Irak ile ABD arasında güvenlik anlaşması önceki gün imzalandı.Medya ve basına bakıyoruz, sanki bu anlaşma ile ABD demokratik görevini yapmış, güvenliği Irak güvenlik güçlerine devrediyor, Irak'tan asker çekecek, Irak'ı kendi haline bırakacak gibi bir izlenim uyandırılıyor. Peki, gerçekte böyle mi? Konu ABD ve Ortadoğu olduğunda ne zaman gerçeklerle, empoze edilenler örtüşür? Tabii ki hiçbir zaman.ABD bu anlaşmayla Irak'taki askeri varlığını 3 yıl uzatmayı başarmış oldu. Bakın bu konuda ABD'li yetkililer ne diyor: Ekim ayı ortalarında ABD Savunma Bakanı Robert Gates, "Amerikan askerlerinin BM'nin tanıdığı sürenin (31 Aralık 2008) sona ermesinden sonra Irak'ta kalmalarının statüsünü belirleyen anlaşma (SOFA) olmazsa ya da BM tarafından görev süresi uzatılmazsa bunun sonuçları dramatik olur" dedikten sonra şunları söyledi: "Sadece 2 seçenek var: SOFA ve BM'nin Amerikan askerlerinin görev süresini uzatması. Ancak bugün BM'ye giderek istediğimizi elde etmenin garantisi yok. O zaman da ABD'nin Irak'taki varlığına yasal bir çerçeve bulmak için kesinlikle bu güvenlik anlaşmasını yapmak gerek"Kısaca, Irak-ABD güvenlik anlaşması, 2008 yılı sonunda dolan kalma süresini 2011 yılına ertelemiş oldu. Burada önemli bir nokta daha var: 2008 yılı sonu sınırını koyan BM idi. Bu anlaşmayla ABD, asker süresini Irak'la ikili anlaşmayı devreye koyarak uzatmış oldu. Yani bundan sonraki süreçte ABD'nin asker uzatması BM'nin değil, Irak'ın kararına bağlı. Irak Hükümetinin ABD'nin kuklası olduğu düşünüldüğünde 2011 yılında ABD asker çeker mi sorusunun cevabını da almış oluyoruz. Anlaşmaya ABD tarafında imza atan ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Ryan Crocker, tribünlere yönelik bir takım açıklamalar yaptıktan sonra, ABD açısından sonucu, "Anlaşma temenni ettiğimiz şeylere ulaşmamızı sağlamıştır" ifadesiyle özetlemiştir.Irak ile ABD arasında imzalanan güvenlik anlaşması, tam anlamıyla ABD'lilere sömürge gücü yetkileri veriyor. Anlaşmanın detaylarında ise, ABD'liler hava sahası konusunda da tam anlamıyla bir tahakküm kuruyorlar; sadece ABD uçakları değil, ABD tarafından onaylanmış sivil uçaklar da hava sahasını kullanma, yakıt alma, iniş yapma ve bunları yaparken de herhangi bir ücret ödememe gibi haklara sahip oluyor. Bu uçaklar Iraklılar tarafından ne durdurulabilir ne de aranabilir. Aynı haklar ABD gemileri ve Pentagon'la anlaşma yapan sivil gemiler için de geçerli. Irak ABD güçlerine kendi muhaberatını sağlaması için ücretsiz olarak telsiz frekansları ayırmakla yükümlü tutuluyor. Ayrıca hem askeri hem de sivil personelin Irak'a girmesi için ABD tarafından verilmiş bir kimlik kartına sahip olması yeterli sayılıyor ve bunun dışında bir şey sorulamıyor. ABD güçlerinin ve yüklenicilerinin Irak'a getirmek istediği talim ve hizmet amaçlı malzemelerin aranması ya da malzemelerin lisanslarının sorulması tamamen yasaklanıyor. Buna kişisel malzemeler ya da tüketim malzemeleri de dahil. Pasaport yerine Irak'a girip çıkacak Amerikalılara bir de ehliyet ve ruhsat serbestîsi getiriliyor. Aynı şekilde ABD'nin verdiği ehliyetler ve iş yapma ruhsatları herhangi bir Irak müdahalesi, kontrolü ya da sınavı olmaksızın ve ekstra ücret ödemeksizin Irak'ta kullanılabilecek. ABD Askeri posta servisi de her tür Irak kontrolünden bağımsız olacak. Yine anlaşmaya göre ABD güçlerinin Irak makamlarından izin almadan gözaltına alma ve tutuklama hakkı "askeri operasyon" istisnası ile korunuyor. Ne demokrasi ama!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025