ile müzakerelerin ise, en azından 10 yıl süreceği düşünülmektedir. Schröder'in kuşku getiren sözleri kararın şartlı olması tarafıdır. Konulacak şartlar ağırlaştırmak için mi, yoksa kolaylaştırmak için mi olacaktır? Büyük bir ihtimalle ağılaştırmak için, yani girmemize engel olmak için şartlar icat edilecektir!
Önce Türkiye'de sivil otoritenin egemen olduğuna onların inanması gerekir! Çünkü onların düşüncesinde, Türkiye'deki sivil yapısal düzenlemeler henüz topallamaktadır!
Bunun dışında AB'deki çeşitli lobiler daima Türkiye'nin aleyhine çalışmaktadır. Bunların arasında Ermeni lobileri ile Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi lobilerinin, veto engelleri beklenebilir!
(17.7.04)
Erdoğan'dan Fransa'ya paket-program
Başbakan Erdoğan ile Chirac arasında yapılan görüşmelere esnasında Türkiye'den bir paket ekonomik program da götürülmüş oldu. Bu programın içinde:
1 - THY'nin alacağı 36 adet yeni uçağın Airbus olması için -Evet- alındı!
2 - İş adamlarına hitaben: Türkiye'de yeni hidroelektrik termik ve nükleer santralların yapımına öncelik verileceğini, -Anlaşmalar temin ediliyor!-
3 - Nükleer enerji konusunda Fransa ile çalışmalar yapıldığını ve sonuçların yakında alınacağını da söyledi. -Bu antlaşma da yolundadır!-
Türkiye'nin götürdüğü bu ekonomik paket Fransızların ikna edebilmesi hedefini taşımaktaydı. Ama galiba her şeye rağmen Chirac tam ikna olmadı. Sadece THY için alınacak 36 uçak alımları bakımından ön anlaşmaların yapıldığı hususunda Mr. Chirac çok sevindiğini Mr. Schröder'i hemen arayacağını ve müjdeyi vereceğini söyledi. Bu meblağ yaklaşık olarak 1.5 milyar $ civarındadır. Böylece sadece Fransa değil yapım partneri olan Almanya'nın da faydalanacağı bilinmektedir.
THY Yönetim Kurulu başkanı Hamdi Topçu anlaşmanın bugün yapılacağını (21.7.04) ve Chirac'ın da muhtemelen geleceğini söyledi. Fransız İş adamlarıyla da Nükleer Enerji konusu da görüşüldü. Bunun yanında hidroelkterik ve termal santral yapımları da söz konusu oldu.
Ayrıca onların Türkiye'de yapılmakta olan özelleştirmelere de davet edildiği bilinmektedir. Yabancı şirketler içi çok büyük bir fırsat olduğunu da belirtti. Erdoğan'ın dediklerine göre Fransa Türkiye arasında gelişen Ticari -Ekonomik -Kültürel ve Askeri gelişmeler Siyasi alana da intikal etsin dedi.
İş adamlarının bazıları ise: Türkiye'ye iş adamı olarak geleceklerini ama diplomasiye karışmayacaklarını da özellikle belirttiler.
Not: Chirac'ın mesajı şudur: Biz ekonomiye ve işimize bakarız. Türkiye'nin diğer sorunları ise bizim dışımızdadır. Kısacası bizi ilgilendirmez. Siz o konularda başınızı çaresine bakın!
başka çaresi yok (mu?)
İngiltere'nin ünlü "Financial Times" gazetesi AB'nin Türkiye'yi almaması mümkün değildir. Türkiye alınmazsa AB'de istikrasızlık çıkar. Türkiye son zamanlarda büyük önem kazandı diye yazdı. Demokratik olarak idare edilen Türkiye tek Müslüman ülkesidir. "Financial Times" günlük siyasi ve ekonomik önemli bir gazetedir. Tarihi boyunca AB içine alınmış ve alınacak olanların arasında en önemli devletlerden biridir Türkiye dedi.
Atatürk'ün kurduğu ve her zaman Avrupa'ya açık olan Türkiye'yi çeşitli bahaneler uydurarak mesela "çok büyük ülke, nüfusu çok ve Müslüman bir ülkedir. Avrupa'nın Türkiye'yi hazmetmesi kolay olmayacaktır" bahaneleri kesinlikle aptallık ve anlamlı olamaz! Üstelik tüm bunların üstünde çok stratejik bir ülkedir. .AB dışında bu ülkenin bırakılması ciddi istikrarsızlıklara sebep olacaktır.
