ABD Başkanı Trump, uluslar arası hukuku da bir kez daha çiğneyerek, asılsız suçlamalarla, İran'la 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiğini açıkladı.
Asılsız suçlamalarla, çünkü geçtiğimiz günlerde İsrail Başbakanı Netanyahu İran'ın anlaşmaya uymadığına dair belgeler göstereceğini ilan etmişti, bir şovla basın karşısına çıktı ama belge diye gösterdikleri ne BM'yi, ne AB ülkelerini, ne de bu konuda tek yetkili kurum olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nı (UAEA) tatmin etti. UAEA yaptığı açıklamada, İran'ın anlaşmaya sadık kaldığını belirtti.
Hatta İsrail'in önemli basın organlarından Haaretz gazetesi dahi İsrail Başbakanı'nın belgelerinin bir kanıt olmadığını yazdı. Ama ABD için belgelerin yeterli ya da yetersiz olması önemli değildi, zaten kararını vermişti, Trump'ın seçim vaadiydi, "İran'la savaş" yanlısı olan Pompeo ve Bolton gibi şahinler bu sebeple işbaşına getirilmişti.
Trump başkanlık koltuğuna oturduğunda nükleer anlaşmayı uzatırken, Beyaz Saray, alınan kararla anlaşmanın "son kez" uzatıldığını duyurmuştu.
Trump'ın bu kararına dünyadan büyük tepki geldi.
BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Genel Sekreter Antonio Guterres'in, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ile yapılan Ortak Kapsamlı Eylem Planı anlaşmasından (JCPOA) geri çekileceğini ve ABD'nin yaptırımlarını yeniden başlatmaya başlayacağını duyurmasından derin endişe duyduğunu söyledi.
Guterres'in, JCPOA anlaşmasının nükleer silahların yayılmasını önlemeye yönelik "diplomaside büyük bir başarı" olduğunu, hem bölgesel hem de uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunduğunu yinelediğini aktaran Dujarric, "Sağladığı başarıları korumak için anlaşma önyargılı olmaksızın ele alınmalıdır. Genel Sekreter, diğer JCPOA katılımcılarına tüm üye devletlere bu anlaşmayı desteklemek için taahhütlerini yerine getirmeye çağırmaktadır" dedi.
Dikkat ederseniz ABD Başkanı'nın "özünde kusurlu", "ABD tarihinin en kötü anlaşması" diyerek iptal ettiği anlaşmayı BM, "diplomaside büyük bir başarı" olarak tanımlıyor.
Avrupa Birliği'nden (AB) gelen açıklamada, Trump'ın kararının endişe verici olduğu belirtilirken, "Uluslararası toplum olarak nükleer anlaşmayı koruyacağız" ifadeleri kullanıldı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, yaptığı açıklamada, anlaşmanın "çalıştığını ve işe yaradığını" söyledi ve AB'nin İran anlaşmasını koruma konusunda kararlı olduğunu kaydetti.
Mogherini, "Anlaşma bölgenin, Avrupa'nın ve tüm dünyanın güvenliği açısından çok önemli. AB, güvenlik çıkarları doğrultusunda hareket etmekte ve yatırımlarını korumakta kararlı. Anlaşmayı koruyacağız" dedi.
İkili bir belgenin söz konusu olmadığının altını çizen Mogherini, "Anlaşmayı tek taraflı sona erdirmek tek bir ülkenin elinde değil" ifadeleriyle Trump'a rest çekti.
Dün Brüksel'de Fransa, Almanya ve İngiltere elçileri, İran Dışişleri Bakan Yardımcısı ile bir görüşme yaptı. Görüşmenin ardından AB ülkelerinin temsilcileri, tüm tarafları gelecek günlerde tansiyonun kontrolsüz şekilde tırmandırılmasından kaçınmaya çağırdı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Trump'ın kararına Twitter üzerinden tepki gösterdi, Almanya, Fransa ve İngiltere'nin karardan duydukları memnuniyetsizliği dile getirdi. İngiltere Başbakanı Theresa May, İran nükleer anlaşmasına bağlı olduklarını dile getirdi.
Merkel, Macron ve May bu konuda ortak bir bildiri yayımladı ve bildiride, Trump'ın aldığı kararın "üzüntü ve kaygı" ile karşılandığı belirtilerek "Anlaşma ortak güvenliğimiz için önemini koruyor" denildi, anlaşmanın devam etmesinin istendiği vurgulandı. İspanya Dışişleri Bakanı Alfonso Dastis ABD'nin kararından üzüntü duyduğunu belirtti.
