Bugün ülkemizin gündemine oturan operasyon konusunda ABD'nin tavrı oldukça önemli? ABD'nin Ankara Büyükelçisi Riciardone'nin, operasyonun başlamasından sonra 17 Aralık'ta bazı AB temsilcileriyle bir araya geldiği ve "Halkbank'ın İran'la ilişkilerinin kesilmesini istedik. Dinlemediler. Bir imparatorluğun çöküşünü izliyorsunuz" dediği ifade edildi.Bu ifadeler hükümete yakınlığıyla bilinen gazetelerde dün manşetten aktarıldı.Gazeteler, "Çek git bu ülkeden", "Seçim ayarlı operasyon deşifre oldu", "Derin operasyonun intikam ortağı", "ABD Sefiri'nden operasyon itirafı" başlıklarıyla bunu gündeme taşıdılar. ABD Büyükelçisi daha önce de CHP aracılığıyla, "'Hükümet sorumluları dışarıda aramamalı, şeffaflık ilkesiyle iddiaların üzerine gitmeli. Gezi olaylarında olduğu gibi sorumluların dışarıda aranması gerçeklerin ortaya çıkmasını engeller' diye konuşmuştu.Bir gelişmeyi daha aktarıp daha sonra da ABD'nin yaşanan son olaylardaki durumunu değerlendirelim: Operasyon sürerken, Amerikan Hazine Bakanlığı Terör ve Mali İstihbarattan Sorumlu Müsteşarı David Cohen İstanbul'a geldi ve Türkiye'deki bankaların müdürleriyle toplantı yaparak İran konusunda uyarılarda buldu. İsrail'e yakınlığı ile bilinen Cohen'in, banka temsilcilerine 'İran'a ambargo sürüyor. Para trafiğini gevşetmeyin' dediği öğrenildi.ABD Büyükelçisi önce "sorumlular dışarıda aranmamalı" mesajı gönderiyor, sonra da uyardıklarını, dinlemediklerini ve çöktüklerini itiraf ediyor. Yani yaşanan süreçte ABD, operasyonun dışında değil. Zaten böyle kapsamlı bir operasyonunun ABD'nin bilgisi ve desteği haricinde olması mümkün de değil.Peki, ABD'nin İran konusuna odaklanmasının nedeni ne? Herkes de biliyor ki, hükümet bugüne kadar ABD'nin bilgisi ve yönlendirmesi haricinde İran'la böyle bir parasal ve ticari ilişkiye giremez. Belki de bu ticari ve parasal ilişkiyi bizzat koordine eden ABD?Nasıl Irak'ı İran'ın üzerine sürdükleri dönemlerde aynı zamanda "İrangate" skandalıyla İran'a silah sattıkları ortaya çıktıysa, bugün de kendi koydukları ambargoyu el altından deliyor olamazlar mı?ABD böyle bir skandalın daha ortaya çıkmasını engellemek için kendisini temize çıkartma gayretlerinde olabilir. Yoksa operasyonun tozu dumanı içinde Büyükelçi'nin bayram değil seyran değil İran'la ticaret ile ilgili açıklama gereği duyması, Cohen'in apar topar bankacıları toplayıp İran'a yönelik açıklamalar yapması başka nasıl değerlendirilebilir?Altını çizerek yeniden ifade edelim, eğer İran'la böyle bir ilişki kurulduysa bu ABD'nin onayı ya da yönlendirmesi olmadan asla olamaz. Öğrendik ki, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Kerry'le görüşüp duyulan rahatsızlığı iletecekmiş, ne ifade edecekse?Bu tür gelişmeler bana hep Saddam'ın Kuveyt'e girmesini hatırlatıyor.Saddam o dönemde ABD'nin Ortadoğu'daki en büyük müttefiki? ABD, "Ey Saddam, Kuveyt senin arka bahçendir, girebilirsin" dediği zaman ABD'ye sonuna kadar güvenen Saddam bunu bir müttefiklik ödülü olarak algıladı. Halbuki bu, miadı dolan Saddam'ın deliğe süpürülme operasyonuydu. Kuveyt'e girdi ve acı gerçekle karşılaştı.Bugün bizim siyasilerin karşılaştığı gibi?Siyasilerimize şunu söylüyoruz, keşke bundan aylar önce Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Şerif Hüseyin", "Saddam" ikazlarını dikkate alsaydınız da sizi bugün deliğe süpürmeye uğraşanların dün tuzağına düşmeseydiniz. Bak, beğenmediğiniz Esad uyandı ve direkten döndü, bugün süreç onun lehine işliyor. Demek ki çıkış yolu varmış.Aziz Türk milletine de şu tavsiyede bulunuyoruz: Bugüne kadar ABD taşeronluğu yapmış olanları başa getirdiniz ve zilletten asla kurtulamadınız, bir ABD taşeronundan başka bir ABD taşeronuna yönelirseniz yaşadığınız zilletin çok daha büyüklerini yaşayacaksınız.Gelin, bu sefer Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi, kendisinden akıl alan ülkeleri zirveye oturtan, Türk milletinin şerefini, haysiyetini, onurunu, inancını, kültürünü dünyanın her köşesine taşıyan, tanıştığı herkese Müslüman Türk'e hayran bıraktıran, Türkiye'nin Meclisindekiler ben Türk'üm diyemezken, Rusya'nın Duma'sında "Yaşasın Türk milleti" diye haykıran, Rus parlamenterlere "Ne mutlu Türküm diyene" dedirten Prof. Dr. Haydar Baş'ı ve sahasında uzman mükemmel Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarını iktidara taşıyalım ve bu zilletten hep beraber kurtulalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025