(13.7.04)
AB hususunda Schröder'in dedikleri
Schröder Türkiye'nin AB'ye kabulünün çok zor ve şartlı olacağını söyledi. Konuşmaların ve başlama tarihinin çantada keklik olduğunu zannedenler var ama ben öyle görüyorum ki hem çok zor ve hem de şartlı olacaktır" dedi. Konuşmaların uzun süreceğini zaten bekliyorduk denebilir. Mesela Hırvatistan ile görüşmelerin (Lahey Adalet Divanı kararını beklemeden bile), çok kısa olduğunu bilenler Türkiye'ye de böyle olacağını düşünmüş olabilirler!
Not: Doğrudur, çünkü Hırvatistan Katoliktir. Onun yanında, aynı zamanda Balkanlara çıkış noktasıdır.
Eskiden beri Almanların ve Avusturya'nın menfaat sahasını oluşturmaktadır. Onun için onların kabulü hemen gerçekleşmelidir; zihniyeti herkesçe malumdur! Türkiye ile müzakerelerin ise, en azından 10 yıl süreceği düşünülmektedir. Schröder'in kuşku getiren sözleri kararın şartlı olması tarafıdır. Konulacak şartlar ağırlaştırmak için mi, yoksa kolaylaştırmak için mi olacaktır? Büyük bir ihtimalle ağılaştırmak için, yani girmemize engel olmak için şartlar icat edilecektir!
Önce Türkiye'de sivil otoritenin egemen olduğuna onların inanması gerekir! Çünkü onların düşüncesinde, Türkiye'deki sivil yapısal düzenlemeler henüz topallamaktadır!
Bunun dışında AB'deki çeşitli lobiler daima Türkiye'nin aleyhine çalışmaktadır. Bunların arasında Ermeni lobileri ile Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi lobilerinin, veto engelleri beklenebilir!
(17.7.04)
Erdoğan'dan Fransa'ya paket-program
Başbakan Erdoğan ile Chirac arasında yapılan görüşmelere esnasında Türkiye'den bir paket ekonomik program da götürülmüş oldu. Bu programın içinde:
1 - THY'nin alacağı 36 adet yeni uçağın Airbus olması için -Evet- alındı!
2 - İş adamlarına hitaben: Türkiye'de yeni hidroelektrik termik ve nükleer santralların yapımına öncelik verileceğini, -Anlaşmalar temin ediliyor!-
3 - Nükleer enerji konusunda Fransa ile çalışmalar yapıldığını ve sonuçların yakında alınacağını da söyledi. -Bu antlaşma da yolundadır!-
Türkiye'nin götürdüğü bu ekonomik paket Fransızların ikna edebilmesi hedefini taşımaktaydı. Ama galiba her şeye rağmen Chirac tam ikna olmadı. Sadece THY için alınacak 36 uçak alımları bakımından ön anlaşmaların yapıldığı hususunda Mr. Chirac çok sevindiğini Mr. Schröder'i hemen arayacağını ve müjdeyi vereceğini söyledi. Bu meblağ yaklaşık olarak 1.5 milyar $ civarındadır. Böylece sadece Fransa değil yapım partneri olan Almanya'nın da faydalanacağı bilinmektedir.
THY Yönetim Kurulu başkanı Hamdi Topçu anlaşmanın bugün yapılacağını (21.7.04) ve Chirac'ın da muhtemelen geleceğini söyledi. Fransız İş adamlarıyla da Nükleer Enerji konusu da görüşüldü. Bunun yanında hidroelkterik ve termal santral yapımları da söz konusu oldu.
Ayrıca onların Türkiye'de yapılmakta olan özelleştirmelere de davet edildiği bilinmektedir. Yabancı şirketler içi çok büyük bir fırsat olduğunu da belirtti. Erdoğan'ın dediklerine göre Fransa Türkiye arasında gelişen Ticari -Ekonomik -Kültürel ve Askeri gelişmeler Siyasi alana da intikal etsin dedi.
İş adamlarının bazıları ise: Türkiye'ye iş adamı olarak geleceklerini ama diplomasiye karışmayacaklarını da özellikle belirttiler.
Not: Chirac'ın mesajı şudur: Biz ekonomiye ve işimize bakarız. Türkiye'nin diğer sorunları ise bizim dışımızdadır. Kısacası bizi ilgilendirmez. Siz o konularda başınızı çaresine bakın!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006