ABD eski Başkanı Obama, Trump'ın kararını "yanlış" ve "ciddi bir hata" olarak nitelendirdi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İran'la ilişkiler konusunda bütün taraflara kapsamlı bir siyasi çözüm bulunması çağrısında bulundu.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov "Rusya'nın, taraflarından biri olarak İran'la yapılan nükleer anlaşmaya bağlı kalacağını" söyledi. Bakanlık sözcüsü de, Trump'ın kararının "derin bir hayal kırıklığı" yarattığını, ABD'nin bu adımla uluslararası hukuka aykırı davrandığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, ABD'nin İran nükleer anlaşmasından çekilmesi ile ilgili "Kaybeden Amerika olacaktır. Çünkü yaptığınız bir anlaşmaya sadık kalmıyorsunuz. Uluslararası anlaşmalar, böyle istediğiniz zaman bozun, istediğiniz zaman yapın. Böyle bir şey olmaz" ifadelerini kullandı.
Dikkat ederseniz, P5+1 dediğimiz BM'nin 5 daimi üyesi olan ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın dahil olduğu bir anlaşma var, ABD hiçbir delil ortaya koymadan ve kimseyi de ikna etme gereği duymadan anlaşmadan tek taraflı olarak çekiliyor.
Yani hem BM'yi, hem de uluslar arası hukuku ayaklar altına alıyor. Suriye'yi vurma konusunda da yine aynı hukuksuzluğu yapmış ve BM'nin görevlendirdiği heyetin raporunu beklemeden yargısız infaz yapmıştı.
Bu durumda dünya barışı için kurulduğu söylenilen BM'nin, önemli bir karara imza atması lazım ve BM'nin aldığı kararları hiçe sayan, hukuksuz davranan ABD'yi BM'den çıkarması gerekiyor. Ve bir yaptırım uygulanacaksa bu anlaşmaya bağlı kaldığı belgeli olan İran'a değil, ABD'ye olmalıdır. BM artık "Dünya ABD'den büyüktür" demelidir.
Bir notu daha düşelim: ABD'nin anlaşmadan çekilmesi ve de 2015 öncesi yaptırımlarına ilaveler de yaparak dönmesi sadece İran'ı ilgilendirmiyor. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, İran ile bugünden sonra yeni anlaşma imzalayan tüm ülke ve kuruluşların yaptırıma maruz kalacağını kaydetti ve 90-180 gün süre verdi.
Ama unutmayalım ki, dünya ABD'nin dayattığı Kapitalizme artık muhtaç değil? Tüm devletleri kendi kendine yeten milli bir devlet yapacak, her türlü baskı ve yaptırımlardan koruyacak, diğer ülkelerle savaş yapmasına gerek bırakmayacak, kaynak savaşlarına son verecek muhteşem bir model var: Milli Ekonomi Modeli?
BRICS devletleri 2006 yılından bu yana bu eşsiz modeli uyguluyor ve 2008 küresel krizini fırsata çevirdiler. ABD'nin Kapitalizmi çöktü, çağ Milli Ekonomi Modeli çağı?
Asılsız suçlamalarla, çünkü geçtiğimiz günlerde İsrail Başbakanı Netanyahu İran'ın anlaşmaya uymadığına dair belgeler göstereceğini ilan etmişti, bir şovla basın karşısına çıktı ama belge diye gösterdikleri ne BM'yi, ne AB ülkelerini, ne de bu konuda tek yetkili kurum olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nı (UAEA) tatmin etti. UAEA yaptığı açıklamada, İran'ın anlaşmaya sadık kaldığını belirtti.
Hatta İsrail'in önemli basın organlarından Haaretz gazetesi dahi İsrail Başbakanı'nın belgelerinin bir kanıt olmadığını yazdı. Ama ABD için belgelerin yeterli ya da yetersiz olması önemli değildi, zaten kararını vermişti, Trump'ın seçim vaadiydi, "İran'la savaş" yanlısı olan Pompeo ve Bolton gibi şahinler bu sebeple işbaşına getirilmişti.
Trump başkanlık koltuğuna oturduğunda nükleer anlaşmayı uzatırken, Beyaz Saray, alınan kararla anlaşmanın "son kez" uzatıldığını duyurmuştu.
Trump'ın bu kararına dünyadan büyük tepki geldi.
BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Genel Sekreter Antonio Guterres'in, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ile yapılan Ortak Kapsamlı Eylem Planı anlaşmasından (JCPOA) geri çekileceğini ve ABD'nin yaptırımlarını yeniden başlatmaya başlayacağını duyurmasından derin endişe duyduğunu söyledi.
Guterres'in, JCPOA anlaşmasının nükleer silahların yayılmasını önlemeye yönelik "diplomaside büyük bir başarı" olduğunu, hem bölgesel hem de uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunduğunu yinelediğini aktaran Dujarric, "Sağladığı başarıları korumak için anlaşma önyargılı olmaksızın ele alınmalıdır. Genel Sekreter, diğer JCPOA katılımcılarına tüm üye devletlere bu anlaşmayı desteklemek için taahhütlerini yerine getirmeye çağırmaktadır" dedi.
Dikkat ederseniz ABD Başkanı'nın "özünde kusurlu", "ABD tarihinin en kötü anlaşması" diyerek iptal ettiği anlaşmayı BM, "diplomaside büyük bir başarı" olarak tanımlıyor.
