17 Nisan Perşembe günü Cenevre'de imzalanan Ukrayna ile ilgili mutabakattan sonra ABD rahat durmadı ve mutabık kalınan konulara uymayarak provokatif hedefli birçok adım attı.Cenevre'de mutabık kalınan ve imza altına alınan en önemli maddelerden birisi, Ukrayna'daki krizin, Ukraynalıların kendileri tarafından çözülmesinin sağlanmasıydı. Yani dışarıdan bir müdahale yapılmasına izin verilmeyecekti.Sanki böyle bir mutabakat olmamış ve böyle bir karar alınmamış gibi ABD'nin en etkin isimlerinden olan Başkan Yardımcısı Joseph Biden 21 Nisan'da Kiev'e gitti.Biden'in ziyaretiyle ilgili Beyaz Saray'dan yapılan açıklama, ABD'nin Ukrayna'nın içişlerine müdahale ettiğinin en büyük deliliydi. Kendi ağızlarıyla Ukrayna'ya müdahale ettiklerini itiraf ediyorlardı.Beyaz Saray'ın açıklaması şöyleydi: "ABD Başkan Yardımcısı, Kiev'e uluslararası toplumun Ukrayna'da istikrar ve ekonominin güçlenmesi, Ukrayna'da anayasa reformunu gerçekleştirme sürecinde sorumlulukların dağıtılması, yolsuzlukla mücadele, ayrıca 25 Mayıs'ta adil bir cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gerçekleştirilmesi çabalarında yardımcı olmak istiyor." Bu açıklamaya bakılırsa, ABD Ukrayna'daki istikrara müdahale ediyor, Ukrayna halkı tarafından yapılması karara bağlanan Anayasa sürecine müdahale ediyor ve de Cumhurbaşkanlığı seçimine müdahale ediyor.ABD'nin Biden düzeyinde müdahale ettiği bir atmosferde, ABD'nin dizaynıyla tüm Ukrayna halkı için adaletli bir sonucun çıkması mümkün mü?ABD, Ukrayna'nın içişlerine müdahale etmek yetmiyormuş gibi bir de bölgede gerginliği artıracak askeri adımlar da atıyor.ABD, Rusya'ya sınırı olan Polonya ve Estonya gibi ülkelerde birkaç hafta içinde askeri tatbikat yapacağını ilan etti.ABD, 12 adet F-16 savaş uçağını ve 200'den fazla destek elemanını Polonya'ya gönderdi. Baltık ülkelerine de 10 adet F-15 gönderdi. Savaş uçakları 31 Aralık'a kadar bölgede kalacak.Ayrıca ABD, bölge ülkelerini ve de Türkiye'yi topun ucuna koyarcasına Karadeniz'e tehlikeli yığınak yapmaya devam ediyor. Şubat ayından bu yana ABD savaş gemileri Karadeniz'e geçiyor.Akdeniz'deki 6'ıncı filonun amiral gemisi Mount Whitney, en önemli roket kruvazörlerinden US Ramage, USS Truxtun savaş gemisi, USS Taylor, USS Donald Cook gibi birçok ABD savaş gemisi Karadeniz'e giriş çıkış yaptılar, Karadeniz'i adeta boş bırakmıyorlar.ABD Cenevre'deki mutabakata aykırı, bölgede gerginliği körükleyici bu kadar girişimde bulunurken, Rusya ise sözüne ve imzasına sadık kalmaya devam ediyor.Tabii, ABD yanlısı basın ve medya kuruluşları olayları çarpıtmaya devam ediyor. Ukrayna'da gördüğü her yüzü maskeliyi Rus ajanı, Rus askeri göstermeye çalışıyor ama bu iddialar uluslar arası toplum tarafından hiç de inandırıcı bulunmuyor, ABD'nin kendi fiili olarak yaptığı girişimleri örtbas etmeye yönelik olarak değerlendiriliyor.Rusya'nın barış duruşu, ABD'yi adeta çıldırtıyor. ABD'nin, gerginliğe karşı gerginlik politikası uygulayanlara cevabı bulunuyor ama gerginliğe ve kışkırtmaya karşı barış duruşu ortaya koyanlara bir çözümü bulunmuyor. ABD'nin hard diski error veriyor, ezberleri bozuluyor.Fakat bu demek değildir ki Rusya ABD'ye cevap veremez. ABD'nin, Gürcistan ve Suriye dersini unutmamasında fayda var.Hatırlarsanız, ABD İsrail ile birlikte gizli bir şekilde Suriye'ye 2 adet füze atmış ve sonra kaybetmişlerdi; çok kısa bir zaman sonra Rusya'dan, "o füzeleri buldum ve imha ettim" açıklaması gelmişti.Rusya ABD'nin dilini çok iyi anlıyor ve her hamlesine verebileceği bir cevap bulunuyor.ABD ne yaparsa yapsın, Ukrayna sürecinde kaybetmeye mahkumdur.Sadece Ukrayna halkı değil, tüm dünya hakları, hatta ABD halkı bile Rusya'nın barış duruşundan memnundur.Bu barış duruşunun Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Rusya'ya tavsiye ettiği "Sosyal Barış Projesi" uygulaması olduğunu hatırlatalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025