Avrupa Birliği'nden (AB) gelen açıklamada, Trump'ın kararının endişe verici olduğu belirtilirken, "Uluslararası toplum olarak nükleer anlaşmayı koruyacağız" ifadeleri kullanıldı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, yaptığı açıklamada, anlaşmanın "çalıştığını ve işe yaradığını" söyledi ve AB'nin İran anlaşmasını koruma konusunda kararlı olduğunu kaydetti.
Mogherini, "Anlaşma bölgenin, Avrupa'nın ve tüm dünyanın güvenliği açısından çok önemli. AB, güvenlik çıkarları doğrultusunda hareket etmekte ve yatırımlarını korumakta kararlı. Anlaşmayı koruyacağız" dedi.
İkili bir belgenin söz konusu olmadığının altını çizen Mogherini, "Anlaşmayı tek taraflı sona erdirmek tek bir ülkenin elinde değil" ifadeleriyle Trump'a rest çekti.
Dün Brüksel'de Fransa, Almanya ve İngiltere elçileri, İran Dışişleri Bakan Yardımcısı ile bir görüşme yaptı. Görüşmenin ardından AB ülkelerinin temsilcileri, tüm tarafları gelecek günlerde tansiyonun kontrolsüz şekilde tırmandırılmasından kaçınmaya çağırdı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Trump'ın kararına Twitter üzerinden tepki gösterdi, Almanya, Fransa ve İngiltere'nin karardan duydukları memnuniyetsizliği dile getirdi. İngiltere Başbakanı Theresa May, İran nükleer anlaşmasına bağlı olduklarını dile getirdi.
Merkel, Macron ve May bu konuda ortak bir bildiri yayımladı ve bildiride, Trump'ın aldığı kararın "üzüntü ve kaygı" ile karşılandığı belirtilerek "Anlaşma ortak güvenliğimiz için önemini koruyor" denildi, anlaşmanın devam etmesinin istendiği vurgulandı. İspanya Dışişleri Bakanı Alfonso Dastis ABD'nin kararından üzüntü duyduğunu belirtti.
ABD eski Başkanı Obama, Trump'ın kararını "yanlış" ve "ciddi bir hata" olarak nitelendirdi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İran'la ilişkiler konusunda bütün taraflara kapsamlı bir siyasi çözüm bulunması çağrısında bulundu.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov "Rusya'nın, taraflarından biri olarak İran'la yapılan nükleer anlaşmaya bağlı kalacağını" söyledi. Bakanlık sözcüsü de, Trump'ın kararının "derin bir hayal kırıklığı" yarattığını, ABD'nin bu adımla uluslararası hukuka aykırı davrandığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, ABD'nin İran nükleer anlaşmasından çekilmesi ile ilgili "Kaybeden Amerika olacaktır. Çünkü yaptığınız bir anlaşmaya sadık kalmıyorsunuz. Uluslararası anlaşmalar, böyle istediğiniz zaman bozun, istediğiniz zaman yapın. Böyle bir şey olmaz" ifadelerini kullandı.
Dikkat ederseniz, P5+1 dediğimiz BM'nin 5 daimi üyesi olan ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın dahil olduğu bir anlaşma var, ABD hiçbir delil ortaya koymadan ve kimseyi de ikna etme gereği duymadan anlaşmadan tek taraflı olarak çekiliyor.
Yani hem BM'yi, hem de uluslar arası hukuku ayaklar altına alıyor. Suriye'yi vurma konusunda da yine aynı hukuksuzluğu yapmış ve BM'nin görevlendirdiği heyetin raporunu beklemeden yargısız infaz yapmıştı.
Bu durumda dünya barışı için kurulduğu söylenilen BM'nin, önemli bir karara imza atması lazım ve BM'nin aldığı kararları hiçe sayan, hukuksuz davranan ABD'yi BM'den çıkarması gerekiyor. Ve bir yaptırım uygulanacaksa bu anlaşmaya bağlı kaldığı belgeli olan İran'a değil, ABD'ye olmalıdır. BM artık "Dünya ABD'den büyüktür" demelidir.
Bir notu daha düşelim: ABD'nin anlaşmadan çekilmesi ve de 2015 öncesi yaptırımlarına ilaveler de yaparak dönmesi sadece İran'ı ilgilendirmiyor. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, İran ile bugünden sonra yeni anlaşma imzalayan tüm ülke ve kuruluşların yaptırıma maruz kalacağını kaydetti ve 90-180 gün süre verdi.
Ama unutmayalım ki, dünya ABD'nin dayattığı Kapitalizme artık muhtaç değil? Tüm devletleri kendi kendine yeten milli bir devlet yapacak, her türlü baskı ve yaptırımlardan koruyacak, diğer ülkelerle savaş yapmasına gerek bırakmayacak, kaynak savaşlarına son verecek muhteşem bir model var: Milli Ekonomi Modeli?
BRICS devletleri 2006 yılından bu yana bu eşsiz modeli uyguluyor ve 2008 küresel krizini fırsata çevirdiler. ABD'nin Kapitalizmi çöktü, çağ Milli Ekonomi Modeli çağı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025